Fırlatılmasından 42 yıl sonra ve 16 milyar kmlik yolculuğun ardından Güneş Sisteminden ayrılan Voyager 2nin, yıldızlararası uzaydaki ilk bulguları açıklandı. NASAnın öncü aracı, ikizi Voyager 1den 15 gün önce, Ağustos 1997de Canaveral Burnundan fırlatıldığından beri evrende seyahat ediyor. O zamandan beri Dünyadan uzaklaşan araç, neredeyse tam bir yıl önce Güneşin koruyucu balonunu geçip yıldızlararası uzaya girdi. Böylece Güneşin etki sınırından çıkıp "yıldızlararası ortama" giren ikinci insan yapımı obje oldu. Kardeşi Voyager 1, farklı bir yörünge izlediği ve daha hızlı hareket ettiği için bu sınırdan 6 yıl önce çıkmıştı. Bilim insanları şimdi, kozmik mahallemizin ulaşabildiğimiz en uzak yerindeki görevden neler öğrendiklerini açıkladı. Independent Türkçede yer alan habere göre, Nature Astronomyde yayımlanan bir dizi makalede, uzay aracının "yıldızlar arasındaki boşluğa" seyahatini doğrulayan araştırmacılar, yıldızlararası uzaydaki (yüklü tanecik ve gazdan oluşan) plazmanın yoğunluğunda "kesin bir sıçrayış" yaşandığına dikkat çekti. Bilim insanlarına göre bu sıçrayışı, Voyager 2deki aygıtlardan biri fark etti. Sıçrayış, aracın "Güneş rüzgarının sıcak ve düşük yoğunluktaki plazma özelliğinden yıldızlararası uzayın soğuk ve yüksek yoğunluklu plazmasına geçtiğinin" kanıtı. Araştırmacılar, bunun aynı zamanda Voyager 1in yıldızlararası uzaya geçtiğinde yaşadığı plazma yoğunluğu sıçrayışına benzediğini belirtti. Diğer birçok şeyin yanı sıra, astronomlar Güneş rüzgarlarının (Güneşten çıkan yüklü parçacık akımları) yıldızlararası rüzgarlarla (diğer yıldızlardan gelen parçacıklar) nasıl etkileşime geçtiğini daha iyi anlamaya çalışıyor. Kaliforniya Teknoloji Enstitüsünde fizik profesörü ve NASAnın Pasadena Kaliforniyadaki Jet İtişi Laboratuvarının eski yöneticisi Dr. Edward Stone "İki rüzgarın çarpıştığı sınırın doğasını anlamaya çalışıyoruz" dedi. Astronomlar, araçların (farklı görev hedefleri ve yörüngelerine sahip) seyahatlerinin heliosferin (Güneş ve Güneş sistemini kapsayan devasa baloncuk) yapısı hakkında "önemli ipuçları" verdiğine inanıyor. Iowa Üniversitesinde araştırmacı ve çalışmanın yazarlarından Bill Kurth "Bu, Heliosferin simetrik olduğu anlamına geliyor; en azından Voyager uzay araçlarının geçtiği iki noktanın..." diye konuştu. Makalelerin birinde, araştırmacılar heliopoza (Güneş rüzgarlarının yıldızlararası ortam tarafından durdurulduğu sınır) yakın yıldızlararası ortamın beklenenden daha sıcak (29-49 bin derece) olduğunu öne sürdü. Başka bir çalışmada farklı bir ekip, "heliopozun iki tarafında da" katmanların olduğunu bildirmişti. Bilim insanları iç katmandan haberdardı. Dış katmanın varlığıysa Voyager 2 yıldızlararası uzaya geçtiğinde ortaya çıktı. Araştırmacılara göre, iki uzay aracından elde edilen veriler, yıldızlararası ortamın, heliopoz ve yıldızlararası manyetik alanla birlikte "birbirine bağlı karmaşık bir dinamik sistem kurduğunu" gösteriyor. Voyagerlar başlangıçta Jüpiter, Satürn, Uranüs ve Neptün gibi dış gezegenleri incelemek için gönderildi ama daha sonra uzaklaşmaya devam etti. Güneşin baloncuğundan çıkmış olsalar da, astronomlar Voyagerların teknik açıdan hala Güneş Sisteminde olduğunu söylüyor. Çünkü Güneş Sistemi (su, buz, amonyak ve metandan oluşan) Oort bulutunun dış kenarlarına kadar uzanıyor. Dr. Stone araçların plütonyum güç kaynaklarının nihayetinde elektrik üretmeyi bırakacağını ve bu durumda aygıtlarının ve vericilerinin de "öleceğini" söyledi: Bir başka 5 yıl içinde, araca güç sağlayacak yeterli bilimsel aygıtımız kalmayabilir. İki Voyagerın da "Dünyadan daha uzun süre" yaşayacağına inanan Dr. Kurth, sözlerini şöyle sürdürdü: Galaksinin çevresinde 5 milyar yıl ya da daha uzun bir süre boyunca kendi yörüngelerinde kalacaklar. Ve herhangi bir şeye çarpma olasılıkları neredeyse sıfır.
مشاركة :