Arjantin Devlet Başkanı Mauricio Macri, 27 Ekimde düzenlenecek devlet başkanlığı seçimine katılacak adayların belirlenmesi için 11 Ağustos’ta yapılan ön seçimlerde ikinci sıraya düşerek yaşadığı hezimetin ardından bir dizi önlem aldı. Macri, söz konusu önlemler kapsamında son olarak yerel para birimi pesonun değer kaybetmesini engellemek için ihracat yapan şirketlere dövizlerini Arjantine getirme zorunluluğu getirdi. Yerel şirketler ile bankaların döviz alımını da kısıtladı. Macri, ön seçimlerden bir gün önce yaptığı açıklamada Arjantinin önündeki 30 yılı halkın oylamasının belirleyeceğini söyledi. Ancak ertesi gün siyasi hayatının en sert yenilgisini yaşadı. Peronist muhalefet partilerinin ortak adayı Alberto Fernandez seçimden yüzde 49 ile birinci sırada çıkarken Macri ise yüzde 32 oy ile ikinci sırada yer aldı. Ön sonuçların ardından Arjantin’i uzun yıllardır rahatsız eden kabuslar tekrarlandı. Ülkede hisse senedi fiyatları yüzde 72, peso yüzde 38 ve hazine bonosu da yüzde 55 oranında düştü. Uzmanların tahminine göre enflasyon yıl sonuna kadar yüzde 60a ulaşabilir. Macri, Uluslararası Para Fonu’ndan (IMF) 57 milyar dolarlık ek kredi almak zorunda kaldığında enflasyonu kontrol edemedi ve bir takım tasarruf tedbirlerine başvurdu. Bu da, nüfusun üçte birinin yoksulluk sınırının altında yaşadığı ve yüzde 10 gibi bir kesimin yetersiz beslendiği ülkede geniş çapta hoşnutsuzluk yarattı. Mauricio Macrinin ön seçimdeki yenilgisinden sonraki ilk tepkisi vatandaşlara yanlış tercih yaptıkları yönünde suçlamada bulunmaktı. Anca hemen sonra seçimi önde bitiren Fernandez ile diyalog kapısını açtı. Fernandez ise geçen hafta sonu The Wall Street Journala verdiği demeçte “Arjantin ilan edilmemiş bir iflas halinde” diyerek IMF kredisinin geri ödeme şartlarının ve Uluslararası Finans Kurumu (IFC) tarafından Macri hükümetine uygulanan önlemlerin yeniden müzakere edilmesi gerektiğini vurguladı. Arjantindeki Katolik Kilisesi, Macri hükümetine ‘acil gıda durumu’ ilan etme, çocuklarını besleyemeyen ailelere yiyecek yardımında bulunma ve yoksul ailelere yönelik yardım bütçesini artırma çağrısında bulundu.