Alman aşırı sağcılar, bir milyondan fazla göçmen alan ülkedeki siyasi gerginlikten faydalanarak, göçmenleri ‘şehre suç getirmekle’ suçladığı bir seçim kampanyası yürütüyor. Almanya için Alternatif Partisi (AfD), Avrupa seçimleri sırasında, 2017’den bu yana Federal Parlamento’da bu yöntemi benimsedi. AFP’nin haberine göre, 2. Dünya Savaşı’nın sona ermesinden bu yana ülkede neredeyse hiç aşırı sağ taraf bulunmuyordu. AfD’nin Avrupa Seçimleri Listesi Başkanı George Mison “Almanya artık göçmenleri kabul edemiyor… Kadınlara yönelik bıçaklı saldırı, tecavüz ve kadına yönelik şiddetin çoğu, İslam kültürüne sahip ve buraya gelen insanlar tarafından gerçekleştiriliyor” ifadelerini kullandı. Almanya polisinin verilerine göre, 2018 yılında şiddet içeren suç eylemlerinin yüzde 38.6sı yabancılar tarafından işlendi. Fakat bu oran 3 Ekim 1990’da Almanya’nın yeniden birleşmesinden bu yana kaydedilen en düşük suç oranı. Amadeu Antonio Irkçılıkla Mücadele Vakfı’ndan Miro Dietrich konuyla ilgili, “Özellikle göçmenler olmak üzere yabancıların bulunduğu her olay büyütülüyor” değerlendirmesinde bulundu. Bu uygulamalar, 2015 yılında Köln’de kadınlara çeteler halinde yapılan cinsel tacizlerin genç sığınmacılara atfedilmesiyle başlamıştır. Ülkede şok etkisi yaratan bu olay, aşırı milliyetçi akımlar için bir sıçrama tahtası niteliğindeydi. Bu durum 2 yıl sonra Fransa sınırındaki Kandel şehrinde 15 yaşındaki bir Alman genç kızın, eski Afgan erkek arkadaşı tarafından bıçaklanmasıyla devam etti. Olayın ardından AfD, Almanya Başbakanı Angela Merkel’in göç alanındaki politikasını kınamak için gösteriler düzenledi. Ağustos 2018 sonunda Almanya’nın Chemnitz şehrinde, bıçakla yaralanan bir Almanın hayatını kaybettiği olayla ilgili Suriyeli bir mülteci halen yargılanıyor. Olayın yaşandığı bu bölge, AfD Partisi’nin göçmenlere karşı başlattığı hareketinin kalesi olarak kabul ediliyor. Tehlike giderek büyüyor AFP’nin haberine göre, bu davaların kanıtlanması durumunda endişe ortamını beslemesi için farklı olaylar ortaya atılacak ve tüm göçmen Müslümanlar katil ya da kadın tacizcisi olarak adlandırılacak. Aşırı sağcı blok, Almanların hayatlarının ‘işgalden bu yana’ cinsel saldırı ve cinayet suçlarından ibaret olduğunu iddia ediyor. Sağcı blokta yayınlanan bir makalede, bir göçmen tarafından saldırıya uğrayan bir kadın cesedinin bir kuyuya atıldığı iddia edildi. Bu haber Twitter’da büyük yankı uyandırırken sonra suçlunun kurbanın akrabası olduğu ortaya çıktı. Polis makaleyi yayınlayan sağcı bloğu yalan haber yayımlamakla suçladı. Dietrich konu hakkında yaptığı açıklamada, “Mesaj doğru ya da yanlış ne olursa olsun bu eski bir yöntemdir. Sonuç olarak bunlar hafızada kalacak. AfD’nin eski bir üyesi partinin bilgiyi nasıl manipüle ettiğini açıkladı” ifadelerini kullandı. Chemnitz ve Cottbus şehirlerinde partinin destekçileri haberlerin yalan olmasına rağmen Avrupa’da 16 kadının göçmenler ve Müslümanlar tarafından saldırıya uğradığını iddia eden pankartlar taşıyarak gösteri düzenledi. Cottbusta aylık gösteriler düzenleyen ulusal bir dernek temsilcisi olan Christophe Brent, hükümete sınırı kapatma çağrısında bulunarak, kadınların saldırıların kurbanları olduğunu vurguladı. Nüfusun büyük bir kısmı bu saldırıların Müslüman göçmenlerden kaynaklandığı görüşünde. AfD’nin üyesi “Bu gösterilerin nedenini unutmamalıyız” diyerek, Avrupa dışından gelen göçmenlerin yavaş yavaş Avrupalıların yerini aldığını söyledi. Peki ya göçmenlerin işlediği suçlara odaklanan bu tekrarlanan kampanyalar aşırı sağ partiye yarar sağlayacak mı? Bu kampanya partinin büyümesini sağladı ancak uzun vadede etkili olacağı düşünülmüyor. 2018’in sonbaharında yüzde 15 olan AfD oy oranı son anketlerde yüzde 10 olarak görülüyor.
مشاركة :