Basil Tercüman İslami eğilimli Nahda Hareketi ve Tunus’un Kalbi Partisi, 6 Ekim’de düzenlenen yasama seçimlerini kazandıklarını ilan etti. Nahda Hareketi Sözcüsü İmad el-Humeyri düzenlediği basın toplantısında ilk verilere göre Nahda’nın seçimleri önde götürdüğünü belirtti. Kara para aklama ve vergi kaçakçılığı suçlamalarından cezaevinde olan cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci tur adayı Nebil el-Karvi liderliğindeki Tunus’un Kalbi Partisi Sözcüsü Hatim el-Meliki, “Ön sonuçlara göre Tunus’un Kalbi, bugünkü yasama seçimlerinde parlamento sandalyelerini kazandı” açıklamasında bulundu. Şarkul Avsatın Independent Arabia’dan çevirdiği habere göre Yüksek Seçim Komisyonu, yasama seçimlerine katılım oranının yüzde 41,3 olduğunu duyurdu. Bu oran, cumhurbaşkanlığı seçimlerinin birinci turunda yüzde 49 olarak kaydedilenden daha düşük. Tunus’taki iki kuruluş tarafından yapılan bir ankete göre Nahda Hareketi, 217 üyeli parlamentoda 40 sandalye kazandı. Tunus’un Kalbi, Sigma Konsey isimli kamuoyu araştırma şirketinin yayınladığı ankete göre 33 sandalye kazanırken, Emrud şirketinin anketine göre ise 35 sandalye elde etti. Muhafazakar Avukat Seyfeddin Mahfuz liderliğindeki Onur Koalisyonu’nun ise 17 veya 18 sandalye kazandığı belirtiliyor. Sonuçların tahminler doğrultusunda çıkması halinde parlamento bölünecek ve bir ittifak oluşturmakta zorluklar yaşanacak. Yapılan değerlendirmelerin ardından söz konusu iki partinin yandaşları, başkent Tunus’taki genel merkezlerinde kutlamalar düzenledi. Yasama seçimlerinde çeşitli siyasi eğilimlere sahip birçok parti ve koalisyon listesini içeren yaklaşık 15 bin aday yarıştı. Avrupa Birliği Seçim Gözlem Misyonu Başkanı Fabio Massimo Castaldo, “Barışçıl bir ortamda, tüm önlemlere saygı duyulduğunu gözlemledik. Oy kullanma merkezlerindeki ekipler oldukça profesyoneldi” değerlendirmesinde bulundu. İçişleri Bakanlığı Sözcüsü Halid el-Hayuni de seçimlerin istikrarlı bir güvenlik ortamında gerçekleştiğini belirtti. Resmi bir haber ajansına açıklama yapan Hayuni, seçim sürecinin başlangıcından sonuçların yayınlanmasına kadar güvence altına almak için tüm maddi ve lojistik olanakların sağlandığını vurguladı.Uygulanan boykot herkesi şaşırttı Sabah saatlerinden bu yana medya organları tarafından verilen tüm haberler, seçimlere katılımın düşüklüğü ve uygulanan boykot hakkındaydı. İlerleyen saatlerde seçmenlerin düşük katılımının sürmesiyle tablo daha da belirginleşti. Duruma dair değerlendirmelerde bulunan gazeteci Halid Neccah seçimlerin gerçekleştiğini ancak seçim coşkusunun yaşanmadığını belirtti. Neccah, katılımın düşük olmasının nedeninin Tunus vatandaşlarının siyasetten ve siyasetçilerden bıkması olduğunu söyledi. Halid Neccah ayrıca Zeynel Abidin bin Ali rejiminin devrilmesinden bu yana ekonomik ve toplumsal durumun kötüleştiğini vurguladı.Boykot yalnızca gençleri değil, herkesi kapsadı Farklı yaşlardan seçmenlerin seçim sürecini boykot etmesiyle adayları şaşırtan bu sürpriz, seçmenlere ekonomik ve toplumsal koşulların daha iyi olacağı sözü veren tüm siyasi partilerin vaatlerinin popüler söylemden öteye geçemediğini gözler önüne serdi. Çok sayıdaki gözlemciye göre yasama seçimlerini büyük oranda boykot eden gençler de Tunus’taki genel siyasi sahnenin durumunu ve seçmenlerin adaylara duydukları güvenin azaldığını gösterdi. Sekiz yıllık hayal kırıklıkları, asla yerine getirilmeyen vaatler ve yalanlar ortaya gözler önüne serilirken yolsuzluğu ve kayıtsızlığı reddederek kurulan ve gelecek umutları ve onur içinde yaşama hakları hayalleri de ‘yolsuzluk ve devleti yağmalayan örgütlü yapılar haline gelmiş kabuslara’ dönüştü. Duha es-Saafi, yapılan boykotun ardı ardına göreve gelen hükümetlere yönelik güven eksikliğinin bir sonucu olduğunu belirtti. Seçim kampanyaları boyunca yayınlanan programların çoğunun inandırıcı olmadığını, bazılarının kurgusal ve bunları zeminde uygulamanın zor olduğunu söyleyen Saafi, Tunus vatandaşlarının sahip olduğu farkındalık derecesinin halk ve seçimler arasında bir engel oluşturduğunu vurguladı. Saafi, “Sonuç olarak Tunus halkının taleplerine cevap vermeyenlerin ve özellikle de ne yazık ki önceki seçim vaatlerinin yüzde birini bile ortaya koymayan eski milletvekillerinin yerine yeni bir siyasi elit ortaya çıktı” dedi. Cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turu, anayasa hukuk profesörü olan bağımsız aday Kays Said ile kara para aklama ve vergi kaçakçılığı suçlamalarıyla cezaevinde bulunan iş adamı Nebil el-Karvi gibi beklenmedik iki adayın zaferiyle sonuçlanmıştı. Gözlemciler, ülkedeki siyasi sahnenin küçük bloklarla bölünmesini ve hükümetin oluşturulmasında uzlaşı sağlanmasının zorlaşmasını bekliyor. Resmi olmayan kamuoyu anketleri, Tunus’un Kalbi partisinin birinci veya ikinci sırada yer alacağını ve Nahda Hareketi ile yarışacağını gösterdi. Bunun yanı sıra Tunus’un Kalbi, Karvi’nin cezaevinde olmasının sorumlusu olmakla suçladığı Nahda Hareketi ile herhangi bir uzlaşıya veya ittifaka girmeyeceğini duyurdu. Siyasi analist Yusuf eş-Şerif de konuya ilişkin, “İttifaklar üzerine tartışmalar bu geceden itibaren başlayacak” açıklamasında bulundu.Hayal kırıklıkları Siyasi aktivist Ravda es-Sayibi, milletvekillerinin ve faaliyetlerinin seçmenlerin hayal kırıklığına uğramasının temel nedenlerinden biri olduğu değerlendirmesi yaptı. Sayibi, seçimlere düşük katılımın oy kullanma merkezlerine gitmenin ne kadar önemli olduğunu bilen vatandaşların sürece yönelik olumsuz tavrını yansıttığını söyledi. Tunus vatandaşlarının 2011 yılında değişim istediklerini ve buna inandıklarını belirten aktivist buna rağmen parti ve milletvekillerinin davranışlarının kamuoyunu şaşırttığını ve yalnızca gençleri değil, birçok kişiyi de seçimleri boykot etmeye ittiğini vurguladı.Seçim sürecine dair genel hayal kırıklığı Sendikacı ve gazeteci Gassan el-Gasibi, seçim sonuçlarının ve katılım oranının “Tunuslu kadın ve erkeklere, vatandaşların toplumsal ve ekonomik durumunu iyileştirmeden demokratik bir sahnede özgürce konuşmaları dışında başka bir şey vermeyen” demokratik sürece dair genel bir hayal kırıklığı oluşturduğunu söyledi. Boykotun, halkın hoşnutsuzluğunu gösteren açık ve doğrudan cezalandırıcı bir mesaj olduğunu vurgulayan Gasibi ancak bunun aynı zamanda son derece tehlikeli olduğuna da dikkat çekti. “Hükümet sisteminden, seçim ve demokrasi sisteminden uzak bir şekilde gizlilik içerisinde yaşayan bir halk ortaya çıkabilir” uyarsında bulundu.Gassan el-Gasibi değerlendirmesinin devamında şunları söyledi: “İkinci mesaj, Tunusluların, seçimlere gitmeyi reddetmelerine neden olan toplumsal ve ekonomik hayal kırıklığı çerçevesinde büyük bir şaşkınlık yaşamaları oldu. Üçüncü mesaj ise halkın değişmek istediğini ancak insanlarla iletişim kurma ve alternatifler sunma yöntemlerini değiştiremeyen elitlerin oluştuğunu gösterdi.” Gasibi ayrıca Tunus’un tarihinin en zor dönemini yaşayacağını, radikal ve şiddet eğilimli söylemlerin yükselişe geçmesiyle bağlantılı olarak Yasemin Devrimi’ne olan uluslararası ilgide de bir gerilemeyle karşılaşacağını belirtti.Seçimler durumu resmediyor Sosyolog Sami Nasr ise seçimlere yönelik uygulanan boykotun, toplumu geriye çekmeye çalışan güçler ve ileriye götürmeye çalışan güçler arasında Tunus toplumunun yaşadığı durumu yansıttığını vurguladı. Gerici güçlerin Tunus’ta birçok kişiyi seçimleri boykot etmeye yönelten ve hızlı şekilde yayılan bir karamsarlık ve hayal kırıklığı durumu oluşturduğunu belirten Nasr ilerici güçlerin de geleceğin değişeceği hayali ürettiklerini söyledi. Sami Nasr, bu güçler arasındaki çatışmada ibrenin gerici güçlerin tarafında olduğunu çünkü Tunus vatandaşlarının sandıkların istenen değişikliği sağlayamayacağını düşündüğünü vurguladı.
مشاركة :