Terör ve Organize Suç ile Mücadele Merkezi’nin siyaset, sosyoloji ve bilişim uzmanı ile iş birliği içerisinde hazırladığı ve İspanya Resmî Gazetesi’nin yayınladığı Ulusal Terörle Mücadele Stratejisi’ne göre ulusal güvenlik için en büyük tehlikeyi Ortadoğu’daki çatışma alanlarından dönen teröristler ile hapishanelerde aşırılık yanlısına dönüşen adi mahkûmlar oluşturuyor. Stratejide 2017 yılındaki Barcelona ve Cambrils saldırılarının arkasında yer alan ancak hapishanede olmayan aşırılık yanlısı hücreler de tehlike kaynağı olarak değerlendirildi. 2023 yılına kadar geçerli olacak yeni strateji, son senelerde ‘terör olgusunda meydana gelen köklü dönüşümlere’ dayalı olarak terör ve ‘geri dönen teröristler’ ile mücadeleye dair Avrupa’daki son eğilimler ve yeni ulusal kanun gibi yasal gündemlerin ışığında geliştirildi. Stratejinin açıklandığı metne göre diğer AB ülkeleri gibi İspanya’da da temel endişe kaynağı, İspanya topraklarından ama özellikle de Ceuta, Melilla, Madrid ve Barcelona şehirlerinden Irak ve Suriye’deki DEAŞ örgütü saflarında savaşmak için ayrılan radikaller. Nitekim bu kişilerin ABD’nin güçlerini Suriye’den çekmeye karar vermesi ve Avrupa ülkelerinden işi üstlenmelerinin istenmesinin ardından ülkeye geri dönme ihtimalleri mevcut. Yeni strateji, askerî açıdan eğitimli radikal teröristlerin ülkede serbestçe dolaşmasından doğabilecek tehlikeleri önlemek adına dönen bu savaşçılara karşı yasal yolun izlenmesini, yani dönüşleri esnasında tutuklanmalarını öneriyor. Ancak terörle mücadele alanında çalışan kaynaklar, söz konusu yolun takip edilmesinin zor olduğunu itiraf ediyor. Zira söz konusu savaşçılara yöneltilebilecek tek suçlama terör örgütüne üye olmak. Bu nedenle strateji, çatışma alanlarında toplanan delillerin yargı ve dava dosyalarına eklenmesine imkân tanıyacak yasal işlemlerin uygulanması çağrısında bulunuyor. Strateji metninde belirtildiğine göre çatışma bölgelerinde bulunan yabancı silahlı güçlerin tanıklıkları, DNA örnekleri, belgeler ve itiraflar bu delillerin kapsamına alınabilir. Bu durumda söz konusu kişilere yöneltilen suçlamaların kapsamı, o topraklardaki terör eylemlerine katılmaya kadar genişletilebilir ki bu, İspanya yasalarında zaten belirtilmiş ancak delil yetersizliği nedeniyle şu zamana kadar uygulanamamıştı. Diğer Avrupa ülkeleri de bu yasal yolu izlemeye niyetli gibi duruyor. Zira yakın zamanda devlet kontrolünde olan noktalarda bulunan bir kadını tutuklamaya karar veren ve kötü muamele sebebiyle ölen başka bir kadına yardım etmeyi reddeden Almanya, bu duruma örnek teşkil ediyor. İspanya İçişleri Bakanlığı, İspanya uyruğuna veya İspanya’da oturma iznine sahip olup Irak, Suriye, Mali ve Filipinler’deki çatışma bölgelerine giden kişilerin sayısını 230 olarak belirledi. Bu kişilerin dörtte birinin çatışma sırasında öldürüldüğü, yüzde 20’sinin ise İspanya’ya dönüş yaptığı düşünülüyor. İspanya resmî kurumlarının kayıtlarına göre hâlihazırda Suriye Kürt Milisleri gibi yabancı güçlerin elinde tutuklu bulunanların arasında İspanyolca konuşanların bulunmasına rağmen aslen hiçbir İspanyolun olmadığı bilgisi yer alıyor. İspanyol yetkililer için bir diğer endişe kaynağı ise hapishaneler. Nitekim hapishanelerde terör eylemlerine katılmakla suçlanan 140 kişinin yanı sıra uyuşturucu ticareti ve hırsızlık suçlamasıyla tutuklanan ancak hapisteyken aşırılık yanlısına dönüşen ve radikal inançları benimseyen 120 kişi mevcut. Strateji, ‘hapishanelere özellikle dikkat edilmesi’ gerekliliği üzerinde durarak ceza kurumlarında alanında uzman kişilerin artırılmasını ve şu ana kadar pek bir sonuç alınamayan aşırılıkla mücadele programlarının düzenlenmesini tavsiye ediyor. Stratejiye göre terör eylemlerinin finanse edilmesi ile mücadele etmek için mali denetimin güçlendirilmesi ve siber güvenliğe özgü bir cihazın geliştirilmesine öncelik veriliyor. Aynı şekilde organize suçlarla mücadele birimi ile iş birliği yapılması da isteniyor. Nitekim finansman ve lojistik destek düzleminde terör örgütleri ile organize suç arasında giderek artan bir ilişki söz konusu. Organize suçlarla mücadele birimleri yakın zamanda döviz, elektronik bahis ve yenilenebilir enerjilere yapılan yatırımlar üzerinden terörizm ile iş birliği halinde kara para aklamak için üretilen yeni yöntemleri ortaya çıkardı. Strateji, somut bir sınırı bulunmayan ve küresel kanunlara tâbi tutmanın zor olduğu siber dünyada takipçi kazanılması, eğitilmesi ve seferber edilmesi için terör ve şiddet yanlısı radikalizm açısından epey kullanışlı bir alan olduğuna dikkat çekiyor. Bu konudaki önerisi ise özel sektördeki şirketler ve kamu sektöründeki kurumlar arasında terör örgütlerinin faaliyet gösterdikleri ağları denetlemek adına bilişim sahasında daha sıkı bir iş birliği gerçekleştirilmesi. İspanya, terörle mücadele stratejisinin tam metnini vatandaşlarının bilgisine sunan ilk Avrupa ülkesi oldu. İspanya İçişleri Bakanı Fernando Grande-Marlaska’nın ifadesine göre bu adımla ‘bilinçlendirme oluşturmak ve sıradan vatandaşı şüpheli eylemler veya unsurları kontrol etmek için iş birliğine teşvik etmek’ amaçlanıyor.
مشاركة :