ABDnin uyguladığı yaptırımlar sonucu vatandaşların gıda, ilaç ve tıbbi malzemelere erişiminin kısıtlandığı Venezuelada 40 bin kadar kişinin ölmüş olabileceği iddia edildi. Washingtondaki Ekonomi ve Politika Araştırmaları Merkezi’nin (CEPR) yayımladığı rapora göre ölümler 2017 yazında yaptırımların uygulanmaya başlamasının ardından gerçekleşti. Independent Türkçede yer alan habere göre, Trump yönetiminin bu sene başında Venezuela petrol endüstrisini hedef alan sert yaptırımlarının durumu daha da kötüleştirdiğini anlatan rapor, bunun Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduroyu yerinden etme çabalarının bir parçası olduğuna dikkat çekti. CEPRin kurucularından Mark Weisbrot ve Columbia Üniversitesinin ödüllü Profesörü Ekonomist Jeffrey Sachsın yazdığı raporda şu ifadeler yer aldı: "Uygulamalar Venezuela halkını hayat kurtaran ilaçlar, tıbbi malzemeler, gıda ve diğer zaruri ithal mallardan mahrum ediyor. Bu ABD anayasasına, uluslararası hukuka ve ABDnin imzaladığı anlaşmalara aykırı. Meclis bunu durduracak adım atmalı." Araştırmanın yazarları raporu Venezuela yıllık yaşam koşulları anketini (Encovi) temel alarak hazırladı. Ankete göre ülkedeki ölüm oranları 2017’den 2018’e kadar yüzde 31 arttı. Bu oran 40 binden fazla kişinin ölümüne denk. The Independenta konuşan Weisbrot, raporda ölüm artışının yaptırımlara bağlı olduğuna dair bir kanıt sunulamadığını söylerken bu artışın, yaptırımlar ve uzun yıllardır Venezuela ekonomisinin temel noktası olan petrol üretimindeki düşüşle çelişmediğine ise dikkat çekti. Weisbrot, "Bu durumu kesin olarak kanıtlayamayız ama ölüm oranlarındaki bu artışın başka bir açıklaması görünmüyor" şeklinde konuştu. Raporda ayrıca Ağustos 2017deki yaptırımların, Venezuela hükümetinin ABD para ve sermaye piyasalarından borçlanmasını durdurarak dış borcunu yeniden yapılandırmasını engellediği de belirtildi.Raporda konuyla ilgili şu ifadeler yer aldı: "2017 Ağustos’taki kararname sonrası petrol üretimi önceki 20 aya kıyasla 3 kat düşerek battı. Bu, bakım ve üretim masraflarını karşılayamamanın, üretim miktarını sürdürebilmek için gereken yeni yatırımları gerçekleştirememenin sonucu. Petrol üretiminin bu hızla düşmesi, ertesi sene için sektörden 6 milyar dolar (yaklaşık 35,6 milyar tl) kaybetmek demek." Yeni yaptırımların uygulanmasıyla vatandaşlar için hayatın zorlaştığına da yer veren raporda, "ABDnin uyguladığı yaptırımlar, kendisinin de imzaladığı uluslararası Cenevre ve Lahey anlaşmalarında geçen sivil halkın toptan cezalandırılması tarifine uyuyor. Yaptırımlar aynı zamanda uluslararası hukuka da aykırı" ifadeleri yer aldı. ABD yaptırımlarının insani etkileri üzerine daha önce de endişeler dile getirildi. Birleşmiş Milletler (BM) Özel Raportörü Idriss Jazairy yaptığı açıklamada "açlık ve tıbbi kıtlığı beraberinde getirebilecek yaptırımların Venezueladaki krize çözüm olmadığını" söylemişti. Jazairy, "Ekonomik veya askeri baskı hiçbir zaman bağımsız bir devletin hükümetinde değişiklik maksadıyla kullanılmamalı. Yaptırımların seçilmiş bir hükümeti devirmek için kullanılması her türlü uluslararası hukukun ilkesine aykırı" şeklinde konuşmuştu. Görevini Mart’ta tamamlayan BM’nin önceki Özel Raportörü Alfred de Zayas ise, ABDyi Venezuela ekonomisine zarar veren ve halkını öldüren bir ekonomik savaşa girmekle suçlamıştı.ABDden iddialara yönelik açıklama Öte yandan ABD Dışişleri Bakanlığından bir sözcü raporda yer alan iddialara ilişkin soru üzerine, "Yazarların kendilerinin de kabul ettiği gibi rapor spekülasyon ve varsayımlara dayanıyor" dedi. Sözcü, yaptırımların ülkedeki yolsuzluklara, yanlış yönetilmeye ve suistimallere bir cevap niteliği taşıdığını vurguladı. Geçmişte Venezuela ABD’nin başlıca ham petrol tedarikçisi olmasına rağmen, 2 ülke arasındaki ilişki uzun yıllardır gergin. Trumpın seçilmesinin ardından bu gerginlik gitgide daha da endişe verici hale geldi. Trump bu senenin başında muhalefet lideri Juan Guaidoyu ülkenin devlet başkanı olarak kabul ederek, onun paralel bir hükümet kurma amacını destekledi. ABD, yatırımların maksadının Maduroyu görevden almak olduğunu kabul etti. Maduro geçen sene yapılan ve birçok batı ülkesi tarafından kabul edilmese de bağımsız gözlemciler tarafından uygun görülen seçim sonrası 2. defa devlet başkanı olarak göreve başlamıştı. Ancak Maduro’yu eleştirenler onun, ekonominin çöküşüyle 3 milyondan fazla kişinin gıda kıtlığı ve kargaşadan kaçışına seyirci kaldığını söylüyor. Maduronun hükümeti gitgide otokrat olmakla, gıda ve diğer temel ihtiyaçlar karşılığında siyasi bağlılıkta ısrar etmekle de suçlanıyor.
مشاركة :