Afganistanda yenilen DEAŞ geride çok sayıda kurban bıraktı

  • 12/3/2019
  • 00:00
  • 5
  • 0
  • 0
news-picture

ABD’li ve Afgan yetkililere göre, ABD ve Afganistan kuvvetleri tarafından son haftalarda düzenlenen askeri saldırılardan sonra ülkenin doğusunda DEAŞ’ın son kalesi sayılan alanlarda örgüt çöküşe geçti. Ancak DEAŞ’ın eylemleri, ülkede kalıcı hasar bıraktı. Öte yandan Afganistan Cumhurbaşkanı Eşref Gani, yakın bir zamanda DEAŞ’ın, Afganistan’ın doğusundaki Nangarhar vilayetinden silindiğini açıkladı. ABD’nin Afganistan’daki Kararlı Destek Misyonu Komutanı Orgeneral Austin Scott Miller, geçen pazar günü Kabil’de yaptığı açıklamada, DEAŞ’ın birkaç yıldır yaşadığı yenilginin, bünyesine yeni unsurlar toplama ve saldırı planı düzenleme çabalarını da büyük ölçüde olumsuz etkileyeceği belirtti. General Miller, DEAŞ’ın bölgeyi kontrol etmese de Afganistan’da hala bir tehlike kaynağı olabileceği uyarısı yaparken, hala serbestçe dolaşabilen militanlara ve bölgedeki DEAŞ hücrelerine dikkati çekti. Miller, “Bu durum, Irak ve Suriye’de görüldü. Kontrolleri altındaki geniş topraklar ele geçirildiğinde, daha küçük hücrelere dönüştüler ve ansızın garip bölgelerde göründüler” dedi. General Miller’in, ABD kuvvetlerinin DEAŞ’a karşı büyük bir zafer kazanıldığını belirtmekte tereddüt yaşaması, Afganistan içerisindeki DEAŞ hücrelerinin gerçekleştirdiği ihlallerden ve Afganistan’daki silahlı grupların ağır kayıplar yaşadıktan sonra geri dönme başarısından kaynaklanıyor.DEAŞ’ın militan sayısı 300 düştü Batılı ve Afgan yetkililer de kendilerine bağlı bir grubun, DEAŞ’ın Afganistan’da kayıp yaşamasını sağladığını, DEAŞ unsurlarının çoğunun ya başka bir bölgeye taşınmak ya da teslim olmak zorunda kaldığını ifade etti. Batılı bir yetkili, DEAŞ’ın Afganistan’da önceki dönemlerde 3 bine ulaşan sayısının bugün yaklaşık 300’e düştüğünü söyledi. Batılı yetkili, “Ancak şu soru ortaya çıkıyor; Peki ya kurbanları ne oldu?” dedi. Askeri yetkililer, Taliban ile siyasi bir uzlaşı sağlanmasının ardından ABD kuvvetlerinin Afganistan’da kalmasının bir sebebi olarak da DEAŞ’ın Afganistan’daki varlığına dikkati çekti. Bu yetkililer, uzun bir süre Taliban’ın DEAŞ’ı hezimete uğratamayacağını ve isyancı grubun, 11 Eylül 2001’deki terör saldırısından sorumlu olan El-Kaide terör örgütü ile arasında mesafenin oluşması için de yoğun bir çaba sarf etmediğini söyledi. DEAŞ’a yönelik yoğun saldırılara rağmen örgütün, Kabil’de saldırı düzenlemeye ve bünyesine savaşçı toplamaya devam edebilmesi yetkilileri endişelendiriyor. Yetkililer, burada ölümcül saldırıların planlanmasına ve yürütülmesine karışan askerlerin bazılarının, şehirdeki iyi okullardan mezun olduğunu belirtti. Ülkenin doğusunda küçük bir köy olan Gavadara köyü sakini Kerimullah, Ekim ayında DEAŞ tarafından 70’ten fazla insanın öldürüldüğünü vurguladı. Kerimullah, savaş alanlarındaki zaferlerin, siyasi hamlelerin ve hatta DEAŞ lideri Ebu Bekir el-Bağdadi’nin öldürülmesinin, çok fazla bir şey ifade etmediğine dikkati çekti. DEAŞ, geçen aylarda söz konusu köyde intihar eylemi düzenlemişti. Öyle ki Saldırıda bir amcasını kaybeden Kerimullah, “Ölsün ya da ölmesin bir fark var mı? Hayatlarımız yerle bir oldu” dedi. Çok sayıda Afgan’ın, DEAŞ ve Taliban arasındaki farklarla ilgilenmediği yönünde söylentiler mevcut. Ancak DEAŞ’ın uyguladığı şiddet eylemlerinin, ülkedeki savaşın kalıcı bir yüzü haline dönüştüğü ve ülke genelinde son derece büyük bir acıya neden olduğu ifade edildi.Savaş olasılığı Öte yandan DEAŞ, Afgan toplumundan sıyrılmayı başardı. Örgütün bu kararlılığı, son dönemde maruz kalınan yenilgiler çerçevesinde, Taliban ile barış görüşmeleri yapılsa bile sonu olmayan savaş olasılığını artırıyor. Afganistan’daki DEAŞ, 2015 yılının başlarında Taliban’dan ayrılan ve Ebu Bekir el-Bağdadi’ye biat eden Pakistanlı bir grup Taliban savaşçısı olarak ortaya çıktı. O günden bu yana DEAŞ, Afganistan’ın doğusundaki dağlık bölgelerde tehlikesini yavaş yavaş artırdı ve nüfuz alanı da ülke genelinde genişledi. Geçen yılın sonuna kadar Afgan Ulusal Güvenlik Konseyi’nde tehditleri değerlendirme direktörü olarak çalışan Aryan Şerifi’ye göre, Irak ve Suriye’deki DEAŞ’ın, erkenden büyümesini desteklemek için Afganistan’da kendisine bağlı gruplara para göndermesine rağmen iki taraf arasındaki bağlantılar minimum düzeyde kaldı. Yetkililer, grubun amaçlarından birinin de DEAŞ’ın daha önce Ortadoğu’da kurduğuna benzer şekilde bir hilafet devleti inşa etmek üzere Afganistan topraklarını, diğer Güney ve Orta Asya devletlerini kontrol etmek olduğunu vurguladı. Şerifi de Irak ve Suriye’de kontrolü altındaki bölgelere yönelik Batı tarafından desteklenen yoğun saldırılar ve hava saldırıları sonrasında Afganistan’daki DEAŞ’ın, gelecek yıllarda küresel bir merkez oluşturmaya çalışacağına dikkati çekti. Afganistan hükümeti, Irak ve Suriye’deki DEAŞ’ın kontrol ettiği toprakları kaybetmesiyle birlikte bu grup lehine savaşmak için Afganistan’a daha fazla yabancı savaşçının ulaştığını belirtti. ABD’li istihbarat yetkilileri de söz konusu değerlendirmeyi onayladı. Bununla birlikte Şerefi, Afganistan’daki DEAŞ’ın Orta Doğu’daki emsallerinden çok daha az ideolojik bir eğilime sahip olduğunu ve yerel siyasi meselelerden son derece etkilendiğini ifade etti. Öte yandan ABD’li yetkililer, Afganistan’daki DEAŞ’ın küresel tehdit oluşturduğu konusunda aynı fikirde değil. Askeri yetkililer, örgütün talep ve arzularını onaylarken, bazı istihbarat yetkilileri de örgütün hala kendi bulunduğu alan içinde bir tehdit olduğuna inanıyor. Afganistan’daki DEAŞ ve örgütün ana oluşumları arasında, Şii Müslümanlara yönelik nefret ve saldırılar da mevcut. Bununla birlikte çoğunluğunu Sünni Müslümanların oluşturduğu Gavadara köyü saldırısında da görüldüğü üzere saldırılar yalnızca Şiilerle sınırlı değil.

مشاركة :