Suriye İnsan Hakları Gözlemevi’ne (SOHR) göre, 13 Temmuz’da Suriye’nin kuzeybatısındaki İdlib’i hedef alan saldırılarda çocuklar da dahil 14 sivil yaşamını yitirdi. Saldırılar, İdlib’in güneyinde ve Hama’nın kuzeyindeki yerlerinden edilmişlerin kamplarına kadar uzandı. Yaklaşık 2 milyon insanın yaşadığı İdlib ve yakın bölgeler, Hama kırsalındaki yoğun çatışmalarla eş zamanlı olarak iki aydan uzun bir süredir Suriye ve Rusya’nın saldırılarına tanık oluyor. SOHR, Esed rejimi ve müttefiki Rusya güçlerine ait savaş uçaklarının, İdlib kırsalındaki alanları hedef almayı sürdürdüğünü belirtirken, “Rusya bombardımanı, cumayı cumartesi gününe bağlayan gece yarısı itibariyle Han Şeyhun’daki sığınmacı kampını hedef aldı” dedi. Gözlemevi, saldırılar dolayısıyla geçen hafta Hama kırsalındaki Latamenah kasabasından 4 çocuk da dahil 8 sivilin öldüğünü ifade etti. Bombardıman, cumartesi sabahına kadar devam ederken, İdlib’in doğusundaki Kefraya’nın da menşei belirlenemeyen bir savaş uçağının hava saldırısına hedef olduğu belirtildi. Saldırıda bir erkek ile hamile eşinin hayatlarını kaybettiği aktarıldı. SOHR Direktörü Rami Abdurrahman’a göre öldürülenler, rejim güçleriyle imzalanan anlaşmalar çerçevesinde teslim edildi. SOHR, ağır yaralanmaların olması nedeniyle ölü sayısının artabileceğine dikkati çekerken, Hama’nın kuzeyinde rejim güçleri bombardımanlarında da 2 kişinin ve 1 kız çocuğunun öldüğü aktarıldı. Söz konusu yeni saldırılar, Heyetu Tahrir eş-Şam’ın (HTŞ) kalesi sayılan İdlib şehrinde ölen 3 kişi de dahil, bölgeye yönelik bombardımanda 13 sivilin ölmesine neden oldu. HTŞ güçleri İdlib ve kırsalının genelini kontrolü altında tutarken kent merkezini HTŞ’nin kurdurduğu sivil şehir meclisi yönetiyor. Saldırılar, ülkenin kuzeyindeki Hama kırsalında rejim güçleri ile HTŞ başta olmak üzere İslamcı gruplar ve savaşçılar arasında devam eden çatışmalarla eş zamanlı olarak yaşandı. Çatışmalar nedeniyle, geçen çarşamba gününden bu yana iki taraftan da 120’den fazla kişi yaşamını yitirdi. İdlib ve çevresi, Eylül 2018’de Türkiye-Rusya anlaşmasının imzalanması sonrasında nispeten sakinleşti. Anlaşma, rejim güçleri ve muhalif gruplar arasında silahsızlandırılmış bölgeyi kapsıyordu, ancak anlaşma henüz uygulanamadı. Şubat ayı itibariyle rejim güçleri, saldırılarını tırmandırırken, saldırılara daha sonra Rus uçakları da dahil oldu. İdlib, anlaşmanın imzalanmasından bu yana son haftalarda çatışmaların artmasına tanık oluyor. Nisan ayının sonunda tırmanışın başlamasından bu yana Suriye ve Rusya tarafından gerçekleştirilen hava saldırılarında 590’dan fazla sivil hayatını kaybetti. SOHR’ye göre muhalif grupların rejim kontrolündeki bölgelere saldırması sonrasında da 45 sivil yaşamını yitirdi. Aynı şekilde Nisan ayının sonundan bu yana 25’ten fazla tıbbi tesis hava saldırılarından zarar görürken, Birleşmiş Milletler’e (BM) göre, tırmanış yaşanan bölgelerden 330 binden fazla kişi göç etmek zorunda kaldı. SOHR, çatışmasızlık alanlarını da içeren kara ve hava saldırıları nedeniyle can kayıplarının artmaya devam ettiğini, İdlib’in güneyindeki Han Şeyhun’daki tarım arazilerini ve İdlib’in doğusundaki Kefraya bölgesini hedef alan Rus uçaklarının saldırıları sonucunda iki aileden 8 kişi (baba, anne, iki çocuk ve diğer baba, anne ve iki çocuk) de dahil 12 kişi öldü. SOHR, savaş uçaklarının İdlib’in güney ve kuzey kesimlerindeki Han Şeyhun, Keferya, Güney Babuline, Ma’aret Hurmah, Kafar Roma ile Hama’nın kuzeyindeki Morek, Kafr Zita’ya düzenlediği saldırıların 29’a yükseldiğini açıkladı. Aynı şekilde rejim güçlerinin, Hama’nın kuzey ve kuzeybatı bölgelerine, Haleb’e, el-Nusayriye Dağları’na ve İdlib kırsalına yönelik 175 bombardıman gerçekleştirdiği belirtildi.Öldürülen toplam sivil sayısı 2 bin 464 Aktarılana göre, 13 Temmuz’da ölenlerle birlikte ölü sayısı, 30 Nisan’da “çatışmasızlık alanlarını” kapsayan çatışmaların tırmanışından bu yana, 2 bin 464’e yükseldi. İdlib ve Hama’ya yönelik Rus hava saldırılarında da 42’si çocuk, 32’si yetişkin, 3’ü sivil savunma görevlisi olmak üzere 77 sivil, kara saldırılarında da 147’si çocuk toplam 641 sivil, Esed ve Rus güçlerinin saldırılarında öldürüldü. Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah, unsurlarının şu anda İdlib bölgesinin Rusya’nın desteklediği rejim güçleri ve muhalif gruplar arasındaki çatışmalara dahil olmadığını açıkladı. Nasrallah, Suriye’deki rejim güçlerinin yanında savaşan unsurlarının sayısının 2013 yılından bu yana görülür şekilde azaldığını vurguladı.Nasrallah: Halen Suriye’deyiz Hasan Nasrallah, geçen cuma günü Temmuz 2006’da patlak veren savaşın yıldönümünde Hizbullah’a bağlı el-Menar TV kanalına verdiği röportajda, terör örgütünün Suriye’deki varlığını kastederek “Bulunduğumuz tüm yerlerdeyiz, hala varlığımızı sürdürüyoruz. Ancak bir gereklilik olmadığı sürece çok sayıda varlık göstermemize gerek yok” ifadelerini kullandı. Nasrallah ayrıca, Esed güçlerini atfen düzenli ordunun “önemli ölçüde iyileştiğine ve bugün Hizbullah’a ihtiyacı olmadığına” dikkati çekti. Yeniden konuşlandıklarını belirten Hizbullah Genel Sekreteri, “Suriye meselesiyle ilgili hiçbir eylemin, yaptırım veya finansal tasarrufla ilgili olmadığını” belirtti. Nasrallah, “Oradaki herkes, geri dönmeleri gerektiği taktirde geri dönecektir” dedi. Müttefikleri Rusya ve İran’ın desteğiyle birçok cephede savaşların yeniden başlaması sonrasında Esed rejim güçleri, ülkenin yüzde 60’dan fazlasının kontrolünü sağladı. Nasrallah ise Hizbullah’ın şu anda İdlib’in tanık olduğu çatışmalarda yer almadığını belirtti. Şu ana kadar İran’ın Suriye’den çıkmasının Rusya’nın çıkarına olmadığını söyleyen Hasan Nasrallah, “Ruslar, köşeleri dönmeye ve diğer yandan da İsrail ile Suriye’deki Hizbullah veya İran arasında bir çatışmanın yaşanmasını önleyici belirli bir çözüme ulaşmaya çalışıyor” dedi. Nasrallah, Rusya ve İran’ın arasında “büyük bir koordinasyonun” var olduğunu iddia ederek, iki ülkenin birbirlerine daha önce hiç olmadığı kadar yakın olduğunu vurguladı. Tahran’ın desteğini alan Hizbullah, 2013 yılından bu yana Suriye’deki rejim güçlerinin yanında savaşıyor. Müdahalesi, bazı savaşların Esed lehine sonlanmasına katkı sağladı. İsrail’in tekrarlanan Suriye saldırılarına dair de bir soruya yanıt veren Hizbullah Genel Sekreteri, İsrail Başbakanı Binyamin Natanyahu’nun halkını kandırdığını, bir aldatma politikası oynadığını, çünkü İran’ın Suriye’yi terk etmeyeceğini vurguladı. İsrail, son yıllarda Suriye’ye yönelik saldırılarını tırmandırdı. Bu çerçevede Suriye ordusuna ait mevziileri, İran’ı ve Hizbullah’ı hedef aldığını savunuyor. İsrail, “İran’ın Suriye’deki askeri varlığını artırma ve Hizbullah’a silah gönderme girişimleriyle” mücadelesini sürdüreceğini vurguluyor.
مشاركة :