ABD’li bir yazar –kendisinin adı Stanley ve bir sosyal araştırmacı- gençliklerinde hepsi de aynı fırsatlara sahip olan, hayata aynı şekilde başlayan, işlerinden başka geçim kaynakları olmayan ve hepsi de 25 yaşında olan 100 kişinin hayatının anlatıldığı bir kitap yazmış. Kitapta anlatılanlara göre; 10 yıl sonra bu 100 kişiden 5’i ölmüş, 10’u zengin olmuş, 10’unun ekonomik durumu iyi iken 40’ı işlerinde iyi bir pozisyona gelmiş, 35’i ise 10 yıl önce başladıkları noktada kalmışlar. 20 yıl sonra 16’sı ölmüş, 3 kişi zengin kalmış, 65’i ailelerini geçindirecek bir gelire sahip olurken 15’i ise akrabalarının yardımı ile yaşar hale gelmişler. 30 yıl sonra geriden kalanlardan 20’si ölmüş, sadece 1 tane zengin kalmış, maddi durumu iyi olanların sayısı 3’e gerilemiş, 46’sı çalışarak ailelerini geçindirirken 30’u hala ailelerinin yardımı ile yaşamayı sürdürüyorlarmış. 40 yıl sonra 36’sı daha ölmüş, aralarındaki tek zengin zenginliğini korumuş, 3’ünün maddi durumu hala iyi, 6’sı çalışarak ailelerine bakarken 53’ü de sosyal güvenceleri ile geçiniyorlarmış. 50 yıl sonra ölenlerin sayısı 63’e yükselirken bunlardan 60’ı hiçbir miras bırakmadan ölmüş, zengin olanın serveti artmış, geri kalanlar ise ya huzur evlerinde ya da sosyal güvenceler ile yaşar hale gelmişler. Bu kişiler arasında olsaydım kuşkusuz Amazon’un sahibinden bile daha büyük bir servet elde etmekten daha azına razı olmazdım. Eğer bu kadar zengin olamayacaksam ölüp gitmeyi tercih ederdim! Neyse, şakayı bir kenara bırakıp biraz ciddi olalım. Her ne kadar – ben ile ciddiyet doğu ile batı kadar birbirimizden uzak- olsak da bilgili biri ve bir sosyal reformcuymuş gibi konuşacağım. İnsanlar başarıya ulaşma konusunda farklı metot ve hedeflere sahiptir. Kimisi mal kimisi de ilim sahibi olmak ister. Bir üçüncüsü makam sahibi olmak isterken dördüncüsü ise kanaatkardır, sağlık ve huzurdan başka bir şey istemez. İzin verirseniz bu sonuncusuna şimdiden rahat bir parasız yaşamı müjdelemek isterim. Ey sevgili okuyucularım; başarı ve diğer şeyler bazı nitelik ve özellikler gerektirir. Bunlar öylesine gerçekleşen şeyler değildir. Yine bunun için yalnızca çalışma ve çaba harcamaya değil sağlıklı bir bedene ve aile saadetine de ihtiyacımız vardır. Kararsız ve kaprisli bir karaktere sahip ve kafası karışık olanların, hasta olup sağlığını ihmal eden ya da zevkü sefaya dalanların, ailesi ile sürekli anlaşmazlık içinde olanların başarılı olacakları şüphelidir. Ben böyle kendimi kaptırmış anlatırken aranızdan birisi, sözümü kesip de bana; “Önce dönüp kendine bir aynada baksan” dese inanın sonuna kadar haklıdır. Hatta üstüne bir de ağzıma büyük bir taş tıkasa yine hata yapmış sayılmaz.
مشاركة :