Cezayir’deki siyasi sınıf, iyimserlikle intikam arasında gidip gelen bir atmosferde, İslamcı muhalif milletvekili Süleyman Şinnin’in parlamento başkanı seçilmesi konusunda farklı düzlemlerde hareket ediyor. Ancak ülkedeki en büyük İslami eğilimli parti olan Barış Toplumu Hareketi’nin parlamento başkanlığını Şinnin’e “verme” konusunda şüphe duymasının ardından İslami akım zor bir döneme tanık oluyor. Bazı taraflar, seçim sürecini otorite ve muhalefetin bir kısmı arasında “bir anlaşma” olarak niteledi.Sürprizler ve şüpheler Adalet ve Kalkınma Cephesi ve Nahda’nın üstlendiği Ulusal Bina Hareketi’nden oluşan İslami koalisyonun sahip olduğu 15 koltuğa kıyasla 300 milletvekilinin çoğunluğuna sahip parlamento başkanlığı yanlısı partiler adaylarını geri çekerek bazı tavizler verdi. Ancak Şinnin’in parlamentoya başkanlık etmesi, beklenen kapsamlı diyaloga katılmaya destek veren taraflara da kapıyı açacak. Bu durum ise rejimin aktörlerinin uzaklaştırılmasını engellemek ve muhalefetin karar otoritesini ayırma girişimine son vermek için başvurulan bir hile olarak nitelendirildi. Analist Abdul Hafız Şabani, Independent Arabiya’ya yaptığı açıklamada Şinnin isminin seçimin yapıldığı çarşamba sabahına kadar meclis başkanlığına aday gösterilmediğini ifade etti. Şabani, çeteler ve kollarının hapis cezasına çarptırılmış olmasına rağmen telefonla yönlendirmelere devam ettiğini belirtti.Abdul Hafız Şabani değerlendirmesinde şunları söyledi: “Askeri kuruluşa bağlılık uyarınca ve anayasal kuruluşların korunması gerekçesine dayanarak, anayasal görev süresinin sona ermesine rağmen muhalefet Abdulkadir bin Salih’in devletin geçici cumhurbaşkanı görevini sürdürmesini kabul etti. Ardından 6 Temmuz sempozyumunun ilan edilmesiyle planlanmaya başlayan süreç ‘siyasi anlaşma’ olarak sınıflandırıldı. İlerleyen saatler içerisinde birçok sürpriz yaşanması bekleniyor. Hareketin düşeceği en büyük hata, parlamentonun feshini talep etmesi değildir. Bozulmuş ve başarısız olmuş bir yasama kurumu aracılığıyla değişim sağlama mantıksızlığı olacaktır.”Ülkedeki en büyük İslami eğilimli partinin suçlaması Barış Toplumu Hareketi’nin parlamento bloğunun yayınladığı bildiriye göre yeni parlamento başkanı, öncekiler gibi oldu bittiye getirilen bir lider konumunda. Onayı da demokratik bir durumu temsil etmiyor. Yeni başkanın Cezayir halkının kabul etmediği ve sahte parlamenterlerin çoğunluğunun üzerinde bir kararla verilmiş bir hediye olduğu kaydediliyor. Hareket ayrıca oturumun boykot edilmesinin halk hareketinin taleplerine uygun olarak Şura Konseyi’nin önceki kararlarına yanıt olarak geldiğini ifade etti. Söz konusu parlamento bloğundan yapılan açıklamada “Yeni parlamento başkanını seçmek için kullanılan yöntem, Said Buhacce’ye olan güvenin zayıflaması ve Muaz Buşarib’in seçilmesi ile aynı” ifadesi kullanıldı. Bu yöntemin, “halk hareketinin taleplerine yönelik başarısız dekoratif bir süreç” ve “demokrasi ve özgürlük mücadelesinde samimi ulusal güçler üzerine baskı” olduğu belirtilen açıklamada muhalif bloklar arasında meclis çalışmalarının boykot edilmesi hususunda imzalanan anlaşmaya bağlı kalındığı vurguladı. Barış Toplumu Hareketi’ne yanıt, Şinnin’in de mensup olduğu Bina Hareketi’nin Başkanı Abdulkadir bin Karine’den geldi. Karine, yeni parlamento başkanının mücadele soyundan ve halk hareketinin merkezinden gelen bir isim olduğunu vurguladı. 6 Temmuz Sempozyumu’na katılan İslami eğilimli Özgürlük ve Toplumsal Adalet Hareketi Başkanı Enver Haddam, Independent Arabiya’ya yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Ait olduğumuz muhalefetin anlaşma kültürü ile bir ilgisi yok. Tavrımız net ve kulislerin anlaşılmasına da ihtiyaç duymuyoruz. Hareket, müzakere sonuçları bakımından ayırıcı bir faktör olmaya devam ediyor.” Anlaşma Parlamentoya yeni başkan seçme ve İslami eğilimli kutuplar arasında açıklama yapma yolu, siyasi sınıftan ve hareketten geniş bir grubu ‘askeri kuruluş ve İslami eğilimli bir taraf arasında anlaşma olduğuna ve üst emirlerin Şinnin’in görevini kolaylaştırmak için yandaş parti bloklarına ulaştığına’ inanmaya yönlendiriyor. Siyasi analist Adda Fellahi, İslamcıların siyasi eylemdeki tarihinin bu yöntemlerin her zaman bir korkuluk olarak kullanıldığını gösterdiğini belirtti. Fellahi, “Şinnin kartı, yumuşak muhalefet evinde kısmi uzlaşı saflarını bölmek için otorite tarafından kullanıldı” dedi.
مشاركة :