Libya 2019a genel seçimler umuduyla giriyor

  • 12/27/2018
  • 00:00
  • 3
  • 0
  • 0
news-picture

Birçok Libyalı, geçtiğimiz yıl ülkedeki siyasi olayların çözülemediğini, ülkenin yaşadığı tekdüzenliğe alıştıklarını ve tekrarlı vaatlerin gerçekleştirilmediğini vurguladı. Halk, sadece güvenlik, eşit refah dağılımı, yolsuzluk ve torpilin yayılmasını engelleyen bir düzen, silahlı milislerin geri çekilmesini ve ülkenin seçimlere hazırlanmasını istediklerini belirtti. 2018 yılı, başkanlık seçimleri, uluslararası girişim ve anlaşmalar (Paris’ten Palermo’ya) imzalanması çerçevesinde Libya’da iyimserlik oranının artmasını sağlarken birkaç olumlu istisna dışında açık birçok dosyayla sona eriyor. Öyle ki bu meselelerin “başkent Trablus’ta sınırlı güvenlik düzenlemeleri, ulusal ordunun Bingazi’den Derne’ye kadar savaş eksenlerinde kayda değer ilerlemeler kaydetmesi, Birleşmiş Milletler (BM) destekli seçimler için ulusal bir foruma doğru hareketlilik” olduğu belirtildi. Tobruk merkezli meclis ve Trablus’ta bulunan Devlet Yüksek Konseyi arasındaki siyasi çatışmalar, önemli birçok tartışmaya neden oldu. Zira söz konusu tartışmalar, Muammer Kaddafi’nin 2011 yılında devrilmesinden bu yana bölünmüş ülkedeki krizleri sona erdirme umudunun da azalmasına yol açtı. 2018 yılının sonu da başına benzer bir konumda. BM’nin Libya Özel Temsilcisi Gassan Selame, 8 Kasım’da BM Güvenlik Konseyi’nde 2019 yılı baharında seçimlerin gerçekleşebileceği ihtimaline değinmişti. Selame, karardan geri çekilmesinden ve siyasi partilerin kazançlarına bağlı kalarak süreçten ayrılmaması öncesinde 10 Aralık’ta da seçimlerin uygulanabilirliği hakkında geçen yıl boyunca kullandığı ifadeleri tekrarladı. Kanlı olaylar, çatışmalar ve suikastlar, Libya’nın güneyinde yükselen protesto tonunu neredeyse bastırdı. Devlet Yüksek Konseyi üyesi Salah Ebu Hazam da Şarku’l Avsat’a, “yeni anayasa taslağına ilişkin referandumun, ülkedeki krizleri azalttığını ve ülkeyi bölmek isteyenlerin yolunu kestiğini” söyledi.Büyük Dörtlü Yıl boyunca, bir yandan BM temsilcisinin arabuluculuğuyla Libyalı politikacılar, diğer yandan da komşu ülkeler (Mısır, Tunus ve Cezayir) arasındaki yakınlaşma devam etti. Çabalar doğrultusunda ise Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron tarafından çağrı yapılan Paris toplantısı gerçekleştirildi. Toplantıda, 2018 yılı bitiminden önce seçimlerin yapılmasına ve silahlı kuvvetlere başvurulmamasına ilişkin fikir birliğine varıldı, ancak karar ortaya koyulamadı. Ulusal Ordu komutanı Halife Hafter, Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) Başkanlık Konseyi Başkanı Fayiz el-Serrac, Temsilciler Meclisi Başkanı Akile Salih ve Yüksek Devlet Konseyi Başkanı Halid el-Mişri’nin katıldığı toplantı, ‘hukukun üstünlüğü, barışçıl güç paylaşımı, insan haklarına saygı, başkentteki silahlı unsurları silahsızlandırmak ve Libya siyasi diyaloğunu sürdürmek için gereken her türlü çabayı sarf etme çerçevesinde’ demokratik bir sivil devlet kurulmasını amaçlayan ve yazılı olmayan bir taahhütle sonlandı. Libya’daki Müslüman Kardeşler cemaati mensubu olan El-Mişri, Hafter darbesini sonlandırmadıkça Fransa’dan ayrılmayı reddetti. France 24 kanalına konuşan el-Mişri, “Hafter, askeri milislerin komutanıdır, ordunun değil. Libya ordusunun komutanı olarak Fayiz el-Serracı ve Trablus’taki Genelkurmay Başkanı olarak da Abdurrahman el-Tavili tanıyoruz” açıklamasında bulundu. El-Mişri’nin ifadeleri karşısında Paris toplantısının sonuçları da Libya heyetinin bulunduğu uçak Charles de Gaulle Havalimanı’ndan ayrılmadan önce dondu. Libya iki hükümete sahip; biri Trablus merkezli ve BM destekli, diğeri ise doğuda bulunuyor. İki hükümet de Muammer Kaddafi’nin 2011 yılında devrilmesinden bu yana güç mücadelesi içerisinde.ABD ve milisler Fransa’dan dönen heyetler, sıkıntılarından kurtulamadı. Bazı katılımcılar ise görüşmeleri ciddiyetsiz olarak nitelendirdi. Bu çerçevede Paris Anlaşması’nın en önemli şartları olan ateşkes ve savaşçıların silahsızlandırılması maddeleri ihlal edilerek başkent Trablus’ta UMH’den bir tugay da dahil silahlı milisler arasında kanlı çatışmalar patlak verdi. Çatışmalar sırasında ise 115’den fazla kişi öldü 560 kişi de yaralandı. Daha sonra Gassan Selame, savaş taraflarını “ateşkes için bir takip ve uygulama mekanizması geliştirmek, üzerinde anlaşmaya varılan noktalarda yerleşim sağlamak, Trablus ve çevre bölgelerdeki yaşamı normal seyrine döndürmek ve çatışmaları önlemek için bir mekanizma geliştirmek” başta olmak üzere 8 maddelik bir anlaşmayla ikna etmeyi başardı. Anlaşmanın, tüm ağır ve orta ölçekli silahların bir depoda toplanmasını, silahlı unsurların egemen kuruluş ve hayati öneme sahip tesislerden geri çekilmesini, düzenli kuvvelerin (asker, polis) aşamalı olarak değiştirilmesini vurgulamasına rağmen aralıklı çatışmalar patlak vermeye devam etti. Aynı şekilde milis Sumud Güçleri Komutanı Salah Badi de Libya’nın batısındaki Misrata’ya konuşlandı. Başkentte çatışmaların yeniden başlamasıyla birlikte Selame, Badi’ye yeni yaptırım sözü verdi. Başkente dair ateşkes anlaşmasının ihlalinin yenilenmesi halinde BMGK, Trablus’taki ihlalci tarafa yaptırım uygulanacağını duyurdu. Aynı şekilde ABD Hazine Bakanlığı da 2014 yılında Trablus Havalimanı’nı yakmakla suçlanan Salah Badi’yi cezalandırmak suretiyle kriz hattına girdi.Anayasa ve referandum Aylarca süren memnuniyetsizlik atmosferinin ardından Tobruk merkezli Temsilciler Meclisi, anayasal hakları tamamlama kapısını açmak üzere “Anayasa Heyeti” tarafından hazırlanan anayasa referandum taslağını onayladı. Meclis sözcüsü Abdullah Belihak, üyelerinin seçim bölgelerini ‘Sirenayka, Trablus ve Fizan’ olmak üzere üçe ayıracak değişiklerin onayladığını açıkladı. Belihak, bu bölgelerdeki referandumun, Libya vatandaşlarının üçte ikisinin anayasanın yürürlüğe geçmesini onaylamasına ve her bölgede 50+1 onayına bağlı olarak ayrı ayrı yapılacağını belirtti. Şubat 2019’da yapılacak anayasa referandumuna dair spekülasyonlarla birlikte Halid el-Mişri, referandum yasasını reddettiğini açıklamak üzere sahneye çıktı. El-Mişri, “Temsilciler Meclisi’nin resmi olarak yasaya onay vermediğini” duyurarak, yasanın birçok yasal kusurla dolu olması sebebiyle değişikliğe gidilmesi gerektiğini söyledi. Devlet Yüksek Konseyi üyesi Ebu Hazam ise meclisin bu yönelimi hakkında Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, “Temsilciler Meclisi tarafından yapılan değişiklikler, felakettir. Bununla anayasa taslağını ortadan kaldırmak ve ülkenin 2011’den bu yana tanık olduğu kaosun devamlılığı amaçlanmaktadır” dedi. Ebu Hazam’a göre politikacılar ve kabile şeyhleri, ülkenin yaşadığı krizin çözümünün kapsamlı bir ulusal uzlaşıyla sağlanacağını belirtti. Aynı şekilde Libya’nın güney köylerindeki DEAŞ tehlikesi karşısında da yönetimin, devlet güvenlik ve askeri kurumlarının çabalarının birleştirilmesinin tek yolunun uzlaşı olduğunu ifade etti.Seçimler son tünelde Birçok analist, uluslararası toplumun sabrı tükenmeden önce Libyalıların önlerine gelen fırsatları değerlendirmesi gerektiği kanaatinde. Aktarılana göre, yeni yılda ise ülkede devam etmekte olan seçim dairesi anlaşmazlıklarının İtalya’da düzenlenen Palermo Konferansı uyarınca ele alınması için ulusal bir konferans düzenlenmesinin ardından başkanlık ve parlamento seçimlerinin önümüzdeki baharda gerçekleştirilmesi çağrısı yapan BM Temsilcisinin 8 Kasım’da BMGK’ya sunduğu öneriler görüşülecek. Palermo’da, gelecek yılın başlarında kapsamlı bir ulusal konferans gerçekleştirme gerekliliği vurgulanmış ve daha sonra Fayiz el-Serrac da konferansa hazırlık amacıyla Hazırlık Komitesi kurulması kararı alındığını duyurmuştu. Selame, yakın tarihli bir BM istatistiğine güveniyor. Zira istatistiğe göre Libyalıların yüzde 80’i seçimlerin yapılması konusunda ısrarcı. Bu çerçevede yaptığı açıklamada, “Ulusal Konferans, gelecek yılın ilk haftalarında yapılacak. Seçim süreci 2019 baharında başlamalı” diyerek, uluslararası topluma destek çağrısında bulundu. Ulusal Konferans, tüm Libyalıların üzerinde bahis oynadığı bir konu olarak nitelendiriliyor. Ülkeyi bir rekabet ve bölünmüşlük bataklığından kurtarma umutlarını gerçekleştirmek içinse ortaya farklı spektrumlar koyuluyor. Bunun yanı sıra söz konusu konferansın eski rejimin yandaşları ve dışlanmış kesim başta olmak üzere Libyalıları hangi düzeyde kapsayacağı çerçevesinde de farklı bahisler mevcut. Aynı şekilde gözlemciler, ulusal konferansın başta ‘dışlanma’ şikayetinde bulunan güney halkı olmak üzere, tüm Libyalıları içeren ve ‘ülkede birikmiş petrol servetinin dağılımı, yolsuzluk ve torpil eylemlerine son verme’ taleplerini yansıtan uluslararası bir sözleşmeyi kapsaması gerektiği konusunda hem fikir. Trablustaki Denetim Bürosu raporuna göre, yetkililerin ve kalkınma projelerinin gözetmenlerinin rüşvet ve ihmali çerçevesinde 2010 yılından bugüne kadar 80 milyar dinardan fazla, kalkınma sağlamayan boş harcama yapıldı. Uluslararası Şeffaflık Örgütü’ne göre Libya, 100 üzerinden 17 puanla 2017 yılında dünyada yolsuzluktan en fazla mustarip 9 ülkeden biriydi.

مشاركة :