​Sri Lanka saldırıları ve DEAŞ’ın Asyadaki rolü

  • 4/29/2019
  • 00:00
  • 2
  • 0
  • 0
news-picture

Sri Lanka makamları, ülkeyi sarsan ve 250den fazla kişinin ölümüne sebep olan son bombalamalara DEAŞ terör örgütünün karışıp karışmadığına ilişkin sürdürdüğü çalışmalarında iki ihtimal üzerinde duruyor. Bunlardan ilki, örgütün intihar bombacılarına yalnızca manevi destek verdiği ve örgüt unsurlarının söz konusu kimseler ile doğrudan temas halinde oldukları yönündeyken, ikinci ihtimal ise terör örgütünün katliamın gerçekleştirilmesinde doğrudan rol oynadığı yönünde. Devam eden çalışmalarda DEAŞ’ın söz konusu bombalama eylemlerine katıldığına dair yeterli kanıt bulunamadı. Elde edilen deliller arasında sadece örgüte bağlı bir ağ üzerinden yayınlanan ve örgüt unsurlarının söz konusu bombalamaları gerçekleştireceklerini taahhüt ettikleri bir video kesiti var. Soruşturma çalışmalarına katılan ABDli araştırmacılar, örgüt kanalı aracılığıyla bir video yayınlanmasının, Sri Lankalı saldırganların örgütün ana unsurlarına erişebildiği ve onlarla iletişim kurduğu anlamına geldiğini söylüyor. Araştırmacılar, saldırganların ve örgüt unsurlarının çoğu zaman doğrudan temas halinde olduklarını, uzaktan talimat aldıklarını ortaya koydu. Bölge uzmanları, başkent Kolombo’nun da aralarında bulunduğu birden fazla kenti hedef alan katliamda Sri Lankalıların yer almasına rağmen bu durumun yine de ülkenin, daha önce Güney Asyadaki diğer ülkelerde olduğu gibi terör örgütü radarında olmadığı görüşünde. Geçtiğimiz günlerde Pakistan, Hindistan ve Afganistan’ın, ana kaleleri olan Irak ve Suriyede yenilgiye uğrayan DEAŞ terör örgütünün radarında olduğu görünmüştü. Güvenlik uzmanları, soruşturmacıların terör örgütü ile intihar bombacıları arasında doğrudan bir ilişki olduğundan emin olmaları durumunda, bölgede örgütün yeniden boy gösterebileceğinden endişe duyuyor. Bölgedeki çoğu ülkede etkili hükümetlerin ve güçlü güvenlik kuvvetlerinin olduğu biliniyor. Bununla birlikte DEAŞ’ın bölgesel bir güç olarak Afganistanda ortaya çıkabileceği düşünülüyor. Nitekim ülkenin doğusundaki bazı uzak bölgelerde söz konusu örgütün kontrolünün bulunduğuna tanık olundu. DEAŞ, Sri Lanka’da gerçekleştirilen son bombalama olaylarına ilişkin intihar saldırılarını öven bir açıklama yaptı. Ayrıca yetkililerin bombalamayı organize ettiğinden şüphelendiği kişinin göründüğü bir videodan bir kesit yayınladı. Yayınlanan videodaki adamın, ilk şüpheli olan ve Sri Lanka’da aşırılık davetçilerden olan Muhammed Zahran Haşim olduğu görünüyor. Zahran Haşim, Sri Lankalı Müslüman ve nispeten kapalı bir aşırılık yanlısı grubun lideri. Güvenlik raporları, söz konusu grubun Sri Lanka toplumunda bazı gizemli eylemlere karıştığına işaret ediyor. Ancak bu grubun tek başına böylesine karmaşık bir terör saldırısı gerçekleştiremeyeceği düşünülüyor. Konuya ilgili uzmanlar, etkili siyasi ve kurumsal yapılar inşa etmenin Irak ve Suriye toplumlarının karşılaştığı sorunların tek çözümü olduğu görüşünde. Ayrıca Güney ve Güneydoğu Asya ülkelerine yayılan DEAŞ’ı hezimete uğratmak için de bunun gerekli olduğunu dile getiriyorlar. Yapılan yorumlar bu tür tehditler karşısında sadece askeri güce dayanmanın söz konusu ülkelerde halihazırda mevcut olan istikrarsız durumu daha da şiddetlendireceği yönünde. Bununla birlikte örgütün, yapıları ve kurumları savunmasız olan ülkelerin topraklarını kontrol etmekte başarılı olduğu da oldukça açık bir olgu olarak değerlendiriliyor. Afgan liderler, DEAŞ terör örgütünün ülkelerinin güvenliği için ciddi bir tehdit oluşturduğuna dikkat çekerken Afganistan Devlet Başkanı Eşref Gani de örgütün söz konusu tehditlerinin ciddiyeti konusunda uyarılarda bulundu. Gani, 2015 yılındaki ABD ziyareti sırasında, Kongre önünde yaptığı konuşmada örgütün ülkedeki zayıf noktaları tespit etmek için unsurlarını Afganistanın güneyine ve batısına gönderdiğini söylemişti. Uluslararası basında çıkan haberler, terör örgütüne mensup yabancı savaşçıların doğu Afganistan’da yeni unsurlara ulaştıklarını gösteriyor. Bununla birlikte örgüt liderlerinin birçoğuyla bir araya gelen bir Taliban savaşçısının ifadesine göre söz konusu savaşçılar, örgütün propaganda gücünü ve çeşitli kaynaklarını kullanarak aşırılık yanlılarını baştan çıkarmaya çalışıyor. Örgütün Irak, Suriye ve Libya’da kazandığı zaferlerin ve yerel yönetimler ile yabancı güçlerden şikayetleri olan gençleri örgüte çektiği kaydediliyor. Ayrıca yayınlanan raporlarda doğu ve kuzey Afganistan’da Taliban savaşçıları ile DEAŞ örgütü unsurları arasında şiddetli çatışmaların yaşandığı belirtiliyor. Pakistan basın organları tarafından yayınlanan raporlar, Pakistanlı silahlı gruplar arasında çok keskin bölünmelerin yaşandığını, bu grupların çok sayıda üyesinin bu terör örgütüne gizlice katıldığını ve kararlarını açıklamak için uygun zamanı beklediklerini gösteriyor. Ayrıca, son zamanlarda etkili bir propaganda yürüten örgütün, Pakistan ve Afgan toprakları üzerinden birçok savaşçıyı cezbetmeyi başardığı ifade ediliyor. Burada, Afgan ve Pakistanlı Taliban hareketleri ile DEAŞ örgütü arasında aşırılık yanlısı kimseleri örgüt saflarına çekme konusunda bir yarışın mevcut olduğuna tanık olunuyor. Dolayısıyla şu an cevaplanması gereken soru, DEAŞ örgütünün Pakistan’da baskın bir aşırılıkçı gruba dönüşmesinin mümkün olup olmadığıdır. Uzmanlardan bazıları, Pakistanda baskın bir gruba dönüşmeden örgüt ideolojisinin kökleşmesinin önlenebileceği görüşünde. Bununla birlikte Arif Cemal gibi uzmanlar ise radikal Diobandi gruplarının geçmişte ülkedeki militan gruplarla uzlaştığını ve ülkede korkunç saldırılar gerçekleştirdiğini dile getirerek DEAŞ örgütünün Orta Asya ülkelerine ve bu ülkelerde faaliyet gösteren aşırılık yanlısı gruplara doğru yöneldiğini belirtiyor. Orta Asyadaki durum Orta Asya’daki silahlı grupların çoğunun 2010’a kadar Güney Afganistan’da güvenli bir sığınaklarının olduğu biliniyor. Afgan hükümeti bu yıldan itibaren, Kabilin Orta Asya ülkelerinin hükümetleri tarafından maruz kaldığı önemli baskıların sonrasında, söz konusu grupları takip etmeye ve ülkenin güneyindeki sığınaklarının dışına çıkarmak için çalışmaya başladı. Bu, Suriyedeki DEAŞ liderliğinin Orta Asya’daki aşırılık yanlısı gruplardaki kimseleri kendi saflarına çekmek için başlattığı kampanya ile aynı zamana denk geldi. Orta Asyadaki aşırılık yanlısı grupların başlıcalarından biri, son zamanlarda DEAŞın Afganistan kolu olan Horasan örgütüne katıldığını açıklayan Özbekistan İslami Hareketi’dir. Pakistanın başkenti İslamabadda çalışmalar yürüten bir güvenlik uzmanı, Orta Asyada, doğu Afganistandaki DEAŞ örgütü ile doğrudan veya dolaylı temas içinde olmayan hiçbir aşırılık yanlısı grubun olmadığını doğruladı. Horasan örgütü, Pakistan’ın yanı sıra Afganistan ve Orta Asya ülkelerinin de aralarında bulunduğu bölgenin Müslüman ülkelerinde yavaş yavaş yaymaya başladı. Son yıllarda, ülkenin güneyindeki saldırıların çoğu DEAŞ terör örgütü ile ilişkilendirildi. Bununla birlikte Sri Lanka saldırıları, terör örgütünün bölge ülkelerinde gelişmiş operasyonlar gerçekleştirmek için bir üs oluşturmaya çalıştığı yönündeki yeni eğilime işaret ediyor. Bu eğilimlerin en güçlü göstergelerinden biri olarak Sri Lanka’daki son saldırıların elebaşının sık sık tekrarlanan Hindistan ziyaretleri gösteriliyor. Nitekim söz konusu ziyaretlerin Hindistanın güvenlik ve istihbarat servislerinin de dikkatini çektiği belirtiliyor. Sonuç olarak terörizm, başta Pakistan ile Hindistan olmak üzere Güney Asyadaki birçok devletl arasındaki ilişkilerin bozulmasına neden olan faktörlerden biri haline geldi. DEAŞın daha fazla şiddet ve terör eylemi gerçekleştirmekte başarılı olması halinde bunun muhtemelen zamanla daha önce benzeri görülmemiş bir tehdit unsuru haline geleceği  kaydediliyor.

مشاركة :