Bahreyn Krallığı, İran tehdidini caydırma ve Basra Körfezi sularında deniz trafiğini korumak için gerçekleştirdiği askeri toplantıyı keyfi olarak tercih etmedi. Bahreyn’in, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Katar’daki petrol bölgelerini denetlemesi ve önemli bir ticaret merkezi olması bakımından stratejik bir konuma sahip olması bu toplantının yapılmasını gerektirdi. Bahreyn’in bu özellikleri onu eski zamanlardan beri jeopolitik açıdan önemli ve asırlar boyunca İran rejiminin emellerinin odağı haline getirdi. İran’ın İngiliz bandıralı gemi gibi petrol tankerlerini alıkoyması, BAE’nin Fuceyre Limanı’ndaki gemileri hedef alması ve çeşitli terörist faaliyetlerde bulunması ışığındaki mevcut koşullar böylesi konferansları düzenlemeyi gerektirdi. Husilerin Basra Körfezi’ndeki korsanlık faaliyetleri de İran’ın söz konusu faaliyetleri kapsamında değerlendirilebilir. Bu tür konferanslar düzenlenmesinin bir başka önemi de Hürmüz Boğazının dünyanın en önemli stratejik deniz yollarından biri olması. Boğaz, Hürmüz Boğazı ve Suudi Arabistan’ı dış dünyaya bağlıyor. Öte yandan bir başka önemli özellik ise Körfez ülkeleri ve Suudi Arabistan’ın dünya petrol rezervinin 32’te birine sahip olması. Doğu ve Batı’yı birbirine bağlayan bu boğazda her gün ticari gemiler geçiyor. Boğazın önemi göz önüne alındığında, Hürmüz Boğazı girişindeki trafik, sıkışıklık nedeniyle trafik uluslararası yasalara tabi. Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi, uçak ve gemilerin Boğaz boyunca gecikmeksizin devam etmeleri gerektiğini ve boğazı kontrolü altında bulunduran devletin hiçbir sebeple durduramayacağını öngörmüştür. Ayrıca uluslararası düzenlemeler de dahil olmak üzere denizde güvenlik için genel kabul görmüş düzenleme ve prosedürleri uygulaması gerekmektedir. Bölgede yaşanan tüm sorunlara İran rejimi neden oluyor. Bu nedenle deniz ve hava seyrüseferleri için büyük tehlike arz ediyor. Şimdi inşa edilen bu yeni uluslararası ittifakın görevi, İran rejimini bu kaotik eylemlerden caydırmak. Suyollarında güvenliği sağlamak, Basra Körfezi, Umman Körfezi ve Babu’l Mendebdeki deniz trafiğini korumaktır. Hatta bu koruma, İran rejiminin çıkarlarına değer vermediğini anlayan dostlarını da kapsıyor. İran, Alman lider Hitler’in sınırlarını ve ciddiyetini aşan genişleme tutkusuyla devam ediyor. Bu konferansın bir başka önemi de, uluslararası bir koalisyon olması durumunda, Husi militanlarının İran rejiminden aldıkları desteği olumsuz yönde etkileyecek olması. Husi isyancıların Suudi Arabistana fırlatıkları balistik füzelerin tedarikçisi İran. Dahası, bu milisler, Yemen halkına karşı her türlü terörizmi uygulayarak, ordusunun tüm unsurlarını, hükümetinin askeri yeteneklerini ve halkının direnişini suiistimal ettiler. Bu nedenle dünya, İran rejiminin dünya ülkelerine yönelik hırs ve provokasyonlarına, küresel güvenlik ve istikrarı tehdit etmesine karşı durmalı.
مشاركة :