Ahmed Al-Moslemany* Gölün çevresinde, çimlerin arasındaki yiyecekleri güven ve huzur içinde ardı ardına yutan kuğu, gözüme gölün nimetlerinden yararlanan, başı dik bir tavus kuşu gibi göründü. Sonra da hiç bir şey olmamış gibi öylece geçip gitti. Kuğu, Adriyatik Denizi yakınlarındaki gölün kıyısında ilerlerken aklıma Rus müzisyen Çaykovskinin muhteşem eseri ‘Kuğu Gölü’ balesi geldi. Eserde prensin aşık olduğu genç kız, gece yarısı insan olup sabaha karşı ‘kuğuya’ dönüşüyordu. Hikaye, prensin büyücüyü avlamasıyla ve her gün kuğuya dönüşen güzelin trajedisinin sona ererek prensle evlenmesiyle bitiyordu. Ben de bu göle Batı Balkanlar’daki güzel ülkelerde çok sayıda bulunan diğer göllerden ve etkileyici manzaralardan ayırmak için ‘Kuğu Gölü’ adını verdim. İlk kez Arnavutluk’u ziyaret ediyordum. Arnavutluk, İlirya döneminden bugüne köklü tarihe sahip bir ülke. Dağlar, ovalar ve vadilerle dolu bu güzel ülkenin Adriyatik ve İyonya Denizi’ne kıyısı bulunuyor. Plajlar, şehirler ve çiftlikler üç milyon nüfuslu ülkeyi önemli bir turizm merkezi haline getirmiş durumda. Burada Mısırın Tiran Büyükelçisi Muhammed Halil ile tanıştım. Aynı şekilde Cumhurbaşkanı Danışmanı, Tiran Üniversitesi profesörleri, Arnavutluk’un aydınları ve önde gelen ekonomistleriyle de tanışma fırsatı buldum. Ardından Arnavutluk Cumhurbaşkanı İlir Meta ile tanışma şerefine eriştim. Kaldığım otelden Cumhurbaşkanlığı Sarayı’na yürüyerek gittim. Geçtiğim yerler yürüyüş yapmak için oldukça güzeldi. Arnavutluk sokaklarında gezen bir kişi onun modern tarihine tanıklık edebilir. Arnavutluk’un modern dönemini temsil eden bu yapılar, Mısır Kralı Faruk’un arkadaşı Arnavutluk Kralı Ahmet Zogu dönemine tarihliydi. Cumhurbaşkanı Meta, daha önce dışişleri bakanlığı, meclis başkanlığı ve başbakanlık yapmış karizma sahibi biri. Ayrıca Akdenizde olabilecek en iyi stratejik iş birliğinin Arnavutluk ve Mısır arasında olduğuna inanıyor. Mısır, Afrika ve Arap dünyasına açılan bir kapıyken Arnavutluk da Balkanlar ve Avrupa’ya açılan bir kapıdır. Kalkınma ve barış konusunda hemfikir olan iki ülke de radikalizme ve savaşa karşılar. Diğer yandan son 60 yılda Mısırı ziyaret eden ilk Arnavutluk Cumhurbaşkanı da olan Meta’ya izlenimlerini soruduğumda bana şunları söyledi: “Mısır’ı ziyaret etmek ve Cumhurbaşkanı Sisi ile görüşmekten memnunum. Mısır önemli bir ortağımız. Arnavutluk büyük bir ülke olmadığından dünyadaki tüm ülkelerle ilişki kurma imkanına sahip değil. Fakat Mısır sayesinde onun tüm dostlarıyla biz de dost olabiliriz. Bununla birlikte Arnavutluk da Mısır için önemli bir ülke. Başta Kosova ve Makedonya’da olmak üzere Balkanlar’ın dört bir yanındaki Arnavutlar, Mısır’ın gerçek dostlarıdır. Mısır’da büyük projelerin gerçekleştiği yerleri ziyaret ettim. Bunlar arasında Süveyş Kanalı ve Büyük Müze de vardı. Bana göre Mısır doğru yolda.” Avrupa’ya oldukça güvenen Arnavutluk Cumhurbaşkanı sözlerine şöyle devam etti: “Avrupa Birliği (AB) şu an iyi durumda değil. Ancak yine de en insani proje olduğunu söyleyebilirim. Ekonominin iyileşmesi, insan hakları ve sivil hukuktaki ilerlemeyle paraleldir. AB, yeni reformlardan sonra gelişecektir.” Batı Balkanlar’ın da bir gün AB’ye katılacağına inanan Cumhurbaşkanı Meta, bunun AB’ye yük olmayacağını ve toplamda yüz ölçümü bakımından Romanya kadar bir devletler topluluğu olduklarını belirtti. Kendisine Avrupa ülkelerinde popülist sağcı akımın yükselişiyle ilgili görüşlerini sorduğumda ise bu yükselişin solun başarısızlığından kaynaklandığını söyledi. Meta konuya dair şunları söyledi: “Avrupa’nın modernleşmesinin önün açan sol, vatandaşlarının taleplerine cevap vermede başarılı olamadı. Ancak bu durum Avrupa’nın ilerleyişini sürdürmesi ve gücünü yeniden kazanmasını engellemeyecektir.” Bölgesel barışa inanan Cumhurbaşkanı Meta’ya Türkiye ve Yunanistan ile aralarındaki ilişkiyle ilgili de fikrini sordum. Şu değerlendirmelerde bulundu: “Arnavutluk’un Yunanistan’la arasındaki ilişki oldukça önemli. Komşu olarak kalacağız. İki ülke de NATO üyesi. Arnavutluk’ta yaşayan Yunan bir azınlık var. Yunanistan’da da çok sayıda Arnavut yaşıyor. Aynı şekilde Türkiye ile aramızda da köklü bir ilişki var. Aramızda büyük ekonomik çıkarlar bulunuyor. Bununla birlikte ikimiz de NATO üyesiyiz. Ancak şunu açıkça söylemeliyim ki diğer ülkelerin iç sorunları bizi etkilememeli. Arnavutluk’un diğer ülkelerde ortaya çıkan çatışmalar veya iç sorunlarda hakemlik yapma gibi bir görevi yok.” Cumhurbaşkanı Meta, bazı Arnavut aydınların dile getirdiği ‘Büyük Arnavutluk’ fikri ve bunun ne derece ciddi olduğuna yönelik sorumu şöyle cevapladı: “Balkanlar’daki tüm Arnavutların ortak bir girişimi var. O da AB’ye girmek. Büyük Arnavutluk fikri hiçbir zaman işe yaramaz. Buna Büyük Sırbistan projesinin başarısızlığı örnek gösterilebilir. Karma bir ülkede yaşıyoruz. Balkanlar’daki hiçbir ülke ‘etnik açıdan’ tek kökten gelmiyor. Yayılmacı projelerden bahsetmek tam bir delilik.” Daha önce Arnavutluk ve Kosovada siyasi toplumu parçalama ve paralel bir devlet kurma girişimlerine karşı uyarıda bulunduğunu hatırlattığım Cumhurbaşkanı Meta’ya böyle bir uyarıya halen gerek duyup duymadığını sordum. Cumhurbaşkanı Meta soruma şu yanıtı verdi; “Siyasetçi olmayan kişilerin nüfuzunun arttığı bir dünyada yaşıyoruz. Aynı şekilde devletin dışından ve özellikle sivil toplum kuruluşlarından aktörlerin de rol aldığını görüyoruz. Bu durum, küreselleşmenin tehlikelerinden biridir. Devletin egemenliğini korumak için halkın egemenliğini savunmak çok önemli.” Arnavutluk Cumhurbaşkanı ile yaptığım görüşme yaklaşık 1 saat sürdü. Kısa bir süre sonra İtalya Başbakanı ile bir görüşmesi vardı. Ardından ülkesine yeni dostlar edinme politikasının bir parçası olarak önce Monako’ya, ardından da Japonya’ya gidecekti. Kahvesinden son yudumunu alan Cumhurbaşkanı’na “Mısır, 7 bin yılı aşkın bir süredir var olan bir devlet. Sınırları içerisinde birçok savaş ve sorunla karşılaştı. Ancak sınırlarının dışından gelen bir hediyeyi asla unutmadı. O da Mısır’a liderlik yapan Arnavut kökenli Muhammed Ali Paşa’ydı” dedim. Cumhurbaşkanı ile görüşmemiz sırasında yanımızda olan Meta’nın siyasi danışmanı bana “Muhammed Ali Paşa’nın büyüdüğü Zemlak bölgesinde yaşıyorum. Seni de Zemlak’a davet ediyorum” dedi. Ben de ona “Biliyorum. Ayrıca Kahire’de Muhammed Ali Paşa’nın kasabasının adını taşıyan ez-Zemalik adında bir mahalle var” dedim ve daveti kabul ettim. Cumhurbaşkanı ve danışmanına görüşme için şükranlarımı sunarken, ülkeleri için gösterdikleri bu büyük özveri için de teşekkür ettim.*El-Ahram Gazetesi’nde yayınlanan makale
مشاركة :