Kanser hücrelerinin bağışıklık sisteminden korunmak için “beni yeme” sinyali gönderdiğini ortaya koyan yeni bir araştırma yayımlandı. Normalde bağışıklık sistemi hücreleri kanser hücrelerini yutuyor. Ancak bilim insanları önceki çalışmalarında, bazı kanser hücrelerinin yüzeyinde bağısıklık sistemi hücrelerine bunu yapmamasını söyleyen proteinler keşfetmişti. Bu aslında sağlıklı hücreleri saldırılardan koruyan bir sistem. Ancak Kaliforniyadaki Stanford Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden bilim insanlarının araştırdığı kanser hücreleri, aynı sinyalleri gizlenmek için kullanıyor. Independent Türkçenin haberine göre bu araştırmacılar CD24 isimli proteini kullanan yeni bir “beni yeme” sinyali keşfetti. Söz konusu keşif, tedavisi zorlu yumurtalık ve meme kanserlerinden muzdarip hastalar için olası bir tedavinin önünü açabilir. Araştırmacılar insan kanseri yerleştirilmiş farelerdeki CD24 sinyalini susturdukları zaman, bunun makrofaj ismi verilen bağışıklık sistemi hücrelerinin kanser hücrelerine saldırmasına imkan tanıdığını tespit etti. Bulgularına Nature adlı akademik yayında yer veren araştırmacılar, bu işlemin tümör büyümesini yavaşlattığını ve farelerin hayatta kalma süresini uzattığını yazdı. Daha önce de aynı üniversiteden araştırmacılar kanser hücrelerinin farklı proteinleri bağışıklık sistemi hücrelerinden korunmak için kullandığını göstermişti. Örneğin CD47 isimli proteini engelleyen antibadi şu anda klinik deneylerde kullanılıyor. Son yapılan çalışmanın başyazarı tıp-bilim doktora öğrencisi Amira Barkal şunları söyledi: “CD24’ü engelleyen antibadileri kansere uygulayarak bu ‘koruma kalkanını’ kaldırabiliyoruz ve makrofajların kanseri etkili ve verimli şekilde temizlemesi mümkün oluyor.” Hangi hastaların CD24 engelleme tedavilerinden yararlanmaya daha açık olduğunu belirlemek için ek araştırmalar gerekiyor. Yumurtalık ve meme kanseri kadınları etkileyen en ölümcül hastalıklardan ikisi ve ikisi de klinik tedavisinin zor olmasıyla tanınan çok agresif kanserler. Bu bulguların yumurtalık ve meme kanserini tedavi etmek ve hatta belki de tamamen iyileştirmek için yeni stratejiler sağlama olasılığı bize heyecan veriyor. Makalenin ortak yazarlarından, Stanford Kök Hücre Biyolojisi ve Rejeneratif Tıp Enstitüsü başkanı, patoloji ve gelişimsel biyoloji profesörü Irving Weissman şu ifadeleri kullandı: Anti-CD47 antibadilerine tüm hastaların cevap vermediğini görmemiz, cevap vermeyen hücre ve hastaların başka ‘beni yeme’ sinyallerine sahip olup olmadığını test ettiğimiz Stanford’taki araştırmamızı teşvik etti. Ekip CD47 barındırmayan kanser hücrelerinde yüksek miktarda üretilen proteinleri aramaya başladı ve çok miktarda CD24 buldu. Karışık kanser hücrelerini bir kapta makrofajlarla bir araya getirdiklerinde ve sinyali engellediklerinde, bağışıklık sistemi hücreleri “kanser hücrelerini açık büfedelermiş gibi tıka basa yemeye” başladı. Barkal, “Makrofajları CD24 blokajı olan kansere uyguladıktan sonra görüntülediğimizde, bazılarının kanser hücreleriyle tamamen dolmuş olduğunu gördük” diye konuştu. Araştırmacılar özellikle tedavisi zor yumurtalık ve üçlü-negatif meme kanserlerini keşfetmeye odaklandı. Bu kanserler sinyallerin susturulmasından yüksek miktarda etkileniyor. Araştırmacılar CD24’ün bu kanserler için “doğuştan gelen baskın bağışıklık kontrol noktası” olduğunu düşünüyor. İngiltere’nin önde gelen yumurtalık kanseri derneği Target Ovarian Cancer’in kamu işleri ve hizmetleri sorumlusu Rebecca Rennison araştırmayı şöyle yorumladı: Yumurtalık kanseri için etkili tedaviler bulmak bu yıkıcı hastalıkla savaşmak için son derece önemli. Bağışıklık tedavisinin (immünoterapi) diğer kanserlerdeki etkileyici sonuçlarını görüyoruz ancak yumurtalık kanseri için etkinliği henüz kanıtlanmadı. (...) Bu yeni haber bu alan için büyük umut vadediyor ve eğer gelecek araştırmalar tarafından doğrulanırsa bu büyük bir ilerleme anlamına gelir.
مشاركة :