Arlit Huri ABD Başkanı Donald Trump tarafından sunulan ‘barış planı’ hususunda Fransa’nın verdiği tepki, Fransız diplomatik ve medya çevrelerinde soru işaretleri oluşturdu. İlk tepki, Fransa Dışişleri Bakanlığı tarafından yayınlanan bir bildiri aracılığıyla ortaya koyuldu. Bildiride, ‘Trump’ın barış çabalarını selamlıyoruz” ifadelerine yer verilirken, planın da Fransa tarafından ‘dikkatle’ inceleneceğine dikkat çekildi. Bu tavır, Trump’ın ‘Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak’ ilan ettiği dönemde Paris’in sergilediği tutumdan farklıydı. O dönemde kararın, uluslararası kararlarla çeliştiği belirtilmişti. Bu tavır da Fransa’nın, Filistin meselesi üzerindeki geleneksel konumunu ortaya koymuştu. Ortadoğu’daki krize yönelik çözümün ‘başkentleri Kudüs olan bağımsız Filistin ve İsrail devletlerinin inşasıyla ve yan yana barış içerisinde yaşayarak’ sağlanması gerektiği önerisiyle Fransa’nın, onlarca yıldır bu tutuma bağlı olduğu biliniyor.Belirsizlik Fransa’da yayınlanan Le Figaro gazetesine göre, Paris’in (Fransa’daki çoğu medya organının muhalif olmaya yöneldiği) Trump’ın planına yaklaşımının, ‘belirsiz’ değil, ‘İsrail’in başkenti Kudüs’ ilanının ardından gelen resmi tavrıyla benzer olması bekleniyordu. Gazete, yayınladığı bir haberde, “Bu belirsizlik, Fransa’nın Filistin sorununu çözme konusundaki tavrını değiştirmeye mi yöneldi sorusuna yol açıyor” ifadelerine yer verdi. Söz konusu soru, Fransa’daki diplomatik çevrelerde de gündeme geldi. Bu sorular, daha sonra Le Figaro tarafından ‘ABD Başkanının planına değinen Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron hakkında’ yayınlananların ardından daha da güçlendi. Macron, yaptığı açıklamada, ‘İsrail ve Filistin egemenliği hususunda tatminkar olduğunu ve yaşanacakları görmek için beklenmesi gerektiğini’ söylemişti. Gözlemciler, Macron’un bu tavrının ‘İran nükleer anlaşması, Paris’in hem iklim hem de NATO uzlaşısı hususundaki anlaşmazlıkların yanı sıra Trump ile yeni bir çatışma başlatmak istememesinden’ kaynaklı olabileceğini belirtti.Endişe ve şaşkınlık Fransa’nın bu tavrının, Arap çevrelerinde de soru işaretlerine yol açtığı açık. Zira Fransa, Filistin meselesine dair uzun süreli bir yaklaşım benimsiyor. Filistin’in eski Avrupa Birliği (AB) ve öncesinde de Fransa komiseri Leyla Şehid, Independent Arabia’ya yaptığı açıklamada, Macron’un ifadeleri karşısında derin bir endişe ve şaşkınlık yaşadığını ifade etti. Yetkili, “Fransa’nın tepkisinin, iki devletli çözüme verdiği desteği hatırlatan Avrupa tepkisinden daha az olmasını beklemiyordum” dedi. Leyla Şehid, özellikle Macron’un ifade ettiği ‘egemenlik’ kelimesi üzerinde dururken, “Fransa Cumhurbaşkanı tarafından kullanılan bu ifadeyi anlamıyorum” ifadelerini kullandı. İki devlet meselesinden, iki egemenlik meselesine geçen Şehid, “Bir devlet yoksa, egemenlik ne anlama gelir?” diye sordu. Filistin diplomasisi de “ABD’nin barış planındaki en tehlikeli şey, yüzyıllık müzakereleri ve Filistin ve İsrail ile Araplar ve İsrail arasındaki müzakere çevrelerinde onaylanan tüm uluslararası standartları yok ediyor olmasıdır. Kimsenin, bu standartları silme hakkı yoktur” dedi. Şehid, “Macron’un iki devlet ifadesini iki egemenlik ifadesiyle değiştirmesi, Fransa Cumhurbaşkanının neden yeni, belirsiz ve tehlikeli kelimelere başvurduğunun sorgulanmasına neden olan bir kelime oyunudur” ifadelerini kullandı. Yetkili, bu durumun, Fransa’nın Filistin meselesine dair tutumunun değiştiğini gösterdiğine dikkati çekti. Leyla Şehid, “Macron’un ifadeleri, resmi bir açıklama bağlamında değil, kendisi ve bir gazeteci arasında yapılan bir konuşma bağlamında geldi” dedi. “Uluslararası kurumlar düzeyinde onlarca yıldır gündemde olan Filistin konusu ve diğer meseleler hakkında konuşurken, kimsenin bu şekilde kelime oyununa başvurması doğru değil. Bu durum, tartışmalara yol açacak” şeklinde konuşan Şehid, Fransa Dışişleri Bakanı ve başkanlığına da konuyu açıklığa kavuşturma çağrısı yaptı.Karşı koyma yolları Filistinlilerin Trump’ın planı ve Filistinli gruplar arasında gerçek bir uzlaşı teşvik etme olasılığına karşı koyma yollarına da değinen Leyla Şehid, eski Devlet Başkanı Yaser Arafat’ı ve 1993 yılında Cezayir’de yapılan bir toplantı sırasında Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) üyelerine söylediklerini hatırlattı. O yıl, Arafat hala FKÖ’nün başındaydı ve Oslo Anlaşması’nı oylamak istiyordu. Bu çerçevede Şehid’e göre Arafat, yandaşlarına ‘bir Filistin devletini yalnızca bir Oslo Anlaşması’yla göremeyeceklerini, bu anlaşmaların onları Filistin topraklarına geri götürerek, mücadelelerini tamamlamalarını sağlayacağını’ belirtmişti. Bu ifadelerin kullanıldığı zaman ve bugün arasındaki süreç, eski İsrail Başbakanı İzak Rabin’e suikast ve Oslo Anlaşması’nın uygulanmasının askıya alınması gibi bazı gelişmelere tanık oldu.Filistin halkının tecrübesi Leyla Şehid, Trump’ın planının, nihayetinde Ürdün’ün bir Filistin devleti olmasına dayalı feci bir plan olduğunu söyleyerek, “Filistin liderliği, hiçbir sonuç ortaya koymayan aynı geleneksel yöntemlerle, yani Güvenlik Konseyi’ne ve diğer konseylere yönelimle karşı karşıya kalacaktır” ifadelerini kullandı. Bu nedenle Şehid, yalnızca Filistin halkının mücadeleci tecrübesine güvendiğini söylerken, “Çözüm, birkaç ay sürecek ve Filistinlilerin Fetih ve Hamas hareketleriyle sınırlı olmayan, bölünme yaralarını iyileştirmelerini gerektirecek. Çünkü İsrail’in ‘Filistinlileri, her biri kendi krizlerini yaşayan küçük devletçilere bölen’ Oslo Anlaşması’nı uygulama yönteminin bir sonucu olarak Filistin halkı dağılmış bir halde” dedi. Leyla Şehid ayrıca, “Bugünkü zorluk, Filistin’in toplumsal ve siyasi birleşik dokusunu yeniden formüle etmek, İsrail işgali nedeniyle farklı bölgelere ve gruplara dağılan Filistin bileşenlerini ihraç etmek ve siyasi eylemde yeni yüzler ve yeni mekanizmalar tarafından yönlendirilen yeni bir proje çerçevesinde çalışmaktır” açıklamasında bulundu.
مشاركة :