Şarku’l Avsat’ın ulaştığı yeni Birleşmiş Milletler (BM) raporuna göre, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin (BMGK) 2140 sayılı kararı uyarınca oluşturulan Yaptırımlar Komitesi’ndeki uzmanlar İranın yasadışı bir şekilde Husi milislerini finanse etmek için akaryakıt kaçakçılığı yaptığını ortaya çıkardı. Uzmanlar, BMGK üyelerine gönderilen ve gelecek hafta sonuna kadar resmi olarak yayınlanması beklenen ve 200 sayfalık bir eke sahip olan 85 sayfalık raporda, Yemen hükümetinin ve hükümetin Suudi Arabistan liderliğindeki koalisyondaki ortaklarının 2018 yılında Husilere karşı önemli ilerlemeler kaydettiği belirtildi. Ayrıca raporda Husilerin devlet kurumları ve sivil toplum kuruluşları üzerindeki etkisini güçlendirmeye devam ettiği kaydedildi. Raporu hazırlayan uzmanlar, Aralık ayında İsveç’te Yemen hükümeti ile Husiler arasında gerçekleşen müzakereler kapsamında üzerinde uzlaşılan ateşkes ilan edilmesi ve askerlerin Hudeyde limanından çekilmesi kararlarının siyasi sürece ilişkin umutları artırdığını ifade ettiler. Uzmanlar, Yemenin içinde ve dışındaki az sayıda şirketin, BM kara listesinde adı geçmeyen bir şahsa yapılan yakıt bağışlarını gizlemek için sahte belgeler kullandığını ortaya çıkardı. Ancak uzmanlar, BM tarafından talep edilen denetimden kaçınmak için söz konusu yakıtın İran limanlarından sahte belgeler altında yüklendiğine dair kanıt bulduklarını belirterek, bu yakıtın satışından elde edilen gelirin Husilerin hükümet karşı yürüttüğü savaşın finanse edilmesi için kullanıldığını vurguladılar. Uzmanlar raporun devamında, Husi kuvvetlerinin gelişmesi ve güçlenmesi ile birlikte ticari deniz taşımacılığına yönelik tehdidin arttığına dikkat çekerek, Husilerin Kızıldenizdeki ticari gemilere karşı yüzen patlayıcılar ve anti-gemi füzeler gibi gelişmiş silahlar kullandıklarına işaret ettiler. Suudi Arabistana balistik füzeler fırlatan Husiler Kızıldenizdeki gemileri hedef aldı. Buğday taşıyan bir gemiyi hedeflediklerini açıklayan Husi milislerinin bu eylemleri, insani yardımların ilgili yerlere ulaşmasının önünde ciddi bir risk teşkil ediyor ve nakliye masraflarını artırıyor. Ayrıca her biri iki milyon varil ham petrol taşıyan iki Suudi petrol gemisine yönelik saldırıda bulunan milisler, Kızıldeniz’de yaşanacak bir çevresel felakete kapı aralıyor. Komite Ağustos ayında yaptığı bir açıklamada, Husilerin Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirliklerini (BAE) vurabilecek menzile sahip insansız hava araçları konuşlandırdığına dikkat çekmişti. Husi milislerin yurtdışından topladıkları tam veya kısmi silah sistemlerini kullandıkları 2015 ve 2016 yıllarının aksine, giderek daha yüksek değerli bileşenlerin ithalatına dayandığına değinen komitedeki uzmanlar, milislerin 2018’de yabancı uzmanlardan yardım alıp almadığını araştırdıklarını söylediler. Öte yandan ekip, birtakım kişilerin üç aydan dört yıla kadar olan süre boyunca yakınları tarafından bilinmeyen yerlerde tutulduğuna dair olan sekiz vakayı belgeledi. Bu davaların beşinde, tutukluların akıbeti akrabaları tarafından bilinmiyor. Oysa uluslararası insancıl hukuk ve uluslararası insan hakları hukuku uyarınca zorla alıkoymanın yasak olduğu biliniyor. Bunun yanı sıra söz konusu kimseleri alıkoyan otoritelerin, tutukluları serbest bırakmak ya da birinin telefon görüşmesi yapmasına izin vermek için fidye talep ettiği dört vaka belgelendi. Diğer beş vakada ise mahkum değiş tokuşu kapsamında tutuklular serbest bırakıldı. Uluslararası insancıl hukuk tarafından yasaklan bu durum, tutukluların gelecekteki mahkum değiş tokuşu sırasında kullanılmasına yönelik sürdürülen eğilimi göstermektedir. Raporun ekleri ayrıca Husilerin, insani yardımların çeşitli yollardan teslim edilmesini engellemeleri hakkında da ayrıntılı bilgiler içeriyor. Yemendeki meşru hükümete karşı darbe yapan ve Sana’yı ele geçiren Husiler, Yemen petrol şirketinin kontrol ettiği bölgelerdeki çalışmalarını durdurdu. Grup bunun yerine akaryakıt ticareti görevini liderlerinin sahip olduğu birkaç şirkete bıraktı. Yerel Yemen kaynaklarına göre, bu şirketlerin sayısı 20den fazla olmakla birlikte, grubun üst düzey liderlerinin sahip olduğu üç şirket pazardaki en büyük payın sahibi. Kaynakların aktardığına göre, söz konusu şirketlerden en büyüğü olan Yemen Life, grup sözcüsü Muhammed Abdusselam’a ait. Ayrıca Oil Primer adlı ikinci büyük şirket silah ve böcek ilaçları taciri olan Dağsan Muhammed Dağsan’a, Siyah Altın isimli üçüncü büyük şirket ise Husi liderlerinden Ali Karşa’ya ait. Yemenli aktivistler, Husi lideri Muhammed Abdusselam’ın çoğu zaman yurtdışında bulunmasının ve Maskat, Tahran, Beyrut ve bazı Avrupa ülkeleri arasında seyahat etmesinin bazı hayali şirketlerinin kurulmasına katkıda bulunduğunu düşünüyor. Yemenli ekonomistler ise geçen yılın bazı dönemlerinde 20 litre benzininin fiyatını 14 bin riyale (1 dolar yaklaşık 250 riyal) çıkaran Husilerin, kontrol alanlarındaki yakıt satışlarından günde 2 milyon ABD dolarını aşan günlük kar elde ettiğini tahmin ediyor.
مشاركة :