Akıllı telefonları bu kadar akıllı yapan nedir?

  • 1/28/2019
  • 00:00
  • 5
  • 0
  • 0
news-picture

Akıllı telefonların kullanımı ve etkileri hakkında bilinçli bir tartışma yapabilmek için, onları akıllı kılan teknik yönler kadar kültürel ve bireysel süreçleri de incelememiz gerekiyor. Akıllı telefon kadar hayatımızın ayrılmaz bir parçası olan ve böylesine samimi ilişki kurduğumuz bir icat daha var mıdır? Diğer yandan bu telefonlar anlaşılması zor cihazlar. İnsanların birbirleriyle iletişim kurma ve bilgi edinme becerilerinde seviye atlamasını sağlıyor. Aynı zamanda, dış dünyanın tesirine karşı insanların savunmasız kalmasına da sebep oluyor. Akıllı telefonlar, hem özgürlük ve iletişim sağlıyor, hem de bizimle ilgili veri toplayan ve mahremiyeti ihlal eden şirketlerin bir işareti. Ben bir antropoloğum ve şu anda bu sorunlar üzerine araştırma yapan bir ekibin parçasıyım. Çok basit bir soruya cevap vermeye çalışıyoruz: akıllı telefon nedir? Sosyal ilişkiler çalışmalarında uzmanlaşmış bir grup akademisyenin bu konuyla ilgili çalışması tuhaf görünebilir, fakat belki de bu soruyu cevaplayabilecek tek uzman türü biziz. Peki neden? Apple iPhone’u, Samsung Galaxy’yi üretiyor; bunlar akıllı olma kapasitesine sahip telefonlar. Ama onları gerçekten akıllı yapan şey tabandan geliyor: bu da kullanıcılar tarafından özelleştirilmeleridir. Çok az insan, telefonunda var olan uygulamalarla yetiniyor. Bunun yerine, herkes ek uygulamalar ve değiştirilebilen ayarlarla kendine has bir düzenleme oluşturuyor. Yapay zekâ ve algoritmalar, telefonun kişisel kullanıma uygun şekilde ayarlanarak özelleştirilmesine olanak sağlıyor. Akıllı telefonun ne olduğunu anlamak için bu süreçleri inceleyip telefonun nasıl ortaya çıktığını gözlemlemek gerekiyor. Biz, Brezilya, Kamerun, Şili, Çin, İrlanda, İtalya, Japonya, Doğu Kudüs ve Uganda gibi yerlerde insanların telefonları nasıl kişiselleştirdiğini araştırarak akıllı telefonları küresel bir bakış açısıyla inceliyoruz. Odak noktamız orta yaştaki insanlar.   Aynı zamanda, insanlarda sağlık problemleri sebebiyle ortaya çıkan yetenek kaybının etkilerini akıllı telefonların nasıl azaltabileceğini ve telefonların kişisel değerler üzerindeki etkileri kadar kültürel olana tesirini de inceliyoruz. Philip Pullman’ın Kuzey Işıkları romanında yazarın bir karakter olarak kullandığı cin ile akıllı telefonlar arasında benzerlik kurmak bu telefonları anlamamıza yardımcı olabilir. Kitapta cinler, insanlar doğduktan itibaren yanlarında bulunan ve insanlara aşırı derecede bağlı yaratıklar. Yazar cinlerin bağlılık şekillerine vurgu yapıyor. Kuzey Işıkları kitabındaki dünyada, insanoğlunun gençlikte değişebilen bir hayvan avatarı vardır, ancak daha sonra bu avatar insanın yetişkin halini en iyi yansıtan bir türe dönüşüyor: Bu yeni tür, kişilikleri veya uğraşlarının bir yönünü geliştirme kapasitesine sahip yaratıklar. Örneğin Pullman’ın La Belle Sauvage isimli son romanında, Asta isimli cin karanlıkta daha iyi görmek için bir baykuşa dönüşebilir. Hatta birinin cininden uzak kalması yürek burkucu olabilir. Benzer şekilde, telefonlarımızla kurduğumuz ilişki kadar, diğerleriyle ve nihayetinde kendimizle bir ilişkimiz var. Yanlışlıkla evde bıraktığımız telefonla ilgili endişemiz sadece bir makinenin yokluğu değil, kendimize ait bir parçanın geçici olarak kaybolması olabilir.    Telefon cinleri Projede bana düşen görevi İrlanda’da yürütüyorum, burada her bir telefonun nasıl belirli bir kişinin cini haline geldiğini gözlemliyorum. Örneğin, 69 yaşındaki profesyonel bir kadının iPhoneu bir mucize. Telefonundaki tüm uygulamalar, finans, spor, haberler ve hizmet programları ismi altında iç içe klasörlenmiş. Bir faturanın ödenmesi gibi her bir görev, kadının takviminde planlanıyor, bu takvim onun izlemesi gereken planla ilgili ana hatları içeren her adımı, ilgili şifreleri ve web sitelerini telefondaki uygulamalara bağlıyor.  Böylece telefonu birkaç yüz sayfalık bir yaşam kılavuzu haline geliyor. Bir başka akıllı telefon kullanıcısının da yelken tutkusuna yönelik indirdiği yedi uygulama, cihazına hükmediyor. Veya bir başka kullanım şekli, 90 yaşındaki bunama hastalığı (demans) olan annesinin bakımına destek olması için düzenlenen ‘bakıcı’ telefon. Böylece yaşlı kadın, WhatsApp yoluyla aile bakımını organize etmek, torunlarının fotoğraflarını Facebook aracılığıyla göstermek, hastane randevusuna yetişmek için haritaları kullanmak gibi imkânlara sahip oluyor. Genellikle bu insanlar kendi telefonlarını belli bir amaca yönelik düzenlemek için 25 - 30 farklı fonksiyon kullanıyor. İnsanların telefonlar üzerinde yaptığı bu kişiselleştirme, uygulama indirmeyi içerebilir, ancak daha önemlisi WhatsApp ve takvim gibi platformları kişilerin kendi ihtiyaçlarına göre uyarlamasıdır. Bu şekilde, telefon bu kullanıcının bir avatarı veya cini haline gelir. İnsan benzeri makineler Bir asırdan fazla bir süredir insanlık, robotun gelişimi ve bir insanın özelliklerine sahip veya ona benzeyen (antropomorfik) bir makine hayalini gerçekleştirme potansiyeline kendini kaptırdı. Robot,  bir ‘öteki’ olsa da, gitgide bize benzemesi gereken bir makine olarak tasarlandı. Fakat robota kıyasla akıllı telefon, insan benzeri makineye doğru daha köklü ve ileri bir gidişata işaret ediyor; bu makineler insanla yakınlık kurarak ilerliyor. Bilindiği üzere robotlara ilişkin kaygılarımız onların dış görünüşüne odaklandı. Bize benzeyen bir nesneye karşı duygu karmaşası hissediyoruz. Aksine, akıllı telefon bir insana benzemiyor. Kolları ve bacakları yok. Bunun yerine, pantolon ceplerine veya el çantalarına yerleştirildiğinde hareket etmeyi başarıyor. İşte insanbiçimcilik (antropomorfizm), bu protez işlemler aracılığıyla geliştiriliyor, yani telefonun bize yardım elini uzatma yoluyla ve sahibi olan kişiyi dönüştürme yeteneğiyle ilerleme gösteriyor. Telefonların insanla bu denli yakın ilişki kurması da birçok soruna neden olabilir. Mahremiyetin kaybolması ve şirketler tarafından izlenme gibi durumlar aşina olduğumuz problemlerden birkaç tanesi. Telefon kullanımının yaşlı insanlara öğretilmesi ise telefonların aptallığını ortaya koyuyor. Bir başka nokta ise, öğrencilerimden bir uygulama indirmelerini isteyince, indirilenler adlı simgeye basıyorlar. Öğrenciler Google Playin oyunlar için hazırlandığını sanıyor. İnternete girmelerini istediğinizde, onlar bunun Samsung internet, Chrome, OK Google veya İnternet adlı bir şeyin mi kastedildiğini anlamıyor. Gençler, yaşlı insanlara akıllı telefonların sezgisel olduğunu söylüyor. Fakat bu konuda oldukça yanılıyorlar. Akıllı telefonlarla ilgili hem bu sorunlar hem de onların yeni becerileri bölgeye göre farklılık gösteriyor. Örneğin, Şangaydaki yaşlı insanlar, telefonun modernliğine kucak açıyor ve bir restoranda telefonlarına dalıyor, gençler ise birbirleriyle direkt olarak sohbet ediyor. İnsanların maddiyata önem vermediği bir ülke olan Japonyada ise cin benzeri özelliklere sahip nesne geleneği ve bu süreçleri anlamlandıran Japonlara has bir yakınlık kurma alışkanlığı zaten vardı. Akıllı telefonların kullanımı ve etkileri hakkında bilinçli bir tartışma için, onları akıllı kılan teknik yönler kadar kültürel ve bireysel süreçleri de incelememiz gerekiyor. Daniel Miller, UCLde maddi kültür profesörü. Bu makale ilk The Conversation’da yayınlandı

مشاركة :