Suudi Arabistan: Filistin meselesi öncelikli ve İran daha tehlikeli

  • 2/16/2019
  • 00:00
  • 7
  • 0
  • 0
news-picture

Filistin meselesini ve Filistin halkının kendi toprakları üzerindeki asil hakkını savunmakla gurur duyan bir nesilden geliyorum. Çünkü ben, ezelden beri vatandaşlarına bu düşünceyi aşılayan ve Filistin meselesini dış politikasında öncelikli bir mesele haline getiren Suudi Arabistan’a bağlıyım. Duygusal olarak değil de fiili olarak Mısır hariç hiçbir devlet, Suudi Arabistan gibi Filistin meselesine katkıda bulunmadı. Bu yüzden İran, Türkiye ya da Katar’daki darbe rejimi gibi terörü destekleyen ve mezhepçi ülkelerin, Suudi Arabistan’ın Filistin meselesini destekleme konusundaki rolü hakkında şüphe uyandıran yalnızca komik bulmuyor, aynı zamanda ciddiye alınmaması gerektiğini de düşünüyorum. Zira bu eleştiriler İsrail’in açıklamalarına göre, Tel Aviv’le samimi ilişkilere sahip Türkiye’den, oğlun babaya yaptığı darbeden bu yana davayı teslim ederek normalleşen darbe rejiminden ve İran’ın mezhepçi yönetiminden gelmektedir. Öyle ki mezhepçi İran rejimi, Esed’i destekleyerek Golan Tepeleri’nin sınırının İsrail’de kalmasını garantiledi. Diğer yandan İran, İsrail’den artık işgal altındaki Şaba Çiftlikleri’ni istemeyen Lübnan’daki terör partisine destek verdi. Polonya’nın başkenti Varşova’da düzenlenen ve doğrudan ya da dolaylı olarak İran terörüyle karşı karşıya kalan farklı ülkelerin katıldığı konferansla ilgili açıklamalarda bulunuyorum. Artık İran terörünü inkar etmek mümkün değil. Avustralya, Malezya, Arjantin, Venezuela ve Nijerya’daki mevcut hücrelerin yanı sıra Çekya, Fransa, Norveç, Danimarka ve diğer ülkelerde periyodik olarak terör hücreleri yakalanıyor. Tabi Mcdonald’s ve Starbucks gibi yayılan Hizbullah terör örgütünün kolları aracılığıyla İran’ın Arap dünyasına yönelik tehlikesini göz ardı edemeyiz. El-Huber, Kuveyt, Bahreyn, Irak, Suriye, Mısır, Yemen, Ürdün, Lübnan, Filistin, Fas, Cezayir ve Sudan’daki terör olayları, hala hafızalarımızda olup unutulması ya da silinmesi mümkün değildir. İran, Arap dünyasının güvenliğine ve istikrarına yönelik tartışmasız öncelikli bir tehdit haline geldi. Birleşik Arap Emirlikleri’nin 3 adasına, Ahvaz bölgesine, Kuveyt, Lübnan, Suriye, Yemen, Bahreyn ve Irak’ın güvenliğine yönelik farklı şekillerde devam eden tehdit hariç İranlı yetkililer, küstah bir şekilde 4 Arap başkentini işgal etmekle gurur duyuyor. Evet, Filistin, Suudi Arabistan’ın öncelikli meselesidir. Bu konuda hiçbir şüphe yok. Fakat İran kanseri, bölgeyi tahrip ederken Filistinlilerin haklarını nasıl savunabiliriz! Konferansın Avrupa’da düzenlenmesi çok manidardı. Avrupa’yla olan eski diplomatik ilişkilerimden dolayı Avrupalıların İran hakkında nasıl düşündüklerini iyi biliyorum. Macaristan, Çekya, Polonya, Slovekya, İtalya ve Avusturya gibi ülkeler, İran’ın kendilerine ve dünyaya yönelik tehlikesinin tam olarak farkındalar. Fransa, Danimarka, İngiltere, Hollanda, Belçika ve Norveç gibi ülkeler ise bu tehlikenin farkında değil. Bu ülkeler, bir lobiye, ikna edilmeye ve karşı karşıya kaldıkları tehlikeyi gerçek bir şekilde anlamaya ihtiyaç duyuyorlar. İşte Varşova Konferansı’nın amacı da buydu. Suudi Arabistan, Filistin meselesini öncelikli bir mesele olarak görüyor. Aynı zamanda o, İran meselesinin şu an daha tehlikeli bir mesele olduğunun da bilincinde.

مشاركة :