İranın nükleer programına ilişkin 2015 yılında imzalanan anlaşma, Tahran’ın nükleer silaha sahip olmasını engelleme karşılığında ülkeye yönelik uluslararası yaptırımların kısmen kaldırılmasını öngörüyor. Anlaşma, 14 Temmuz 2015 tarihinde, İran ile Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin (BMGK) beş daimi üyesi ABD, Çin, Rusya, Fransa, İngiltere ve Almanya arasında Viyanada imzalandı. Ancak ABD Başkanı Donald Trump, Mayıs 2018’de ‘felaket’ olarak nitelendirdiği anlaşmadan Washington’un tek taraflı olarak çekildiğini ve Tahran’a yönelik yaptırımların geri döndüğünü açıkladı. İran, 1 Temmuz’da zenginleştirilmiş uranyum stoklarına uygulanan sınırı aştı ve bugün de nükleer anlaşmada sınırlanan zenginleştirilmiş uranyum üretimine dair taahhütlerini azalttığını ve yüzde 3.67 sınırını aşıp uranyum zenginleştirme oranını yüzde 5’e çıkardıklarını açıkladı.Süreç nasıl işledi? 2003’te başlatılan nükleer programla ilgili ilk müzakerelerde ülkesini temsil eden Hasan Ruhani, Haziran 2013’te Cumhurbaşkanı olarak seçildi. Ruhani, görüşmeleri çıkmazdan çıkarmak için İran’ın dini lideri Ali Hamaney’in onayını aldı. Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif de müzakereci olarak atandı. Yürütülen müzakereler, Kasım ayı sonlarında yaptırımların kısmen kaldırılması karşılığında bazı hassas nükleer faaliyetlerin sınırlandırılmasını sağlayacak altı aylık bir anlaşmaya yol açtı. Nihai anlaşma, 14 yıllık bir kriz ve 21 aylık müzakerelerden sonra 14 Temmuz 2015te gerçekleşti. Anlaşmaya göre İran, nükleer yeteneklerini (santrifüjler ve zenginleştirilmiş uranyum stokları) yıllarca azaltma sözü verdi. Amaç, İran’ı atom bombası oluşturma kapasitesinden tamamen mahrum bırakmaktı. İran, anlaşmaya göre uranyum zenginleştirmesinde kullanılan 19 bin santrifüj sayısını 5 bin 560a düşürdü ve 10 yıl boyunca bu sayıyı geçmeme sözü verdi. Tahran ayrıca Arak ağır su reaktörünün uluslararası toplumun denetimi altında yeniden tasarlanıp modernize edilmesi ve artık bu tesiste askeri amaçla plütonyum üretilmemesi konusunda da anlaştı. 20 Temmuz 2015 tarihinde BMGK tarafından 2231 sayılı kararla onaylanan anlaşma 16 Ocak 2016’da yürürlüğe girerek, İrana yönelik uluslararası yaptırımların kısmen kaldırılmasına yol açtı. Konvansiyonel ve balistik füzelere yönelik uluslararası yasak, 2020 ve 2023’e kadar yürürlükte kaldı ancak BMGK duruma göre değişiklikler yapabilir. Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA), tüm İran nükleer alanlarını düzenli olarak izlemek için görevlendirildi. UAEA, 22 Şubat 2019daki son üç aylık raporunda İranın nükleer anlaşmadaki yükümlülüklerine bağlı kaldığını teyit etti. ABD yasaları, Başkan’ın İran’ın anlaşmaya saygı gösterip göstermediğini ve bu anlaşmanın ABD’nin ulusal çıkarları ile tutarlı olup olmadığını her 90 günde bir Kongre’ye bildirmesini gerektiriyor. Trump, 8 Mayıs 2018de, aylarca süren tehditlerin ardından Washington’un anlaşmadan tek taraflı olarak çekildiğini ve Tahran’a yönelik yaptırımların yeniden uygulanacağını açıkladı. Washington, 7 Ağustosta, otomotiv ve ticari havacılık sektörlerinin yanı sıra hammadde ithalatını hedefleyerek İrana sert ekonomik yaptırımlar uyguladı. ABDnin İranın petrol ve finans sektörlerine yönelik yaptırımları da 5 Kasım’da yürürlüğe girdi. İran, 8 Mayıs 2019da, anlaşmadaki bazı taahhütlerini askıya almaya karar verdiğini açıkladı. Anlaşmada imzası olan diğer ülkelere yaptırımların üstesinden gelmeye yardımcı olmaları için 7 Temmuz’a kadar mühlet verdi. Aksi halde taahhütleri azaltma planının ikinci aşamasına geçeceğini vurguladı. ABD bu arada, İranın demir çelik, alüminyum ve bakır sektörlerine yönelik yeni yaptırımlar getirdi. Washington, 24 Haziran’da, İran’ın dini lideri Ali Hamaney ve Devrim Muhafızları’nın lider kadrosundaki 8 üst düzey yetkiliyi kapsayan mali yaptırımlar getirdiğini açıkladı. Bu yeni yaptırımlar, ABD’nin Körfez’deki petrol tankerlerine yapılan saldırılardan İran’ı sorumlu tutması ve İran’ın 20 Haziran’da ABD’ye ait bir insansız hava aracını (İHA) düşürmesinin ardından geldi. Tahran, 1 Temmuz’da, nükleer anlaşmanın izin verdiği 300 kglık uranyum zenginleştirme sınırını aştığını açıkladı ve UAEA’da bunu teyit etti. İran, bugün 2015 yılında imzalanan nükleer anlaşmada sınırlanan zenginleştirilmiş uranyum üretimine dair taahhütlerini azalttığını ve yüzde 3.67 sınırını aşıp uranyum zenginleştirme oranını yüzde 5’e çıkardıklarını açıkladı. Ayrıca, anlaşmada imzası bulunan devletler İran’ı ABD yaptırımlarından korumak için harekete geçmedikçe Tahran’ın her 60 günde bir taahhütlerini azaltmaya devam edeceği tehdidinde de bulundu.
مشاركة :