Bu yılın bitip yeni bir yılın başlamasına sadece bir gün kaldı. Parlamento ve başkanlık seçimleri ve büyük spor müsabakalarıyla ilgili bazı önemli tarihler hariç hiç kimse, yeni yılın özelliklerini ve yeni yılda beklenen önemli olayları saptayamaz. Dünya, I. Körfez Savaşı’ndan beri belirsizlik yaşıyor. Terör örgütlerinin ortaya çıkışıyla birlikte belirsizlik ve karışıklık daha da arttı. Belirsizlik, birçok ülkeyi hedef alan devasız bir hastalığa dönüşerek her şeyi etkiledi. Bundan dolayı 2018’de meydana gelen olaylara özellikle bu açıdan yaklaşmayı tercih ettik. Çünkü terör, en önemli sorundur. Terörü değerlendirmek, bize bu sorunu azaltmaya ya da büyütmeye yönelik sadece bir fikir vermiyor. Aksine terörle bağlantılı diğer sorunları da değerlendirmemiz için bize bir olanak tanıyor. Geçen yılla ve 2014 yılıyla karşılaştırıldığında terör olgusunun nispeten gerilediği konusunda bir görüş birliği var. Öyle ki bu yıllar arasında terör olaylarında hayatını kaybedenlerin sayısı neredeyse yarı yarıya azaldı. 2012 yılında kurulan Avustralya merkezli Ekonomi ve Barış Araştırmalar Enstitüsü tarafından yayınlanan Küresel Terör Endeksi raporlarına göz attığımızda dünyada terörden ölenlerin sayısının yıldan yıla gerilediğini söyleyebiliriz. Özellikle en ölümcül terör örgütünü temsil eden DEAŞ, son iki yılda ağır yenilgilere şahit oldu. Bu da terör çemberinin daralmasında ve terör mağdurlarının sayısının azalmasında olumlu bir rol oynadı. Rakamlar, bu yıl DEAŞ örgütünün 403 terör saldırısı düzenlediğine ve bu saldırılar sonucunda 2 bin 786 kişinin hayatını kaybettiğine dikkat çekerken el-Kaide örgütünün ise 63 saldırı düzenlediğine ve bu saldırlar sonucunda ölenlerin sayısının 250’ye ulaştığına işaret ediyor. Bu rakamlar, terörde hayatını kaybedenlerin geçmiş yıla oranla yüzde 27 azaldığını söylüyor. Bilindiği üzere 2017 yılında terörde ölenlerin sayısı 19 bine ulaşmıştı. Hiç şüphesiz terör olayları neticesinde beşeri kayıpların azalması, aslında olumlu bir işarettir. Özellikle terörle mücadele, doğrudan çatışmaya dayanmadığından dolayı klasik savaş türlerinden farklılık gösteriyor. Fakat sorun, tamamen terörün doğasında ve nedenlerinde gizlidir. Terörün doğası, net bir mantaliteye dayanmıyor. Şöyle ki terörün güçlü saldırılarıyla karşı karşıya kalınabileceği gibi terör olgusu yok edilebilir de. Zira terörizmin faktörleri tüm analizlere ve senaryolara açıktır. Terörün gizemli ve ahtopatvari doğası karşısında sadece ülkelerin güvenliği hâkim kılmadaki rolüne ya da kapalı kültür, işsizlik, yoksulluk ve ekonomik zorluklar gibi terörün beslendiği boşlukları kapatmaya odaklanılabilir. Öyle ki birçok genç, psikolojik olarak kırılgan bir yapıya dönüştü. Böylece onları terör dünyasına ve terör piyasasına çekmek kolay hale geldi. Zira siyaset ve istihbarat aracılığıyla ön saftaki tüccarları yönlendiren ünlü ve diğer tüccarlar terör piyasasında yer alıyor. Arap ve Müslüman ülkelerinde teröre karşı mücadele halen devam ediyor. Terör olgusuna karşı aşamalı da olsa zafer ilan etmemiz için şu ana kadar alınan güvenlik önlemlerinin yeterli olmadığını düşünüyoruz. Saldırı sayısının azalması, bu gerilemeye güvenilir bir şekilde bakılacağı anlamına gelmiyor. Özellikle ekonomik endeksler, bu tür bir bakışı desteklemiyor. Ancak ülkelerimizdeki istihbarat servislerinin terör örgütlerinin planlarına ve saldırılarına karşı koymada daha deneyimli, daha güçlü ve daha bilgili hale gelmesi dikkat çekici bir durumdur. Aslında bu durum, aynı güç ve zekâyla ekonomik ve kültürel çözüm gerçekleştiği zaman üzerine inşa edebilecek bir gelişmedir. Ayrıca Arap-Müslüman ülkeleri arasındaki ilişkilere dayanarak mevcut anlaşmazlıkların ve bölünmelerin giderilmesi gerektiğini söyleyebiliriz. Çünkü bölgesel ittifakların yeniden kurulmasıyla birlikte hem güvenlik işbirliği düzeyinde hem de bölgesel güçler arasındaki ilişkilerin iyi olduğuna yönelik mesaj verme anlamında daha önemli adımlar atılabilir. Terör, yoksulluğun, bölünmenin, gerilimin ve anlaşmazlığın olduğu yerlerde yuvalanıyor. Terör, herkesi hedef alıyor ve belirli bölgelerde yenilmesi halinde yeni yaşam bölgeleri arıyor. Dolayısıyla ölenlerin sayısında azalma olduğunu gösterse bile Küresel Terör Endeksi’ne Arap gerçeğini analiz etmek için kendisinden yararlanabileceğimiz bir veri olarak bakmamız gerekiyor. Yine Küresel Terör Endeksine bu gerilemenin en tehlikeli terör örgütünü(DEAŞ) kıskaca alma ve terörü engelleme çabalarının bir ürünü ya da başka açıklaması olup olmadığını belirlemek için kendisinden yararlanabileceğimiz bir veri olarak bakmamız gerekiyor. Son yıllara göre daha az terör olaylarının meydana geldiği bir yıl geride kaldı. Biz, yeni bir yılın eşiğindeyken terör virüsüne daha az maruz kalan ve teröre karşı daha sağlam Arap-İslam çevresi tesis edecek şekilde terörü engellemeye devam etmeyi ümit ediyoruz. İnsani ve hukuki sisteme dâhil olmanın ve ayrımcılık yapmama düşüncesinin açılımı ve hoşgörüyü desteklediği gerçeğine rağmen biz, kültürel bakımdan kapalılığa ve tekfire karşı henüz bir dokunulmazlık inşa etmedik. Aslında bu, vatandaşlık hakları bakımından kültürel bir çözümdür. Terör olaylarının daha az olduğu ve terörden ölenlerin olmadığı bir yıla mı şahit olacağız? Bu sorunun cevabının teröristlerde olduğunu düşünenler yanılıyor. Aksine istihbarat servislerinin çabaları ve gençleri büyük insani fikirlere göre yetiştirmek ve onlara maddi imkân sağlamak suretiyle hükümetlerimizin ve politikacılarımızın gençlerimizi koruma gücü bu sorunun cevabını belirleyecektir.
مشاركة :