Hong Kong’da artan huzursuzluk: İngilterenin eski sömürgesinde ne oluyor?

  • 7/3/2019
  • 00:00
  • 3
  • 0
  • 0
news-picture

Hong Kong’da göstericiler, pazartesi akşamı Yasama Meclisi’ni saatler boyunca işgal altında tuttu. Ta ki güvenlik güçleri müdahale edene kadar... Eski bir İngiliz sömürgesi olan Hong Kong’da hükümetin askıya aldığı “şüphelilerin Çin’e iadesini kolaylaştıran” yasa tasarısına karşı başlayan protesto gösterileri halen devam ediyor. Gözlemcilere göre üç hafta önce bu küçük bölgede zanlıların Pekin’e iadesi tasarısına karşı başlayan gerginlik tehlikeli bir aşamaya ulaştı. Hong Konglular ile hükümet arasındaki kriz, son birkaç saat içinde bir yandan yabancı ülkelerin Hong Kong’un iç işlerine müdahale etmesine karşı çıkan Çin’in, diğer yandan göstericilerin düşüncelerini özgürce ifade etme haklarını destekleyen ABD ve Batı ülkelerinin karşılıklı uyarıları ve açıklamalarıyla uluslararası bir boyut kazandı.Neler yaşandı? Haber ajanslarına göre Pekin yanlısı Hong Kongta hükümet karşıtı protestocular pazartesi akşamı Hong Kong’un “özel idare bölgesi” olarak İngiltere’den Çin’e geçmesinin 22’inci yıl dönümünde Yasama Meclisi binasını işgal etti. Ancak çevik kuvvet polisi, göstericileri uyardıktan sonra göz yaşartıcı gazla müdahale ederek binayı göstericilerden geri aldı. Fransız Haber Ajansı’nın (AFP) haberine göre göstericiler, Yasama Meclisi baskını sırasında İngiliz bayrağı ve sömürge dönemine işaret eden pankartlar asarken Hong Konglu liderlerin resimlerini de yırttı. Asılan bazı pankartlarda, “Göstericiler şiddet yanlısı değil. Bu sadece tiranlığa karşı bir tepkidir” ve “Çin, Hong Kong değildir” sloganları yer aldı. Göstericiler dün öğleden sonra Yasama Meclisi binası baskını öncesinde büyük bir kalabalık halinde yürüyüş yaparken Hong Kong’un özel idare bölgesi” olarak İngiltere’den Çin’e geçmesinin 22’inci yıl dönümünde on binlerce kişi de şehir merkezinde toplandı. Göstericilerden arasındaki 37 yaşındaki muhasebeci Amy Seo, “Dışarıda (Yasama Meclisi’nin dışında) çatışmalar yaşandığını duyduğumda gerçekten endişelendim. Bu gençlerin güvenliği konusunda kaygılıyım. Umarım akıllıca davranırlar” ifadelerini kullandı. Çoğunluğunu öğrencilerin ve gençlerin oluşturduğu protestocular, sivil itaatsizlik kampanyasını sürdürmeye kararlı olduklarını vurguladı. 22 yaşındaki muhasebeci Jason, “Ne olursa olsun, umudumuzu yitirmeyeceğiz ve sokakta kalmaya devam edeceğiz” diye konuştu. Günün erken saatlerinde çoğunluğunu maskeli gençlerin oluşturduğu protestocu küçük gruplar, Hong Kongun merkezindeki üç ana eksenin kontrolünü ele geçirirken trafiği engellemek için metal ve plastik bariyerler kurdu. Göstericiler, kask ve kalkanla donatılmış çok sayıda çevik kuvvet polisiyle karşı karşıya kalırken polis, göstericilere biber gazı ve coplarla müdahale etti. Hong Kong Özel Yönetim Bölgesi Lideri Carrie Lam, dün düzenlenen basın toplantısında, Yasama Meclisini basan göstericileri kınadı. Lam’ın yanında oturan Hong Kong Emniyet Müdürü Stephen Lo da, “Göstericilerin uyguladığı şiddet, ifade özgürlüğü sınırlarını aştı” dedi. Independentın haberine göre Lam’ın istifasını isteyen protestocular, son haftalarda gözaltına alınan göstericilerin serbest bırakılmasını talep etti. Büyük bir halk kitlesi tarafından tasarı karşıtı bir hareketle karşı karşıya kalan Başbakan Lam, tasarıyı askıya almak zorunda kalmasından bu yana medyada görünmekten kaçındı. Ancak dün Hong Kong’un Çin’e katılmasının 22’inci yıl dönümü münasebetiyle yapılan bayrak törenine katılan Lam, törendeki konuşması sırasında tasarıya karşı çıkan muhalif bir milletvekili tarafından boykot edildi. Son günlerde yaşananların “hükümet ve halk arasında anlaşmazlıklara ve zorluklara neden olduğunu” kabul eden Lam, sakin bir ton kullandığı konuşmasında uzun süredir devam eden gösterilerin kendisine gençleri ve vatandaşları dinlemesi gerektiğini ortaya koyduğunu belirtti. Lam, “Bu olay bana bir politikacı olarak insanların duygularını tam olarak anlamam gerektiğini gösterdi” dedi. İngiliz Daily Telegraph gazetesi, yaşanan son gelişmelerin Hong Kong’daki yetkililerin olayların kontrolünü kaybettiğini kanıtladığını, protestocuların polisle çatıştığını ve güvenlik güçlerinin otoriter bir sembol olarak görülen Yasama Meclisi’ne girerek olayları bastırdığını yazdı. Gazete şu anki en büyük korkunun Çinin bu durumu Hong Konglulara uygulayacağı şiddet ve kısıtlamaları haklı çıkarmak için kullanması olduğunu belirtti.Huzursuzluk devam ediyor Güvenlik güçleri ve göstericiler arasında son günlerde yaşanan çatışmalar gerginliği daha da artırdı. Hükümet tarafından düzenlenen ve şüphelilerin Çin’e iadesini kolaylaştıran yasa tasarısına karşı başlatılan protesto hareketi, bu güne kadar barışçıl bir şekilde devam ediyordu. Her ne kadar hükümet yasa tasarısının askıya alındığını duyursa da bu kararı yeterli bulmayan Hong Konglular, 16 Haziran’da gösterilerin organizatörleri tarafından aktarılan bilgiye göre 2 milyon kişilik kitlesel protesto gösterileri düzenledi. Hong Kong’un nüfusunun 7 milyon olduğu göz önüne alındığında bu oldukça büyük bir rakam. Tasarı karşıtı hareketin başlamasının ardından Hong Kongluların çoğunun artık güvenmediği hükümetin çalışmalarına yönelik tepkiler de artarak devam etti. Göstericiler hükümeti, özgürlüklerin kısıtlanmasına izin vermek ve hatta teşvik etmekle suçladıl. Hong Kong’un tüm kesimlerinden demokrasi destekçileri her yıl, Hong Kong’un Çin’e devredilmesinin yıl dönümünde özel idari bölge baş yöneticisinin genel seçimlerle belirlenmesi de dahil bir takım demokratik taleplerini dile getiriyor. Son yıllarda bu taleplere büyük bir destek verildi. Demokrasi yanlısı hareket, 2014te Pekin’in Hong Kong’ta uygulanan seçim sistemini değiştireceğini açıklamasının ardından başlayan “Occupy Central (Merkezi İşgal Et)” eylemleri düzenledi. Hong Kong’da gerçekleşen demokrasi eylemlerinde göstericilerin kendilerini polisten “şemsiye” ile koruması nedeniyle söz konusu eyleme “Şemsiye Devrimi” denildi. Hong Kong, “iki sistem, tek devlet” ilkesi altında, 2047 yılına kadar yarı özerk bir bölge olarak Çin’e devredilme anlaşmasına tabi.Batı destekledi, Çin karşı çıktı Hong Kong’daki gelişmeler Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’e eşi benzeri görülmemiş bir sorun çıkarırken, Batılı yetkililer göstericilerin görüşlerini açıklamalarına izin verilmesi çağırısında bulundu. ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü, tüm tarafları “şiddetten kaçınmaya” çağırırken İngiltere Dışişleri Bakanı Jeremy Hunt da ülkesinin Hong Kong’daki özgürlüklere tam destek verdiğini belirtti. Hunt protestoculara da kendilerine hakim olmaları çağrısında bulundu. ABD Başkanı Donald Trump ise protestocuların “demokrasi aradıklarını" söyleyerek gösterileri desteklediğini ifade etti. Trump, Pekine işaretle “Bazı hükümetler demokrasi istemiyor” ifadesini kullandı. Çin’den yapılan değerlendirmede ise Trump’ın açıklamaları, Hong Kong’un iç işlerine “çirkin bir müdahale” olarak nitelendirilirken Washington’a “Hong Kong’un iç işlerine herhangi bir şekilde müdahale etmekten vazgeçmesi” çağırısında bulunuldu. Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Geng Shuang, düzenlediği basın toplantısında, “Hong Kong ve Çin’in iç meselelerine yönelik müdahaleye şiddetle karşı çıkıyoruz” dedi. Geng ayrıca ABD’nin “şiddet içeren ve kanunlara aykırı olan hiçbir şeye destek vermemesi gerektiğini” söyledi. Yasama Meclisi baskının ardından protestocuların uyguladığı şiddeti kınayan Pekin, “şiddetin sorumlularının” belirlenmesi amacıyla yerel makamlarca yürütülen soruşturmaları desteklediğini vurguladı.

مشاركة :