İran’ın nükleer dosyası, Fransa’nın tatil beldesi Biarritz’de gerçekleşen 45’inci G7 Zirvesi’nde çelişkili bilgilerin dolaştığı bir ortamda zirveye katılan liderlerin en büyük endişesiydi. Sürpriz olan ise Fransa Cumhurbaşkanlığı ve İran Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamalara göre İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif’in Fransız hükümetinin davetiyle dün öğleden sonra Biarritz’e gelmesiydi. Biarritz’e gelen Zarif burada, geçtiğimiz Cuma günü görüşmelerde bulunduğu Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve Fransız mevkidaşı Jean-Yves Le Drian ile bir araya geldi. Beyaz Saray ise Washington’un Zarifin Biarritze davet edildiğine dair bilgisi olmadığını ve Paris’in, Cumartesi gününden bu yana Biarritzde bulunan ABD Başkanı Donald Trumpa bilgi vermediğini açıkladı. Ancak bu inkar, Fransa’nın ABD tarafını ‘yere serip sermediği’ sorusunun akıllara gelmesini engellemeye yetmedi. Bu arada Tahran daha önce Cumhurbaşkanı Macronun İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhaniyi zirve vesilesiyle Biarritze davet ettiğini duyurmuş, ancak daha sonra Fransız kaynaklar bunu reddetmişti. Öte yandan İranın nükleer dosyası konusunda dün sabahtan bu yana olumlu gelişmelere kapıyı açan iyimser hava gölgelendi. Bununla birlikte zirvede olumlu hava estiren iki faktör vardı. Birincisi, ABD ve Fransa liderleri arasındaki uzun süreli çalışma öğle yemeğiydi. Yemeğin büyük bir bölümü İran’ın nükleer dosyasına ayrılmıştı. İkincisi ise G7 lideri ve Avrupa Birliği (AB) Konseyi Başkanı Donald Tusk’ın katıldığı akşam yemeğiydi. Macron, çalışma yemeğinin ardından, geçtiğimiz Cuma günü Zarif’le yaptığı görüşme ve İranlı mevkidaşı Ruhani ile sıkı temaslarını takiben hazırladığı önerilerini ‘pazarlamaya’ çalıştı. Fransız kaynakları, Biarritz’de İran dosyasıyla ilgili arabuluculuk yapmak ve bunu da başarmakta ısrarcı olan Macronun ‘ABD kavşaklarını dönmeyi’ başardığını düşünüyorlar.Akşam yemeği ise Fransız izlenimlerini güçlendiriyordu. Öyle ki Fransa Cumhurbaşkanı, dün sabah tek başına bir açıklama yaparak, grubun İrana ne söyleyeceği konusunda hemfikir olduğunu söyledi. Macron şöyle devam etti; “G7’nin hedefleri hakkında İran’a bir mesajı var. Bu konuda fikir birliği oluşursa bölünmeler yaşanmaz”Daha net bir açıklama için Fransız haber kanalı LCI’ye konuşan Macron, şunları söyledi; “İran ve ABD’nin tutumlarını biraz olsun yaklaştırmaya olanak sağlayacak ortak bir mesaj ve harekete geçme kararı üzerinde anlaştık. Gelecek haftalarda, İran’ın bu hedeflerle uyuşmayan kararlarından kaçınmamız ve yeni müzakereler başlatmamız gerekiyor.” Fransa Cumhurbaşkanlığı’ndan bir kaynak, bu açıklamayı, G7 liderlerinin Macron’a ‘İranla görüşmelerde bulunma ve ona bir mesaj gönderme yetkisi verdiği’ şeklinde tercüme etti. Kaynak ayrıca G7 liderlerinin iki konuda anlaştıklarını söyledi. Bunlardan ilkinin ‘kimsenin İranın nükleer silah edinmesini istememesi, ikincisi ise yine kimsenin bölgeyi istikrarsızlaştırmak veya gerginliği artırmak istememesi’ olduğunu belirtti. Kaynağa göre bu nedenle liderler, ‘en etkili diyalog yolunu belirlemek’ için görevi, Fransa Cumhurbaşkanı’na emanet etmeye karar verdiler.Uranyum zenginleştirmeme sözü Macron, Cumartesi günü yedikleri çalışma yemeğinde Trumpa, Tahranın nükleer silahlar için uranyum zenginleştirmemesi sözü karşılığında ‘belirli bir süre için petrolünün bir kısmını ihraç etmesine’ izin verilmesine yönelik bir uzlaşı teklifinde bulundu. Trump ise Biarritz’e geldiğinden beri, ister nükleer dosyada ister Fransa’nın büyük kısmı ABD merkezli olan dijital platform şirketlerine uygulamak istediği vergiler konusunda olsun uyumluluğunu ve Macron ile arasında herhangi bir gerilim olmadığını göstermek istiyor. Macron ise Trump’ın daha önce vergileri eleştirerek kararını ‘aptallık’ olarak tanımladığını ve ayrıca Fransa’yı karşılık vermekle tehdit ettiğini unutmuş gibiydi. Ancak Macronun sabah yaptığı açıklamaların ardından soğukkanlılığını yitiren Trump, Macronu yalanlamakta tereddüt etmedi.“İnsanların konuşmasını engelleyemem” ABD’li gazetecilere verdiği demeçte Trump, konuya ilişkin bir soru üzerine “Bunu tartışmadım. Hayır bunu yapmadım” dedi. Macron ve Japonya Başbakanı Şinzo Abe’nin İranla konuşmakta özgür olduğunu söyleyen Trump, “Temasta olacağız, ama insanların konuşmasını engelleyemem. Konuşmak isterlerse yapabilirler” dedi. Bu karşın, zirveye egemen olan ‘kargaşa’ bir takım soruları gündeme getirirken Fransız yetkililer, Trumpın önceki iki zirvede gösterdiği performansa geri dönmesinden korkuyorlar. Diğer yandan bu düğümlerin gölgesinde itfaiyeci kaskını takan Fransa Cumhurbaşkanı’nın tartışmayı ‘söndürmekten’ başka bir seçeneği yoktu. Çünkü ticaret savaşları, çevre sorunları ve Rusyanın G7’ye geri dönüşü gibi konuların yanı sıra zirvede yeni bölünmeler yaşanabileceğinden korkuyordu. Bu nedenle Macron, basına G7nin yalnızca AB veya başka bir bölgesel veya uluslararası kuruluş gibi gayrı resmi bir kulüp olmadığını ve bu yüzden gruba verilmiş bir yetkinin bulunmadığını söylemekten çekinmedi. Her ülkenin ‘istediği gibi davranmaya devam edeceğini’ belirten Macron, Parisin Tahran ve Washington arasındaki gerginliği önleme çabalarını sürdüreceğini kaydetti. Öte yandan Avrupalı diplomatik kaynaklar, zirvedeki kargaşanın iki nedenden kaynaklandığına inanıyorlar. Birincisi, Macronun Trumpa sunduğu teklifin uzun vadedeki hedeflere ilişkin uzlaşıya rağmen Trump’ın onayını alamamış olması. Paris’in ortaya koyduğu izlenim, ortak bir görüntü vermek için yeterli olamadı. Fransız kaynaklardan aktarılan bilgiler sadece Tahranın uranyum zenginleşmemesi karşılığında belli bir süre için İran’ın petrol ihracatına yönelik kısıtlamaların yumuşatılması talebine işaret ediyordu. Ancak Paris, ABD’nin 2025’ten sonra nükleer programın kaderi, İran’ın füze programı, ‘istikrarsızlaştırıcı’ politikaları ve teröre verdiği destek ile ilgili taleplerinden bahsetmedi. Oysa bu talepler, aynı zamanda Cumhurbaşkanı Macron’un ülkesinin nükleer meseleye ilişkin tutumuna dair Çarşamba günü yaptığı, İranın füze programı ve bölgesel politikalarını tartışmanın ‘anlaşmanın’ bir parçası olduğu şeklindeki açıklamasında yer aldığı üzere Fransa’nın da talepleriydi. İlgili bağlamda İran Dışişleri Bakanı Zarif, geçtiğimiz Cuma günü Fransa Cumhurbaşkanlığı resmi konutu Elysee Sarayı önünde Tahranın nükleer programını yeniden görüşmeyi reddettiğini açıklarken İranlı yetkililer dün yaptıkları açıklamalarda, Tahranın Paris’in önerisi çerçevesinde füze programıyla ilgili müzakereleri ‘protesto ederek reddettiklerini’ belirttiler. Zira başta İran Dini Lideri Ali Hamaney ve Cumhurbaşkanı Ruhani olmak üzere üst düzey İranlı yetkililer İran’ın füze programının bölgesel güvenlik sisteminin bir parçası olduğunu ve bu konunun tartışmanın ötesine geçemeyeceğini daha önce onlarca kez vurguladılar. Tahranın bölgesel politikalarıyla ilgili olarak ise İranlı yetkililer, komşu ülkelerin güvenliğini tehdit ettikleri veya içişlerine müdahalede bulunduklarını inkar ettiler. Bugün Parisin kendisini zor bir düğümle karşı karşıya bulduğu açık. Çünkü fikirleri her iki taraf için de tatmin edici olamadı. Paris, İran’ın taleplerine yaklaşması halinde Washingtonu kızdırırken Washington’un önerilerini benimsemesi durumunda da Tahran’ın retleriyle karşı karşıya kalıyor. Öte yandan kaynakların aktardığı bilgilere göre ABD Başkanı Trump, dün ilk defa Batı’dan gelen iyi niyet göstergesi olarak günlük en az 700 bin varil petrol ihraç edebilmeyi ve fonlarına serbest dolaşım hakkı verilmesini talep ettiğini söyleyen İran ile ilgili kendi politikasını sürdürdüğünü vurgulamaktan çekinmedi. ABD’nin bugüne kadar uyguladığı politika, İran petrol ihracatını ‘sıfırlamak’ ve İranın küresel finans döngüsünden faydalanmasını engellemek olarak devam etti. Buna karşın Parisin tüm zorluklara rağmen henüz pes etmediği ve denemeye devam ettiği de açık. Bununla birlikte Paris’in arabulucu rolüne bağlı kalması, onu ‘yapıcı belirsizlik’ kullanmaya itiyor. Dün yaşanan karmaşanın ikinci nedeni de buydu. Trumpı üzmekten ve arabuluculuk rolünün sona ermesinden çekinen Macron, gerginliği bir an evvel gidermeye çalıştı. Dün LCI kanalına verdiği demeçte Macron, önümüzdeki haftalarda da liderliği sürdürmeye devam etmeleri gerektiğini yineleyerek İranın bu hedefle çelişen daha fazla karar almadığından emin olmak ve yeni müzakerelere başlamak gerektiğinin de altını çizdi. Diğer yandan Almanya Başbakanı Angela Merkel, ABD ile İran arasındaki gerilimi hafifletmek için her fırsattan yararlanılması gerektiğini söyledi. Merkel gazetecilere yaptığı açıklamada, “Tansiyonu düşürmenin bir yolunu bulmalıyız. İran’ın nükleer anlaşmadaki daha fazla yükümlülüğünden vazgeçmesinden çekinmeliyiz” dedi.
مشاركة :