Mısır’ın eski Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek’in Fecr es- Said’e verdiği röportajın satır başları:Kuveyt ve halkının benim için ayrı bir değeri var. Kuveytli birçok kişi ile aramızda köklü bir kardeşlik ilişkisi bulunuyor. Şeyh es- Sabah ile iletişim içindeyim. Kuveyt’in bugün Arap dünyası ve Körfez ülkeleri arasında dengeli ve aktif bir role sahip.Saddam, ‘Bağdat zirvesinde’, oldukça sertti. Kuveyt ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) savaşta ona yardım etmediklerini söyledi. Borçlarından bir kısmını silmeleri için onlara ihtiyacı vardı…Temmuz’da Irak sınıra toplandı. Bağdat’a sabah saatlerinde bir ziyarette bulundum ve Saddam’la yaklaşık 5 saatlik bir görüşme gerçekleştirdim. Niyetini sordum. Kuveyt’e saldırmayacağını vurguladı. Kuveyt’e doğru uçaktayken Irak’tan yapılan beni şüpheye düşüren açıklamayla şoka uğradım.Şeyh Cabir’e, Saddam’ın bana askeri saldırı niyeti olmadığını söylediğini ifade ettim. Ancak Kuveyt’in önlemini alması gerektiğini belirttim. Herhangi bir savunma yardımını göndermeye hazır olduğumu söyledim.Suudi Arabistan ile Kuveyt ve Irak’ı diyaloğa çağırmanın önemi konusunda anlaştık. Kral Abdullah 29 Temmuz Pazar günü onları Suudi Arabistan’a davet etti. Iraklı heyet Cidde’den ayrıldığı gün, Irak güçleri Kuveyt’e girdi.2 Ağustos sabahı saldırıdan haberdar oldum. Benim için bir şoktu. Şeyh Zayed yanımdaydı. Saddam’ın uçağını hedef almasından endişe ederek Mısır Cumhurbaşkanlık uçağı ile Abu Dabi’ye döndü.Öğleden sonra Kral Hüseyin ziyaretime geldi. Olanları hiçbir şekilde kabul etmediğimi söyledim. Ayrıca Saddam’ın Kuveyt’ten çekilmesi karşılığında onurunu korumak için ne gerekiyorsa yapmaya hazır olduğumu söyledim. Ancak Kral ertesi gün bana Saddam’ın çekilmeyi reddettiğini bildirdi.Saldırı akşamı Irak Büyükelçisi’ni çağırdım. Ondan Saddam’a durumun ciddiyetini bildirmesini istedim. Kuveyt’ten çıkma sözü vermesi karşılığında bu durumdan çıkmasına yardım etmeye hazır olduğumu ifade ettim. Büyükelçi ülkeden ayrıldı ancak ben herhangi bir cevap alamadım.8 Ağustos’ta acil bir Arap zirvesi için çağrıda bulundum. Ertesi gün zirveyi gerçekleştirdim. Başarısız olması için çaba sarf edildiğine tanık oldum. Özellikle de Irak’a ilhak etmeleri nedeniyle Kuveyt’ten bir heyet gelmesini reddeden Bağdat heyeti bu tür girişimlerde bulundu. Bu akılalmaz bir şeydi!Arap Birliği Genel Sekreteri’nin olağanüstü zirvedeki oylamada yaşadığı kafa karışıklığı beni duruma el koymaya sevk etti. Çoğunluk onayladı. Kaddafi’nin baltalama ve bazılarını bir mezada dönüştürme girişiminin üstesinden geldim. İşin sonunda Iraklı heyet bana hakaretlerde bulundu.Halk meclisinin onayının ardından Mısır güçlerini, Kuveyt’i Kurtarma Koalisyonu kapsamında Suudi Arabistan’a gönderdim. Benden ricası üzerine bir komando tugayını da petrol kuyularını korumak üzere Şeyh Zayed’e gönderdim.Kuveyt işgali, bölgeye gölge düşürerek koşulların günümüze kadar kötüleşmesinde rol oynadı. Arap dünyası benzeri görülmemiş bir bölünmeye sahne oldu. Dış cihetler bunu çıkarlarını gerçekleştirmek için bir fırsat bildiler.Rabin’i Suriyelilerle müzakere konusunda teşvik ettim. Suriyeliler, müzakerelerden bizi haberdar etmekte temkinli davrandı. Rabin, Suriye ile anlaşarak topraklarını alacağını söyledi. Fakat anlaşmazlık noktası; Suriyelilerin ilişkiler kurup büyükelçilikler açmayı reddetmesiydi.Rabin’in suikasta uğramasının ardından Suriyeliler, anlaşmayı uygulamak istedi. Ancak Netanyahu’nun gelişinin ardından o fırsat kaybedildi ve yok oldu.İsrail’de Eşref Mervan’ın savaş tarihini onlara bildirdiğine dair söylentiler vardı. Buna tarihe tanıklık diyorum. Sedat bana, Mervan’ın İsraillilere göndererek yanlış bilgilendirmelerde bulundurttuğunu söylemişti.‘Yüzyılın Anlaşması’, Jared’in konuşması ve doğrulanmayan sızıntılar… Ancak, özellikle ABD Büyükelçiliği’nin Kudüs’e taşınması,GolanTepeleri’nin İsrail’e ilhak edilmesi ve yerleşim bölgelerinin genişlemesinin devam etmesinden sonra tatmin etmeyen varsayımlar var. Tüm bunlar iyimser olmama izin vermiyor. Arap dünyası, konuyla ilgili yapılacak açıklamalarla başa çıkmak için hazırlıklı olmalı.Filistin meselesini ‘kaybedilmiş fırsatlar’ olarak adlandırıyorum. Sedat döneminden bu yana kaybedilmiş Arap haklarıyla ilgili çözmek için mevcut olan tüm fırsatlar üzerinden müzakere etme girişimi devam etti. Ve Filistin’in mevcut bölünmesiyle sona erdi.Clinton’un Washington’da ben, Kral Hüseyin ve Netanyahu’yu davet ettiği toplantıya katılmayı reddettim. Netanyahu’nun yeniden müzakere yoluna dönme ve üzerinde ittifak edilen Filistin topraklarından tamamen çekilmeye hazır olmaması halinde boşuna olacaktı.Clinton’a açıkça, “Kudüs’ten vazgeçecek herhangi bir Arap lideri bulamazsınız” dedim.Netanyahu benimle, Gazze’deki Filistinlilerin Sina’daki sınırından bir bölgeye yerleşmesinin mümkün olup olmadığı hakkında konuştu. Ona “Bunu unut. Bir daha bana bu konuyu açma” dedim. Bir daha bu konuyu açtığı takdirde savaşacağımızı söyledim. Bana “Peki. Konuşma bitti” dedi.Putin’i tanıyorum. Dünya ve Ortadoğu’da Rus rolünü etkili ve etkili bir şekilde geri kazanmayı başardığını söylüyorum. Mevcut ABD yönetimi, ister iç ister küresel düzeyde olsun geleneksel bir çizgide değil. ABD halkı bu nedenle seçti.Şimon Peres’e, “Sizin Arap Birliği’ni korkutmamanız gerek. Arap birliğinin adını ağzınıza dahi almayın” dedimİran’ın tamah ve çabaları gayet açık. Körfez’i tehdit etmeleri göz ardı edilemez. Ancak İsrail’in beklentileri de oldukça açık.
مشاركة :