Cezayir’de Fransızca’ya karşı başlatılan halk hareketi, Cezayirlilerin Fransa’ya güttükleri ‘kini’ ortaya çıkarmalarını sağladı. Cezayirlilerin Fransa’ya yönelik ülkelerinin zenginliklerini yağmalayan, halkın parasını çalan ve gelecek nesillerin önünü kapatan ‘çete ve mafyaların’ arkasında olduğu şeklindeki suçlamalarının ardından, sıra Fransızcaya geldi. Halk, Fransızca yerine İngilizce öğretilmesi talebiyle Fransızcaya karşı savaş ilan etti.Fransızca karşıtı halk hareketi Cezayir’de Fransa’nın siyaset ve ekonomiden sonra kültür alanında oynağı role de sıra gelirken, Cezayirliler, ‘Fransızcayı bırakalım’ sloganı altında Fransızca karşıtı bir kampanya başlattı. Cezayir Savunma Bakanlığı tabelalarında İngilizce ifadelere yer vermesi ve hükümete ait petrol şirketi ‘Sonatrach’ın Fransızca işlemleri durdurmasının yanı sıra Cezayir Posta ve Telgraf Teşkilatı’nın resmi belgelerde Fransızca yerine Arapça kullanılması kararı alması gibi bazı girişimlerin ardından, tüm alanlarda ve seviyelerde Fransızcanın boykot edilmesi çağrısı yapıldı.Fransızcanın Cezayir’de güçlenmesini sağlayan isim: Buteflika Eski Cumhurbaşkanı Abdulaziz Buteflika’nın 1999 yılında iktidara gelmesiyle birlikte Cezayir siyaset arenasının, Fransızca nedeniyle yaşanan tartışmalara sahne olduğu biliniyor. Ancak Frankofon akımın iktidarı ele geçirmesi her zaman Fransızcanın ağır basmasına neden oldu. Cezayirliler, Fransızca ile uğraşmaya devam etmenin Fransa’dan kazandıkları bağımsızlıklarına aykırı olduğu ve Cezayir Bağımsızlık Savaşı sırasında şehit düşenlere bir ihanet olduğunu düşünüyorlar. Fransızcanın diğer yabancı diller arasında küresel düzeyde popüleritesini günden güne kaybetmesine rağmen eski Cumhurbaşkanı Buteflika’nın bazı açıklamalarını ve konuşmalarını Fransızca olarak yapması, Cezayirlilerin öfkesini körükledi. Buna karşın Cezayir’de Fransızcanın yerini korumasını isteyenler Fransızcanın ‘ne gelişmişliğin ne de geri kalmışlığın sembolü değil, bir gerçek’ olduğunu söyleyerek, öncelikleri değiştirmek için insanları herhangi bir dil öğrenmekten kaçınmaya teşvik etmenin yanlış olduğunu savunuyorlar. Cezayirin Fransızca sorunu, bağımsızlığın ilanının ardından devletin Arap ve Berberilerin ana dilleri yerine Fransızcanın resmi dil olarak kabul edilmesi konusundaki başarısızlığını ortaya koyuyor. Independent Arabia’dan Ali Yahi’ye konuşan Cezayirli parlamenter Hoca el-Erkam, konuya ilişkin değerlendirmesinde, “Fransızca ve sömürgeciliğin diğer zehirli mirasları, Cezayir sömürüsünün sürdürülmesi ve ülkenin daha kolay bir şekilde kontrol altında tutulmasının yanı sıra dünyanın geri kalanından izole edilmesini sağlıyor. Bu yüzden halkın verdiği tepkiler gayet doğal. Durumumuz, Bolşevik devrimi öncesi Çarlık Rusyası’na çok benziyor. Frankofon seçkinleri onları ve dillerini küçümseyerek, Rusları kontrol altına almış, halkın gücü ve servetini alarak geriye kırıntılarını bırakmışlardı” şeklinde konuştu. 1992 yılındaki bakalorya sınavında soruların çalınmasıyla yaşanan skandalın Fransızca yerine İngilizcenin birinci yabancı dil yapma projesini durdurmayı hedeflediğini söyleyen Erkam, bunun sonucunda, dönemin Milli Eğitim Bakanının istifa etmek zorunda kaldığını ve projenin hayata geçirilemediğini belirtti. Fransızların, halkların egemenliğine yönelik yaklaşımının, Anglosaksondan farklı olduğunu ifade eden Erkam, “Anglosakson maddi yöne odaklanırken, Fransızlar dilsel ve kültürel yönlere odaklanıyorlar” diye konuştu.Cezayirlilerin yüzde 33ü Fransızca biliyor Fransızca konuşan uluslar topluluğu Frankofoni’nin Uluslararası Örgütü tarafından periyodik olarak yayınlanan rapora göre Cezayirlilerin yüzde 33’ü günlük hayatlarında Fransızca konuşuyor. Buna karşılık Tunus’un yüzde 52’si Fas’ın yüzde 35’i ve Moritanya’nın yüzde 13’ü Fransızca konuşuyor. Raporda Fransızcanın Çince, İngilizce, İspanyolca ve Arapçadan sonra dünyada en çok kullanılan beş dilden biri olduğuna işaret edildi.Eski Eğitim Bakanı görevini kötüye mi kullandı? Cezayir halkı açıklamalarıyla büyük tartışmalara neden olan eski Milli Eğitim Bakanı Nuriye bin Gabrit’i, şüpheli kararları ve uyguladığı prosedürler nedeniyle, Cezayir okullarında Fransızcayı güçlendirip Arapçayı zayıflatmaya ve Cezayirli gençlerin milli kimliklerinin sabitlerine zarar vererek, yabancılaşmaları ve Fransızlaşmaları için çalışmakla suçluyorlar. Bin Gabrit, göreve geldiği dönemde hazırladığı eğitim reformunda, Arapça ve din derslerinin azaltılması ve bunun yerine Fransızca eğitiminin artırılması önerisinin yer alması, halkı oldukça kızdırmıştı. Bununla yetinmeyen Bin Gabrit, aynı dönemde ilköğretim ve hazırlık sınıflarında Arapça, Berberice ve Fransızcanın yerine ‘Cezayir lehçesinin’ öğretilmesi kararı almıştı. Ülkede neredeyse bir krize dönüşen geniş kitlelere yayılan tartışmalara neden olan açıklamalarıyla Bakan Bin Gabrit, siyaset ve eğitim çevreleri tarafından Cezayir okullarını ‘Fransızlaştırmaya’ çalışarak milli kimliğe ihanet etmekle suçlandı. Bin Gabrit’in tepki çeken icraatlarından biri de 2016 yılında hazırlık birinci sınıfı coğrafya kitaplarındaki dünya haritasında ‘Filistin’ yerine ‘İsrail’ yazdırması oldu. Oysa Cezayir, İsrail’i resmi olarak tanımıyor ve hiçbir haritada İsrail adı yer almıyor. Tepkilerin ardından teknik bir hata olduğu öne sürülerek kitaplardaki hata giderilmiş ve haritada yeniden Filistin adı yer almıştı.Fransızcaya karşı başlatılan halk hareketi Independent Arabia’ya konuşan siyasi analist Mümin Uveyr’e göre Fransızcanın yerine İngilizcenin getirilmesi talebi, küresel olarak dramatik bir şekilde gerileyen Fransızcaya karşın bilimin ve bilginin dili olan İngilizcenin dünyanın en çok konuşulan dili olması bakımından mantıklı bir istek. Yeni bir cumhurbaşkanı seçme ve muhtemelen başarılı bir demokratik geçiş gerçekleştirmeye doğru ilerlediklerini söyleyen Uveyr, “Bu süreç Fransızcadan kurtulmak ve yerine İngilizceyi getirmek için iyi bir fırsat. Böylece Cezayir’in özellikle kültürel ve dilsel açıdan Fransaya olan bağımlılığı yavaş yavaş ortadan kalkacak” ifadelerini kullandı.
مشاركة :