May ile Blair arasında Brexit gerilimi

  • 12/17/2018
  • 00:00
  • 9
  • 0
  • 0
news-picture

İngiltere Başbakanı Theresa May dün yaptığı açıklamada ülkesinin Avrupa Birliği (AB) üyeliğine dair yeni bir referandum yapılması için kampanya yürüten eski Başbakan Tony Blair’i “sorumsuzca” davranmakla suçlayarak sert eleştirilerde bulundu. Fransız Haber Ajansı’nın (AFP) aktardığı bilgilere göre Başbakan May, cumartesi akşamı basında yer alan açıklamasında şunları söyledi: “Tony Blair’in Brüksel’e gitmesi ve ikinci bir referandumu savunarak bizim yürüttüğümüz müzakereleri sabote etmesi, bir zamanlar oturduğu makama ve İngiliz halkına hakarettir. Biz onun gibi bu kararın sorumluluğundan vazgeçemeyiz.” Theresa May daha önce de birçok kez muhalefet partileri, İşçi Partisi ve bazı bağımsız isimler tarafından talep edilen ikinci Brexit referandumunun yapılmasını reddettiğini söylemişti. May’in açıklamalrına Tony Blair’in cevabı ise gecikmedi. Tony Blair Vakfı’nın Twitter hesabı üzerinden yayınlanan yanıtta Blair, asıl sorumsuzluğun parlamenterleri, anlaşma olmadan ABden çekilmekle tehdit ederek kötüye gittiğini düşündükleri bir anlaşmayı kabul etmeye zorlamak olduğunu söyledi. May, 17 ay süren zorlu müzakerelerin ardından AB ile varılan Brexit anlaşmasının İngiltere için iyi olduğunu vurguluyor. Ancak yine de İngiliz milletvekillerini bu anlaşmayı kabul etmeye ikna etmek için bir dizi “teminat” almak istiyor. Theresa May, görevlerini asla ihmal etmediğini, 2016’nın haziran ayında yapılan referandumdan çıkan sonuca uymaya çalıştığını belirtti. Ancak Brexit’e karşı olan Blair “ne halkın ne de parlamentonun Başbakan May’in anlaşmasının ardında birleşmeye hazır olduğunu” düşünüyor. AB ile May tarafından ulaşılan anlaşma da dahil olmak üzere parlamentoda çeşitli seçeneklerle oylama yapılması çağrısında bulunan Blair, “Milletvekilleri arasında bir uzlaşıya varılamazsa sözün yine halka bırakılması mantıklıdır” dedi. Blair, cuma günü Londrada açıklamalarda bulunurken May de Brükselde Avrupalı liderlerle görüşüyordu. May burada yaptığı açıklamada kamuoyu yararına hareket etmek yerine Brexit sürecini kendi siyasi çıkarları için baltalamak isteyen çok sayıda kişi olduğunu söyledi. İngiliz basınında, Başbakan Yardımcısı David Lidington da dahil olmak üzere çok sayıda hükümet üyesinin ikinci bir referandum için arka planda çalışmalar yürüttüklerine dair bir takım haberler yer alıyor. May’in Kurmay Başkanı Gavin Barwell, pazar günü Twitter üzerinden yaptığı açıklamada söz konusu haberleri yalanlarken, Lidington geçen salı günü parlamento önünde yaptığı açıklamada ikinci bir referandumun kesinlikle bir bölünmeye neden olacağını ve mevcut görüş ayrılığını sona erdirmeyeceğini söyledi. Dışişleri Bakanı Jeremy Hunt da Sunday Times’a verdiği röportajda, ikinci bir referandum yapılması halinde meydana gelebilecek olası bölünmelere değindi. Hunt bununla birlikte AB’den bir anlaşma olmaksızın çıkış yapılması durumunda da İngilterenin “başarılı” olabileceğini söyledi.  Hunt ayrıca Theresa May’in 2022’de yapılması planlanan bir sonraki genel seçimler öncesinde görevinden vazgeçeceğini açıklamasının ardından başbakanlık görevini üstlenmekle de ilgilenebileceğini ima etti. Eğitim Bakanı Damian Hinds dün yaptığı açıklamada, hükümetin ABden çıkışla ilgili ikinci bir referandum yapmayı planlamadığını ve basında yer alan bazı haberlerde öne sürüldüğü gibi mevcut krizin üstesinden gelmek için bu tür bir oylama yapılmasının düşünülmediğini belirtti. Sky News haber ağına konuşan Hinds, hükümetin böyle bir oylamaya hazırlanıp hazırlanmadığına ilişkin soruya verdiği cevapta “Hayır, ikinci bir referandum bölünmeye yol açabilir. Bir referandum yaptık ve halkın oylarını aldık. Şimdi bunu uygulamaya koymak zorundayız” diye konuştu. Theresa May ve AB’nin ulaştığı anlaşmayı “dengeli” olarak nitelendiren Hinds, parlamenterlerin bu anlaşmayı desteklemesi gerektiğini söyledi. İşçi Partili milletvekili Andrew Gwynne ise partisinin hükümete, Başbakan May’in AB ile yaptığı anlaşmayı birkaç gün içinde parlamentoda oylamaya sunması için baskı yapacağını bildirdi. BBC’de yayınlanan The Andrew Marr Show’a katılan Gwynne, “Hükümeti yılbaşından önce oylama yapmaya mecbur bırakmaya zorlamak için elimizden geleni yapacağız” dedi. Ancak Gwynne, hükümeti buna zorlamak için ne tür çabalar sarf edeceklerine dair herhangi bir ayrıntı vermedi. May, geçen salı günü Brexit anlaşmasının Avam Kamarasının desteğini alamayacağını fark etmiş ve oylamayı 12 Ocaka kadar ertelemişti. İngiltere ve AB, Brexit konusunda bir anlaşmaya varmakta zorlanırken Brexit’i destekleyen kesimler, ABD Başkanı Donald Trump gibi güçlü müttefiklerden alınan sağlam teminatlara güveniyor. Başbakan Theresa May, ülkesinde Brexit planına karşı muhalefetle karşı karşıya. Bu hafta Brükselde Avrupa Parlamentosu (AP) tarafından da soğuk bir şekilde karşılanan May, Avam Kamarası’nda anlaşmanın onaylanması şartından taviz verilmeden ayrılmak zorunda kaldı. Brexit anlaşması içerisinde İrlanda ile İngiltere arasında fiziksel sınırların yeniden oluşmasını engellemek için müzakerelerin devam etmesini eleştirenler ve AB’den tam ayrılığı destekleyenler, anlaşma metninin İngiltere’yi belirsiz bir süre için “tek bir gümrük bölgesi” aracılığıyla AB’ye bağlı kalmasını zorunlu kılmasından korkuyor. Alaycı bir şekilde “AB için iyi bir anlaşma” diyen ABD Başkanı Donald Trump da benzer bir görüşe sahip görüntüsü veriyor. Trump anlaşmanın bu haliyle kalmasının, Brexit savunucuları tarafından da dile getirilen ABD ve İngiltere arasında yeni bir ticaret anlaşması yapılmasına engel olabileceğini ima etti. Trump anlaşmanın şu anki haliyle kalmasının “Washington ve Londra arasında olası bir serbest ticaret anlaşması için çok kötü olacağına” işaret etti. ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, Fox News’e verdiği demeçte Londranın Brexit rotasında “sert bir dönemece girmesi” halinde İngiltere ile ABD arasındaki “imtiyazlı ilişkileri” savunacağına söz verdi. Trumpın İngilterenin AB’den ayrılmasına verdiği destek, selefi Barack Obama ile karşılaştırıldığında ABDde için radikal bir değişim olarak göze çarpıyor. Obama, İngiltere’nin ABden çekilmesi halinde iki ülke arasındaki ticaret ilişkilerinin “öncelikler listesinin sonunda” yer alabileceği tehdidinde bulunmuştu.

مشاركة :