Suriye İnsan Hakları Ağı (SNHR), yayınladığı yeni raporunda, 2019’da en az 4 bin 671’den keyfi tutuklama vakası yaşandığını kaydetti. Bunlardan 178’i ise Aralık ayında gerçekleşti. Bu konunun Suriyeliler için daha sonradan üzerinde anlaşılabilecek konulardan daha önemli olduğunu vurgulayan SNHR, Birleşmiş Milletler (BM) Suriye Özel Temsilcisi Geir Pedersen’den bu meselenin gelecekteki Cenevre toplantılarına dâhil edilmesini talep etti. SNHR’nin raporuna göre Suriye rejiminin güvenlik hizmetleri ve ona bağlı milislerin Mart 2011den beri kasıtlı, planlı bir şekilde yürüttüğü ihlaller, yüz binlerce Suriyeli etkiledi. Suriye halkını korkutup tehdit etme amacı taşıyan bu ihlaller, bazen de rastgele olarak gerçekleştirildi. Yaklaşık sekiz ay süren halk hareketinin ardından, diğer taraflar da Suriye sahnesine dâhil olmuştu. Daha sonra ise kaçırma ve tutuklama olayları başladı. Söz konusu rapora göre Suriyedeki tutuklamaların çoğu, mağdur kişinin bir kontrol noktasından geçtiği sırada ya da bulunduğu yere yapılan baskınlar sırasında gerçekleşiyor. Adli bir emre ya da yargının talebine dayanmayan bu tutuklamalar, ülkedeki 4 ana istihbarat birimine bağlı olan güvenlik güçlerinin sorumluluğu altında. Tutuklandıkları ilk andan itibaren işkenceye maruz kalan bu kişiler, aileleriyle ya da avukatlarıyla iletişim kurmaktan da mahrum bırakılıyor. Yetkililer keyfi tutuklamaları reddetse de tüm bunlar zorla ve gizlice gerçekleştiriliyor. SNHR’nin verilerine göre 2019 yılında 224’ü çocuk, 205’i ise kadın olmak üzere toplam 4 bin 671 keyfi tutuklama vakası kaydedildi.Dağılım ise şu şekilde; Rejim güçleri 113’ü çocuk, 125’i kadın olmak üzere 2 bin 797 kişi, DEAŞ, 2’si çocuk biri kadın olmak üzere 64 kişi, Heyetu Tahriru’ş Şam (HTŞ) ise 8’i çocuk 4’ü kadın olmak üzere 303 kişiyi tutukladı. Diğer yandan, silahlı muhalifler 19 çocuk 20 kadın dâhil olacak şekilde 405 kişiyi tutuklarken, bu rakam Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) elinde 81’i çocuk, 56’sı kadın olmak üzere toplam bin 102 kişiydi. Aralık ayı bazında ise biri çocuk, 8’i kadın olmak üzere 178 tutuklama vakası kaydedildi. Bunlardan 5’i kadın olmak üzere 92’sinin rejim güçleri tarafından, 19’unun ise HTŞ tarafından tutukladığı biliniyor. Geriye kalan rakamdan içlerinde bir kadın olmak üzere 29 kişiyi silahlı muhalif grupların; 2’si kadın olmak üzere 38’ini ise SDG’nin tutuklandığı kaydedildi. Bu rakamların illere göre dağılımına bakılacak olursa, çoğunun Halep’ten olduğu görülüyor. Zirâ ülkedeki çatışmalarda rol alan aktörler çoğunlukla burada bulunuyor. Özgürlüğü ele geçiren bu tutuklama vakalarının en az 75 kontrol noktasında ve baskın sırasında yaşandığına değinen rapor, bunların daha çok rejim güçleri tarafından gerçekleştirildiğine de değiniyor. Ardından ise muhalif gruplar geliyor. Tüm bunlar hâricinde, raporda aynı zamanda Suriye rejiminin, imzayı attığı uluslararası anlaşma ve sözleşmelere, özellikle de Kişisel ve Siyasal Haklar Uluslararası Sözleşmesi’ne kesinlikle riayet etmediğinin altı çiziliyor. Rejimin ayrıca yüz binlerce kişiyi haklarında herhangi bir tutuklama emri ya da suçlama olmadan alıkoyup avukat ve aile ziyaretlerini yasaklayarak Suriye anayasasındaki bazı maddeleri ihlal ettiği de raporda ortaya çıkıyor. Üstelik alıkoyulan kişilerin yüzde 85’inin ailelerine bu kişilerin nerede tutulduğuyla ilgili herhangi bir bilgi verilmiyor. Hatta aileler bu kişilere ne olduğunu sorduğunda güvenlik üyeleri ya da yetkililer bu konu hakkında bir bilgilerinin olmadığını belirtiyor. Öyle ki, tutuklananların akıbetini araştıranlar bile belki de tutuklama riski altındadır. SNHR’nin söz konusu raporu, aynı şekilde silahlı muhaliflerin de kontrol altında tuttukları bölgelerde yaşayan bazı kişileri tutuklayıp işkence yaptıklarını ortaya çıkardı. Tüm bunlarla beraber, raporda BM’nin ve Astana müzakerelerindeki kefil tarafların zorla alıkonmaların izlenmesi için özel ve tarafsız bir komisyon oluşturması gerektiği de vurgulandı. Bu komisyonun, yüzde 87’si rejimin elinde olan 95 bin kayıp hakkında gerçeklerin su yüzüne çıkarılması için belli bir zaman çizelgesine göre çalışmalar yapması talep edildi. Aynı zamanda bu kişilerin nerede tutulduğu da ifşa edilerek Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) gibi insani yardım kuruluşlarının buraları ziyaret etmesine izin verilmesi gerektiği belirtildi.
مشاركة :