Muhammed Naci Iraklı din adamları, aktivistler ve blog yazarları bu ayın başlarında ülkelerinde başlayan protesto gösterilerinin, Lübnanlılara kitlesel bir gösteri dalgası başlatmaları noktasında bir ilham kaynağı olduğunu düşünüyor. Gösterilerin asıl başlama noktası telekomünikasyon sektörüne getirilen vergilerdi, ancak gösteriler daha sonra hükümet karşıtı protestolara dönüştü.Sadr’dan protestoculara mesaj Iraktaki Sadr Hareketinin lideri Mukteda es-Sadr, Iraklı göstericilere bir mesaj gönderdi. Mesajında, göstericileri ‘devrimciler’ olarak niteleyen Sadr, “Ey reform hayranları! Irak’ı ifsat edenlerin eliyle bir reform gerçekleşemez. Tek bir halk olarak; tek bir istek, tek bir hedef ve tek bir slogan altında birleşmelisiniz, birbirinizden ayrılmayın! Unutmayın, tüm dünyanın gözü sizlerin üzerinde. Bazıları sizinle teselli buluyor. En başta Lübnan olmak üzere, Arap halklarının kalbine coşkuyu dolduran sizlersiniz” ifadelerini kullandı. Mesajı Irakta geniş bir yankı bulan Sadr, kendisinin ve destekçilerinin 25 Ekim’deki gösterilerde meydanlarda olacağına işaret etti.Lübnan için Iraklı gençler örneği Irak’ta gösteri çağrısı yapanlardan biri olan hukukçu Muhanned Naim da, “Lübnanlı gençler; ‘niçin Iraklı gençler kadar cesur olamıyoruz, onlar mezhep temelli hükümet sistemini devirmek için gösteriler yapıyor’ sözlerini dile getiriyorlar. Iraklı protestocular mezhepçiliğin ve ayrışmanın olmadığı, cesaret ve ulusal söylemin bir okulu haline geldi” dedi.Kamusal alanın işgali Iraklı araştırmacı Haris Hasan, "Irak ve Lübnan’daki protestoların verdiği en önemli mesaj, politik ve ekonomik alternatif isteği değil. Bu talep politik-sosyal çatışmanın yaşandığı bu aşama için erken. Aksine protestolardan çıkarılacak en önemli mesaj; Irak ve Lübnan halkının, kamusal alanı işgal edebildiği ve feodal rejim mantığının dışında yeni bir dil ve alternatif bir kimlik üretebileceklerini ortaya koyuyor” dedi.Haris Hasan, sözlerini şöyle sonlandırdı; “Biz eskinin ölüm anına şahit oluyoruz, ancak yeni henüz doğmadı.”Çatışmaların faturası Iraklı bağımsız milletvekili İbrahim es-Sümeydi ise şu ifadeleri kullandı; “Lübnanlılar ve Iraklılar İran-Arap-ABD üçgeninin arasında meydana gelen çatışmaların bedelini ödüyor. Hem Lübnan hem de Iraklılar, ulusal kararın sınırlarını bu çatışmanın ortasında belirleyebilecek sorumlu bir ulusal politik sınıfın eksikliğinin kurbanlarıdır. Sorunun kaynağı, sadakat çatışmasından bağımsız bir ulusal iradenin bulunmamasıdır.”