Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, hafta sonu Almanya’da katıldığı bir dizi toplantıda önemli temaslarda bulundu. Birinci Dünya Savaşını sona erdiren ateşkesin imzalanmasının 100’üncü yılı için Almanya’da düzenlenen törenlere katılan Macron, Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier ve Başbakan Angela Merkel ile bir araya geldi. Cumhurbaşkanı Macron iki gün süren Almanya ziyaretiyle eş zamanlı olarak Fransa caddeleri, sokakları, fabrikaları ve alışveriş merkezleri kendilerine “Sarı Yelekler” adı veren on binlerce eylemcinin protesto gösterilerine sahne oldu. Fransa İçişleri Bakanlığı’ndan alınan verilere göre sayıları 300 bini bulan Sarı Yelekler, yüksek akaryakıt fiyatları da dahil olmak üzere hükümetin politikalarına karşı duydukları öfkeyi duyurmak için bir araya geldi. Fransız Kamuoyu Araştırmaları Enstitüsü (IFOP) tarafından dün yayınlanan anket sonuçlarına göre Cumhurbaşkanı Macron’un popülaritesi azalmaya devam ediyor. Ankete katılanların sadece yüzde 25i hükümet tarafından izlenen politikalardan memnun durumda. Geçen ekim ayına kendisine olan destek 5 puan gerileyen Macron, bu yılın başından bu yana popülaritesinin yarısını kaybetti. Ancak Macron, “ekolojik değişim” için yeni yılla birlikte petrol türevlerine ek vergiler uygulanması da dahil olmak üzere politikasını olduğu gibi sürdürmeye kararlı. Fransa Çevre Bakanı François de Rugy dün yaptığı açıklamada hükümetin projelerinde “geri adım atılmayacağını” söyledi. Macron, geçen hafta popülaritesinin düşmesiyle ilgili olarak yaptığı açıklamada halkı liderleriyle bir araya getirmede “başarısız” olduğunu kabul etmesine rağmen ülkenin eski Cumhurbaşkanı François Hollande’ın reformları yarım yamalak gerçekleştirebilmesini tekrar etmemeye kararlı olduğu açık. Macron, başta ABD ve Rusya liderleri olmak üzere uluslararası alanın önde gelen isimlerinin ve hükümet başkanlarının Paris’te bir araya geldiği toplantılardaki görüntüsünün hem yurt içinde hem de yurt dışında yeniden önemli bir dünya lideri olmasını sağlayacağını umuyordu. Ancak bu durum, Avrupalılar arasındaki “gerçek bir Avrupa ordusu” kurulması ve ABD’ye karşı “stratejik bağımsızlığın kazanılması” ile ilgili “görüş ayrılıklarının” gölgesinde kaldı. Almanya Başbakanı Merkel, geçen salı günü Strazburgda Avrupa Parlamentosunda yaptığı konuşmada Avrupa ordusu fikrini “benimsediğini” ifade etmesine rağmen bu tür bir projenin hızlı bir şekilde hayata geçirilemeyeceğini kaydetti. Bununla birlikte bazı Avrupalıların fikre “soğuk” bakması ve bazılarının da karşı çıkması nedeniyle fikrin kısa sürede hayata geçirilemeyeceği anlaşılıyor. Merkel konuşmalarında Macron’un “gerçek Avrupa ordusu” ifadelerini harfi harfine tekrarlamasına rağmen Almanya, Fransa ile aynı “vizyonu” paylaşmıyor gibi görünüyor. Fransa Cumhurbaşkanı Macron, dün Almanya Federal Parlamentosu’nda (Bundestag) yaptığı konuşmada Fransa-Almanya ikilisinin merkezinde bulunduğu Avrupaya “dünyanın kaosa sürüklenmesini engelleme ve barış yolunda tutma” sorumluluğunu alma çağrısında bulundu. Bu amaçla Avrupanın “daha güçlü ve daha egemen” olması gerektiğinin altını çizen Macron, Fransız bakış açısına göre politik ve ekonomik egemenliğin yanı sıra askeri egemenliğin de olması gerektiğini kaydetti. Macronun özellikle askeri bağımsızlıkla ilgili çağrısı, daha çok bir vadinin ortasında tek başına ağlamaya benziyor. Macron’un Avrupa Birliğine yaptığı (AB) NATO-ABD şemsiyesi altında kendi savunma kabiliyetine sahip olma çağrısı, ABD Başkanı Donald Trumpın kızmasına neden oldu. Trump kızgınlığını attığı sert twitlerle ifade etti. Bununla birlikte Avrupa’dan Macron’a ve Merkel’e ilk yanıt Hollanda Başbakanı Mark Rutte’dan geldi. Rutte, Fransız-Alman davetiyesi için henüz “erken” olduğunu ve NATO’nun Avrupanın savunması için “köşe taşı” olarak kalmaya devam ettiğini söyledi. Hollanda Başbakanı, ABnin “NATO dışında güvenliğini sağlayabileceği” düşüncesinin “yanıltıcı” olduğa işaret etti. Hollanda Savunma Bakanı, Rutte’nin bu argümanına eklemede bulunarak birleşik bir Avrupa ordusu fikrinin Avrupa devletlerinin egemenlikten “uzaklaşması” anlamına geleceğini söyledi. Danimarka Savunma Bakanı ise birleşik Avrupa ordusu fikrini açıkça reddetti. NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, “Bu fikir duruma kabul edilebilir” dedi. Ancak Stoltenberg, “iki ayrılmaz hususta” uyarıda bulundu. Öncelikle, böyle bir projenin NATO’yu zayıflatmaması gerektiğine dikkati çeken Stoltenberg, ikinci olarak ise birleşik bir Avrupa ordusu kurulması beklentisinin çifte bir askeri yapı ortaya çıkarması nedeniyle pratikte yönetmesi zor bir durum anlamına geleceğini ifade etti. Avrupa’dan birleşmiş bir ordu kurulması konusuna yapılan itirazların listesi daha da uzatılabilir. Varşova Paktının çöküşü ve Sovyetler Birliğinin dağılmasının ardından NATO’ya giren üç Baltık cumhuriyeti, Polonya, Romanya ve Macaristan’ın da bu fikre sıcak bakmadığı biliniyor. Paris’teki Avrupalı bir diplomata göre kimse bir Amerikan şemsiyesini “şeklini bilmediği” bir şemsiye ile değiştirmeyi kabul etmez. Rusyanın 2014 yılında Kırımı ilhakı ile ilgili yaşanan tecrübenin ardından Rusya’ya komşu ülkelerin endişelerinin ikiye katlandığına işaret eden diplomat Rusya’nın sadece Ukrayna’da değil, 2008 yılında da Gürcistanda askeri ve farklı şekillerde müdahalelerde bulunduğunun altını çizdi. Genel tutum oldukça açık. AB ülkeleri, askeri ve savunma projelerinde Fransa Cumhurbaşkanı’na ayak uydurmaya ve ABD’den uzaklaşmaya henüz hazır değil. Lüksemburg, Belçika ve Avusturya’nın ABD’den korktukları için Avrupa ile İran arasında ABD yaptırımlarını atlatarak ticari ve mali ilişkilerin devam etmesini sağlayacak finansal mekanizmayı barındırmayı reddetmeleri belki de Avrupa ülkelerinin devlet kimliğini kabul etmede bugüne kadar başarılı olmayışına ilişkin en önemli işaretlerden biri olabilir. Emekli Fransız General Jean-Vincent Brisset ortak bir Avrupa ordusunun kurulmasının 10 ila 20 yılı bulabileceğini kaydetti. Bununla birlikte Avrupalılar savunma sanayilerinde işbirliğini güçlendirmek için çift taraflı olarak çalışabilirler. Tıpkı Fransa ve Almanya arasındaki işbirliği ya da İtalya ile yapılan ortak çalışmalar gibi... Fransa ve Almanya da Avrupa ordusu kavramı ve işlevleri konusunda hemfikir değiller. Avrupa Parlamentosunda konuya olumsuz bakan bazı milletvekillerinin tepkisi ile karşı karşıya kalan Almanya Başbakanı Merkel yaptığı konuşmada “Gerçek Avrupa ordusunun” NATOnun “yerine geçmesi” anlamına gelmediğini, bilakis NATO ile birlikte adım atacak bir oluşum olduğunu açıklamaya çalıştı.
مشاركة :