2019da küresel olarak neleri takip etmeliyiz?

  • 1/16/2019
  • 00:00
  • 1
  • 0
  • 0
news-picture

Politikada, özellikle de global dünyada zaman, öncesi sonrasını tetikleyerek ilerlemez. Durum ekonomide olduğu gibi değildir, zira bütçenin mali yılı vardır, yıl sonunda “envanter” veya “etüt çalışması” yapılır, ardından önümüzdeki yıla dair harcama ve gelir tahsilatı belirli bir programa bağlanır. Siyasette, seçim ve oy verme tarihleri, önemli ve kritik anları temsil ettiği söylenebilir. Ancak, bunun dışındaki zamanlarda, yeni yıl önceki yılın devamıdır, yılbaşından akılda kalan tek şey geçmişe dair bazı hatıralardır, belki de sadece yeni bir kutlamasının neden olduğu baş ağrısıdır. Öyleyse, yeni yıla dair takip etmemiz gereken tek şey, önceki yıllarda kapanmayan dosyaların yeni yılda ne ölçüde tamamlanacağıdır. Bizi ilgilendiren bir dizi politik ve diplomatik dosya var. Suriye, Yemen ve Libyadaki bölgesel krizler bunlardan bazılarıdır. Muhtemelen bu dosyalar kapanmayacaktır. Herhangi bir ilerleme de garanti edilemez, ancak şu da kesin ki, başarısızlık da kaçınılmaz değildir. Bütün taraflar, savaşta elde edemediklerini müzakere masasında elde etmeye çabalayacaktır. Ancak çok geçmeden, mevcut durumun devam etmesinin herhangi bir tarafın çıkarına olmadığının idrak edildiği bir an da gelecektir. Nihai uyanmanın ne zaman gerçekleşeceğini hiç kimse bilmiyor. Zaman, yıllarca devam etmiş ve kronik hale gelmiş sorunların aniden iyileşmesini kabul etmiyor, burada ancak kısmi bir iyileşmeden söz edilebilir. Bildiğimiz tek şey, onbinlerce insanın öldüğü dönemin sona ermiş olduğu ve yüzlerce mültecinin geri döndüğüdür, ancak ölümden yaşama, göçmenlikten eve dönüşe geçişler bir yıldan uzun sürebilir. Filistin barışı gibi kalıcı dosyalar da var ve bu türden dosyalar bir ya da iki turda ancak halledilebilir. Bazen bu turlar, lüks otellerde gerçekleştiğinden dolayı keyiflidir, arabuluculukta başarılı olmaya çalışan bir arabulucu vardır ve tarafları mutlu etmek için çabalar. Uzlaşma konusundaki ana ikilem, barış sürecini yeniden başlatmak için her girişime kapının kapatılmasıdır. Batı Şeria ve Gazzedeki Filistinliler, içeriğini bilmeden önce "Yüzyılın Anlaşmasını" kınamak için çok çaba sarf ettiler. Filistin muhalefeti her durumda olmaktadır ve bu konuda olağanüstü derecede bir fikir birliği vardır. Bu yılın Ortadoğusunda belirleyici unsur, yukarıda belirtilen mekanizmaların tümü değildir, ABDnin bu yıl neler yapacağıdır. ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeonun bölge ülkelerine olan ziyaretinde dikkat çekici bir mesaj dillendirmemesi dikkat çekicidir. Barack Obama 2009 yılında bölgeye yaptığı ziyarette, Müslüman dünyası ile Batı dünyası arasında, demokrasi ve insan haklarına saygı temelinde yeni bir anlayışın inşa edilmesi gerektiğini dillendirmişti. Eski ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice Kahire ve Amerikan Üniversitesinde konuşmalar yapmış, neo-muhafazakar anlayıştan, Irak’tan başlayarak rejim değiştirme ihtiyacından, doğrudan Amerikan müdahalesi olmadan diğer ülkelerde de rejim değişikliklerinin vaktinin geldiğinden bahsetmişti. Pompeo ve Başkan Trump’ta, Ortadoğu’nun stratejik önemine sürekli vurgu yapmalarına rağmen bu türden söylemlerin hiçbiri yok. Pratikte olan tek şey, ABD birliklerinin bölgeden çekildiğini duyurmak ve bölgedeki ülkelere bu görevi ittifak yoluyla yerine getirmeleri için çağrı yapmak. Washington’da, Suriye’deki sorunun Trump’ın sorunu olmadığı, fakat temelde Suriye’nin sorunu olduğu fikri oldukça yaygın olarak dillendirilmektedir. Bu geri çekilmenin ne kadar hızlı olduğuna, Türkiye, İran ve Suriye hükümeti gibi diğer tarafların ne kadar hızlı harekete geçtiğine, bu açık dosyanın diğer dosyalara nasıl yansıyacağına dikkat edin ve yakından takip edin. Suriye dosyası, belki de sadece bu yıl değil, gelecek yılda da Yemen, Libya, Lübnan ve Irakın kaderini büyük ölçüde belirleyecek.  ABD’nin Ortodoğu’daki hareketi, dünyadaki hareketine bağlı olarak şekillenecektir. Eğer dünya üç kutuplu olmuşsa -ABD, Çin ve Rusya - birinci ve diğer iki kutup arasındaki ilişkiler, Washingtonun ana küresel stratejik eksenini temsil edecek demektir. Çin ile ticaret dosyası ve Rusya ile silahlanma dosyası gibi geçen yıldan kapanmamış dosyalar var. Ana dosyalara bağlı başka dosyalar da var; Çin ile olan ilişkiler, ABDnin Kuzey Kore ile yaptığı görüşmeler, Güney Çin Denizindeki güvenlik meselesi ve en önemlisi de Tayvanın geleceği gibi kapanmamış dosyalar… Böylesi bir durumda, iki yaklaşım benimsenmiştir: ilki, tüm konuların dikkate alındığı “kapsamlı bir anlaşma” belirtileri aramak ve iki tarafın bir arada yaşayabileceği bir çözüm bulmaktır. 1972de, Richard Nixon, Mao Zedong ile prensipte yalnızca tek bir Çin olduğu konusunda hemfikirdi, ancak o dönem pratikte Tayvanın varlığı bir tehdit oluşturmuyordu. Bu denklem kırk yıldan fazla bir süre yaşamıştır, ancak şimdi Çin eski Çin olmadığı gibi Tayvan da eski Tayvan değildir. İkinci yaklaşım ise, tüm bu dosyaları ayrı ayrı izlemektir ve belki de ticari dosya en önemli bağlantı olacaktır, zira bunda fikir birliğine varılabilirse diğer dosyaların çözümü daha da kolaylaşacaktır. Ya da dosyaların bir kısmının çözümünün ileriki bir zamana bırakılması konusunda fikir birliğine varmaları gerekmektedir. Rus-Amerikan dosyası daha kolay bir dosya değildir. Rusyanın 2016 başkanlık seçimine müdahale edip etmediği ve bu müdahalenin bilerek ve Başkan Donald Trump ile mutabakat halinde olup olmadığına dair soruşturmalar Adalet Bakanlığı bünyesinde devam etmektedir. Şimdiye kadarki soruşturmalar, Rusyanın müdahalesinin birçok yönden sabit olduğunu göstermektedir, ancak Trump hakkındaki suçlamalar -en azından şu ana kadar- ispatlanabilmiş değildir. Bu soruşturmalar muhakkak neticelenecektir. 2019 yılında suçlamalar ya ispatlanmış olacak ya da dosya kapatılacaktır. 2020’ye sarkması seçim kampanyaları etkileyecektir, dolayısıyla dosya bir şekilde kapatılacaktır. Dosya kapatılabilirse, Trump yeni dönem başkanlık seçimlerini de kazanma şansına sahip olacaktır. Suriye ve Ukrayna ile ilişkiler ise diğer dosyalardır, ancak Trump bu dosyalarla ilgilenmek istemiyor. Başkana kalsa, ABD ile Meksika arasındaki duvarı örmekten başka bir şey yapmayacak. Hatta mümkün olsa bu duvarı, bizzat kendisinin “kara delikler” olarak nitelediği bütün dünya ile Amerika arasına inşa edecek. Trump’ı ilgilendiren tek husus Amerikan çıkarlarıdır ve dünya onu ilgilendirmiyor. Washington’un istediği, Suriye, Irak, Afganistan ve uluslararası çok taraflı kurumlardan mümkün olduğunca uzaklaşmak. Ancak Başkan her istediğini yapamaz, Amerikan kurumları ve yaklaşmakta olan seçimler onu kısıtlayacaktır. Kısacası 2019, Trumpın tüm isteklerini yerine getiremez.

مشاركة :