​Ruhani: İranı müzakerelerden kaçan ülke olarak gösterme tuzağı bozuldu

  • 12/26/2019
  • 00:00
  • 1
  • 0
  • 0
news-picture

İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani dün Japonyaya gerçekleştirdiği ziyarette ABD yönetimi ile müzakere olasılığını görüştüklerini söyledi. İran Uluslararası İlişkiler Danışmanı Ali Ekber Velayeti ise Tahran ile Washington arasında hiçbir ilişkinin olmadığını duyurdu. Resmi IRNA haber ajansının aktardığına göre Ruhani dün gerçekleştirilen hükümet toplantısında şu açıklamalarda bulundu: “Amerikalılar müzakere etmeye hazır olduklarını ve müzakere masasına oturmak istemeyen tarafın İran olduğunu söylüyorlardı. Japonya ziyaretimiz sırasında herhangi bir tarafla müzakere etmek veya diyalog kurmak konusunda hiçbir bir sorunumuz olmadığını bir kez daha ortaya koyduk.” Ruhani, Tahran ve Washington arasında müzakerelerin yakın olduğuna dair çıkan söylentilerin üzerinde de uzunca durdu. Ruhani, gerginliğin her iki tarafı için güvenilir bir ortak olan Japonyaya yaptığı ziyaret sırasındaki açıklamalarına şöyle devam etti: “Geçen hafta Malezyada yapılan toplantıya katılan tüm ülkeler İran halkına uygulanan baskıdan ABDyi sorumlu tutuyor. Hiç kimse İslam Cumhuriyetinin tüm yükümlülüklerini yerine getirdiği ve barış, istikrar ve bölgesel ve küresel güvenlik çerçevesinde hareket ettiği konusunda şüphe duymuyor.” Ruhani açıklamasında yükümlülüklerin ihlali sorumluluğunu da “diğer tarafın” üzerine attı. Ruhani’nin Japonya ziyaretinin ardından İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif, Ummana bir ziyaret gerçekleştirdi. Tahran, Umman’ı Washingtonla mesaj alışverişi yapmak için geleneksel bir aracı olarak görüyor. Ruhani geçen eylül ayında gerçekleştirdiği New York ziyaretinden önceki söylemlerine geri döndü. Fransa, söz konusu dönemde Washington ile Tahranı bir araya getirme çalışmaları yürütmüştü. Fransa, İran’ın her ne kadar diğer tarafın niyetinden şüphe etse de müzakere etmeye "hazır" olduğunu belirtiyordu. ABD’nin İran’ı müzakere masasına gelmemekle suçladığına işaret eden Ruhani ise “Bu tuzağı BMde ve diğer ülkelerle gerçekleştirdiğimiz müzakerelerle bozduk” dedi. Ruhani, 2015 yılında İran ile nükleer anlaşma imzalayan "5 + 1" ülkelerine hitap etti. Ruhani, 2018in mayıs ayında anlaşmadan çekilen ABDyi istisna etmeden anlaşmayı imzalayan tüm ülkelere yaptığı çağrıda, “Eğer bugün 5+1 ülkeleri yanlışlarından dönerlerse tekrar müzakereye hazırız. Geri dönüş için bir yol olmadığını söylemiyoruz" ifadelerini kullandı. Ruhani, Japonyadan Tokyoya döndüğü sırada bahsettiği karşılıklı tekliflerin de aynı bağlamda geldiğini açıkladı. İran Uluslararası İlişkiler Danışmanı Ali Ekber Velayeti ise Tahran ve Washington arasında hiçbir ilişkinin olmadığını söyledi. Resmi IRNA haber ajansının aktardığına göre Ali Ekber Velayeti, İran’ın hiçbir ABD’li yetkiliyle görüşmeme konusunda zor bir karar aldığını ileri sürdü. Velayeti, Washington ile Tahran arasında müzakerelerin yapılacağı yönünde sızan kulis bilgilerini "gerçekçi olmayan propaganda" olarak nitelendirdi. Velayeti, İrana yönelik yaptırımlar tamamen kaldırılmadan ABD ile herhangi bir müzakere yapılmayacağı belirtti. RT kanalına da açıklamalarda bulunan Velayeti, yaptırımların İran gibi büyük ve güçlü bir ülkeye boyun eğdiremeyeceğini savundu. “ABD Başkanı Donald Trump hakkında Kongre’de başlayan azil süreci gösteriyor ki ABD halkının çoğunluğu Trump’ın başkanlığa uygun olmadığına inanıyor" ifadesini kullandı. İran Düzeninin Maslahatını Teşhis Konseyi Sekreteri Muhsin Rızai de dün Terörizmin Finansmanıyla Mücadele Sözleşmesi’ne (CFT) katılmada aceleci davranmanın İran’ın çıkarlarıyla çeliştiğini söyledi. Rızai’nin yaptığı açıklama, İran Hükümet Sözcüsü Ali Rebii’nin “Mali Eylem Görev Gücü’ne (FATF) katılmamak İran ekonomisine ciddi bir darbe indirebilir” açıklamasının ardından geldi. Paris merkezli FATF, İran’a finansal yapısını uluslararası normlara uygun hale getirmesi için 2020’nin şubat ayına kadar süre verdi. Aksi takdirde İran bankalarına yaptırım uygulanacak. İran’ın FATF standartları çerçevesinde Palermo ve CFT sözleşmelerini imzalaması gerekiyor. İran hükümeti, FATFa katılmanın Devrim Muhafızlarının faaliyetleri üzerinde etkisi olacağı iddialarını ise yalanladı. Özellikle Devrim Muhafızları’nın dış kolu olan Kudüs Gücü’nün faaliyetleri ve İran rejimine ideolojik olarak sadakat borçlu olan bölgesel çokuluslu milislerin desteklenmesinin FATF’a katılımdan olumsuz etkilenmeyeceğini savundu. FAFT konusunun siyasallaştırılmasını eleştiren İran Cumhurbaşkanlığı Ofisi Başkanı Mahmud Vaizi de konuya dair şu değerlendirmelerde bulundu: “FATF ve Palermo şu veya bu hükümete ait değil. Şu anda olan, ülke ekonomisine ve bankacılık ilişkilerimize yönelik yaptırımları kısıtlamaktır. Hükümet, Mali Eylem Görev Gücü’ne (FATF) katılmama kararının İran ekonomisine ciddi bir darbe indirebileceğine inanıyor.”

مشاركة :