Basra Körfezindeki İran-ABD gerilimi artarken, Suudi Arabistan savaş dahil tüm olasılıklara hazır olduğunu vurguladı. Suudi Arabistanın Mekke kenti 30 -31 Mayıs tarihlerinde  önemli zirvelere ev sahipliği yapacak. Bölgedeki lider rolünü sürdüren Suudi Arabistan, Körfez İşbirliği Konseyi ve Arap Birliği üyesi ülkelerin liderlerini, 30 Mayısta Mekke kentinde olağanüstü düzenlenecek zirveye davet etti.  Riyad yönetimi, Kral Selman bin Abdulazizin başkanlığında 31 Mayısta Mekkede düzenlenecek olan İslam İşbirliği Teşkilatı’nın  (İİT)14üncü olağan zirvesine hazırlanıyor. Washington’ın Mayıs’ın başında Tahran’a yaptırımları sıkılaştırmasından bu yana, Körfez bölgesi İran ile ABD arasında psikolojik savaşa tanık oluyor. İlk önce Washington, herhangi bir İran tehdidi veya misillemesine karşı koymak için bölgeye bir uçak gemisi gönderileceğini duyurdu. Ardından, 2si Suudi Arabistana ait 4 ticari gemi Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) kara suları yakınlarında sabotaja uğradı. Bunu, İran destekli Husi milislerin, Suudi Arabistan’da doğu bölgesindeki rezervlerden batı sahilindeki limana petrol taşıyan boru hattı üzerinde bulunan 2 pompa istasyonuna drone saldırısı düzenlemesi takip etti. Fuceyra Emirliği yakınında ticari gemilere yapılan saldırının arkasındaki el henüz bilinmezken, Suudi Arabistan İran’ı Yemen’deki Husilere pompa istasyonlarına saldırı emir vermekle suçladı. Suudi Arabistan Şura Meclisi Dr. Zuheyr el-Harisi, Dışişlerinden Sorumlu Devlet Bakanı Adil el-Cubeyr’in, ülkesinin İran ile savaş istemediğini ancak herhangi bir tehdide güçlü ve kararlı bir şekilde karşılık vereceğini belirttiğine dikkat çekti. El-Harisi konuya ilişkin, “Suudi Arabistan savaş istemiyor. Her zaman barış ile istikrarın yanında ve gerilimlerin karşısında duruyor. Ancak etrafındaki her şeyi dikkatlice takip ederek tüm olasılıklar ve senaryolara da hazır. Ne kadar tehlikeli olursa olsun İran’akararlı bir şekilde karşılık verecek” dedi. Suudi Arabistan’ın sakin ve gerilimden uzak bir politika yürütmesinin hiçbir şekilde zayıflık, mücadeleden kaçınma veya egemenlik ihlali anlamına gelmeyeceğini vurgulayan el-Harisi, “Suudi Arabistan her zaman gülümsüyorsa, bu gerektirdiği durumda dişlerini göstermeyeceği anlamına gelmez” yorumunda bulundu. Akademisyen Dr. Nayef el-Vaka, Suudi Arabistan politikasının açık olduğunu ve başkalarının kendi iç işlerine müdahalesini reddettiğini gibi başkalarının iç işlerine müdahaleden de kaçındığını dile getirdi. Riyad’ın her zaman dost ve müttefiklerinin yanında olduğunun altını çizen el-Vaka, Suudi Arabistan’ın İran’a, bölgenin barış, işbirliği ve kalkınma kapısının açık olduğu konusunda açık ve özel bir mesaj göndermek istediğini belirterek, bölge ülkeleri ve özellikle de Suudi Arabistan’ın geçtiğimiz yıllarda İran’a birçok barış mesajı gönderdiğini hatırlattı. İran’ın tüm bu mesajlara şiddet eylemleri ile yanıt verdiğini iddia eden el-Vaka, el-Cubeyr’in son ifadelerine dikkat çekerek, Suudi Arabistan’ın İran’a barış eli uzatırken, İran’dan gelecek herhangi bir saldırgan eyleme yanıt verebilmek için diğer elinin de silah tetiğinde olduğuna işaret etti. İran’ın geçtiğimiz günlerde saldırgan davranışlarından vazgeçme veya kaçınılmaz olarak ekonomik felaketle karşılaşma arasında seçim yapmak zorunda kalacağına vurgu yapan el-Vaka, ABD’nin İran’a yönelik yaptırımlarının,Tahranın nükleer silahlara giden yolunu kesecek şekilde Washington ve müttefiklerinin beklentilerini karşılayan yeni anlaşma kabul edilene kadar devam edeceğini söyledi. İran’ın fırtınaya boğun eğmesi gerektiğini kaydederek, rakiplerinin karşısında askeri olarak mücadele edemeyeceğini ve ekonomik çöküşle başa çıkamayacağını öne süren el-Vaka, İran’ın, herhangi bir savaşın patlak vermesi halinde en büyük kaybedenin kendisi olacağını bildiğini söyledi. İran’ın önünde sınırlı seçenekleri olduğunu aktaran el-Vaka, nükleer programa uyması, başka ülkelerin içişlerine müdahale etmekten vazgeçmesi ve terör finansmanını durdurması gerektiğini de sözlerine ekledi.