Hamas, Mısır ve Katarın arabuluculuğuyla uzun vadeli bir ateşkes anlaşmasına varmak için İsrail hükümeti ile görüşmelerini sürdürürken, dün yaptığı resmî açıklamada Filistin yönetimine İsrail ile olan güvenlik koordinasyonunu durdurması çağrısında bulundu. Hamas’ın açıklaması, İsrail Savunma Bakanı Naftali Bennett’in, Yahudi yerleşimcilere C Bölgesindeki arazilerini tescil ettirmeleri için izin veren planından sonra geldi. Bu durum, Filistin yönetimi tarafından Hamasın İsrail ile müzakerelerini örtme girişimi olarak değerlendirildi. Ramallahtaki Filistinli bir yetkili dün şu açıklamalarda bulundu: “Hamasın güvenlik koordinasyonunun durdurulması yönündeki çağrısı -ki bu koordinasyonun asgari düzeyde gerçekleştiği ve esas olarak Filistin halkına insani hizmetleri hedeflediği biliniyor- gerçek hedefi hakkında birtakım şüphelere yol açıyor. Güvenlik yetkilileri, Büyük Dönüş Yürüyüşü Yüksek Ulusal Heyeti’nin Gazze Şeridi’ndeki geri dönüş yürüyüşlerinin mart sonuna kadar askıya alınacağı açıklamasını, Hamastan sakinleşmeye hazır olduğunu belirten olumlu bir mesaj olarak değerlendirdiler.” Filistinli yetkili, İsrail Genelkurmay Başkanı Aviv Kochavi’nin yaptığı açıklama sırasında kullandığı şu ifadelere dikkat çekti: “Hamasın temel kaygısı, Gazze sakinlerinin refahını artırmaktır. Ayrıca Hamasın durumu tırmandırmamak ve ateşkes sürecini ilerletmek yönünde güçlü bir isteği var.” İsrail Hayom gazetesinde yazan askeri analist Yoav Limor ise konuyla ilgili olarak “Hamas tarafından atılan dramatik bir adım ve temelde stratejik bir karar” değerlendirmesinde bulundu. İsrail’in siyasi ve güvenlik liderliğinde Hamasla olan ateşkesin önemi konusunda fikir birliğinin bulunduğuna işaret eden Limor, bunun Tel Avivin İran tehdidine ve kuzey cephesine odaklanma arzusunun bir sonucu olduğunu söyledi. Ayrıca İsrailin halihazırdaki en önemli çıkarının, Gazze Şeridindeki beldelerde arzu edilen sükunetin sağlanması açısından burada bir ateşkes sağlanmasını tercih etmek olduğunu ifade ederek, bu durumun karar vericilerin iç siyasi kaygılarını bir tarafa bırakmasını gerektirdiğini belirtti. Yediot Ahronot gazetesi muhabirinin üst düzey askeri kaynaklardan aktardığına göre Hamasın tutumu kaçırılmaması gereken bir fırsat olarak görülüyor ve haberin devamında şu ifadeler yer alıyor: “Koruyucu Hat Operasyonu (2014 İsrail-Gazze Çatışması) sonrasında İsrail, üç yıl ve sekiz ay kaybetti. Hamas ile savaştan sonra ortaya çıkan stratejik fırsattan faydalanamadı. Oysa bir çözüme doğru ilerleyebilir ve güneyde uzun vadeli bir sakinlik sağlayabilirdi. 2018 yılının mart ayında çatışmalar bir kez daha baş gösterdi. İsrail Genelkurmay Başkanı Aviv Kochavi açık ve kesin bir dille faydalanılması gereken bir fırsat olduğunu söylüyor. Neden şimdi bir fırsat var?”Limor’a göre bu sorunun cevabı şöyle: “Bu sorunun cevabı, bir buçuk ay önce İslâmî Cihad Hareketi askerî kanadı Kudüs Seriyyeleri Komutanı Baha Ebul Atânın tasfiyesinde yatıyor. Nitekim Genelkurmay Başkanı Kochavi, bu tasfiyeyi taktiksel değil, stratejik bir adım olarak değerlendirdi ve bunun aslında çözüm ile ilgilenen Hamas’ın tutumunun aksine savaş davullarının çalınması anlamına geldiğini ifade etti. Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun Aşkelon’daki toplantısına ateş açılması bunun işaretlerden biriydi. Ordu ve Şin Bet sözlerini söylediler. Savunma Bakanı Naftali Bennett de ordunun tutumunu onayladı.” Öte yandan Filistin Devlet Başkanlığı Sözcüsü Nebil Ebu Rudeyne, dün yaptığı açıklamada, Devlet Başkanı Mahmud Abbas’ın ve Filistinli liderlerin mümkün olan en kısa zamanda yasama ve başkanlık seçimlerini yapmaya kararlı olduklarını söyledi. Ancak Rudeyne, her ne pahasına olursa olsun Kudüs olmaksızın böyle bir seçimin yapılmayacağını belirtti. Bununla birlikte seçimlerin yapılmasının, ülkenin siyasi yaşamında demokrasiyi pekiştirmek ve oy sandığı aracılığıyla içsel anlaşmazlıkları sonlandırmak adına önemli ve gerekli bir şey olduğuna dikkat çeken Rudeyne, her Filistinlinin ve Arabın vicdanında yerleşik olan değerler pahasına bu bağlamda herhangi bir adım atılmayacağını söyledi. Devlet Başkanı Abbas’ın Birleşmiş Milletler (BM) kürsüsünden herkese bu konuda ciddi olunduğunu göstermek adına seçimlerin yapılması çağrısında bulunduğunu dile getiren Rudeyne, topun şu anda uluslararası toplumun sahasında olduğunu ve Kudüs sakinlerinin de seçimlere katılımı için İsrail’e baskı yapılması gerektiğini söyledi. Rudeyne bunun, anlaşmaların yanı sıra uluslararası meşruiyet kararları ve uluslararası hukuk tarafından güvence altına alınan doğal bir hak olduğunu vurguladı. Ayrıca Ebu Rudeyne, Doğu Kudüsü 1967de işgal edilen Filistin topraklarının bir parçası olarak gören uluslararası toplumun iradesinin devreye girmesi için İsrail’e yönelik baskının gerekli olduğunu ifade ederek, asıl büyük savaşın Kudüsü, kutsal mekanlarını ve bağımsız Filistin ulusal kararını korumak olduğunu söyledi.
مشاركة :