Fransa ile Çin arasında diplomatik gerginlik

  • 4/18/2020
  • 00:00
  • 1
  • 0
  • 0
news-picture

Paris ile Pekin arasındaki tartışmalar son günlerde hız kazandı. Cumhurbaşkanı ve Dışişleri Bakanı’nın eleştiri oklarını Çin’e yöneltmesiyle Fransa da ABD ve İngiltere’nin Pekin karşısındaki konumuna yakınlaştı. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un eleştirileri İngiliz Financial Times gazetesinde yer alırken Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian’ınkiler ise bunun için senatoyu seçti. Paris’e göre Pekin yönetiminin iki kusuru var. Bunlardan ilki, Çin’in koronavirüs hakkındaki bilgilerde şeffaf davranmaması. Nitekim Washington ve Londra da aynı iddiada bulunmuştu. Macron, Çin’in salgını ele alışında birtakım belirsizliklerin olduğunu belirterek “Açıkçası bilmediğimiz şeyler oldu” ifadelerini kullandı. Macron, söz konusu röportajında ‘Çinin koronavirüsün yönetiminde Avrupa ülkelerinden daha iyi olduğunu söyleyecek kadar saf olunmaması’ ‘çağrısında bulundu. İkincisi ise tamamen Fransa ile Çin arasındaki bir mesele. Öyle ki Paristeki Çin Büyükelçiliği’nin resmi web sitesinde bu haftanın başında “Çarpıtılmış gerçeklerin düzeltilmesi – Paris’teki Çinli bir diplomatın notları” başlığı altında tartışmalı bir makale yayınlandı. Yazarı belli olmayan bu makale, Fransız kaynakları tarafından Çinin Paris Büyükelçisi Lu Shaye’ye atfedildi. Çin’in salgın karşısındaki zaferinin övüldüğü ve siyasi sisteminin Batı’dakilerden ‘üstün olduğunun’ vurgulandığı makalede, Batı medyasının Çin hakkında yalan haber ve sahte iddialar yayınladığı öne sürüldü. Fransa’nın da eleştirildiği makalede, “yaşça büyük insanların kaldığı bakım evlerinde ihmalkârlıkların yapıldığı ve bu kimselerin açlığa ve ölüme terk edildiği” ifadeleri geçti. Fransa Dışişleri Bakanlığı, makalenin ardından Büyükelçi Shayei Dışişleri Bakanlığı’na çağırdı. Dışişleri Bakanı Le Drian, Kovid-19’un tüm Kıta ve toplumları etkileyen bir salgın olduğunu, bunun toplum ve ekonomi üzerindeki yansımaları karşısında çatışmanın yerinde olmadığını vurguladı. Aynı zamanda Fransa’nın salgınla mücadelede birlik, dayanışma ve uluslararası koordinasyonu gerçekleştirmek için çalıştığının da altını çizdi. Avrupa kaynakları, Paris ve Pekin arasında olup bitenin iki konuyu yansıttığı görüşünde. İlki, Fransa’nın Çin’in ‘sağlık diplomasisi’ denen konudan rahatsız oluşu. Bu husus, Çin’in siyasi sisteminin üstünlüğünü ve dünyanın ilk merci olduğunu göstermek için salgınla başa çıkma başarısına dayanıyor. Liberal demokrasiler ise salgınla başa çıkmada başarısız olmuştu. Çin aynı zamanda İtalya ve Fransa dâhil olmak üzere birçok ülkeye sağladığı ‘sağlık yardımına’ güveniyor. Nitekim bu tohumların daha sonra meyve vereceğini öngörüyor. Diğer konu ise Fransa’nın ABD ve İngiltere’nin Çin karşısındaki konumuna yakınlaşıyor olması. Bu da Batı’da tek bir konum olduğunu gösterir. Nitekim ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo perşembe günü yaptığı açıklamada, G7 grubunun Pekin’in salgın hakkında ‘kasıtlı olarak yanıltıcı bilgilendirme kampanyası’ yürüttüğüne emin olduğunu vurgulamıştı. Batı’nın eleştirisi bir yandan virüsün kaynağı (doğal mı laboratuar yapımı mı) diğer yandan salgının Çin’de ne derece yayıldığı meselelerine odaklanıyor. Bir de Pekin’in Dünya Sağlık Örgütü ve diğer ülkelere salgın hakkında bilgi vermede gecikmiş olduğu konusu var. Pekin’in Wuhan’daki kurban sayısını birkaç gün önce düzeltmesi, bu konudaki şüpheleri körüklüyor. Fransız-Çin diplomatik gerginliğinin başka nedenleri de var. İlki, ABD gibi Paris’in de Çin’in Güney Pasifikteki askeri amaçlarından endişe duyuyor olması. Nitekim Fransa’nın da Yeni Kaledonya ve Polinezya adalarında varlığı mevcut. Fransa aynı zamanda yıllardır Çin’in Afrika’daki rekabetini hissediyor ve Pekin’in burada yürüttüğü büyük projelerden endişe duyuyor. Diğer yandan Paris genel olarak ekonomi, ticaret yatırım, turizm ve bilim alanlarında Çinin stratejik ortağı olmaya hazır. Öyle ki Macron, Fransız şirketlerinin yoğun olduğu Çini her yıl ziyaret etme sözü vermişti. Nitekim Paris’in dünyanın ikinci büyük ekonomisini ve Çin’in uluslararası kurumlardaki artan ağırlığını görmezden gelme gibi bir lüksü yok. Dolayısıyla Fransa, biraz ABD’ye yaklaşırken aynı zamanda dengeli bir konumda kalmaya çalışıyor. Elysee’deki kaynaklar tarafından dün yapılan ve arayı soğutmak amaçlanıyormuş gibi görülen açıklamada, “Macron’un aslında doğrudan Çin’i hedeflemediği, daha ziyade özgür medya akışını engelleyen düzenlemeleri kınadığı” dile getirildi. Macron, tüm bunların yanında bugün başarılı olmak istediği iki girişim için Çin’e ihtiyaç duyuyor. Bunlardan ilki 5 Güvenlik Konseyi üyesinin gerginliğin yaşandığı küresel noktalarda ateşkese varmak için video konferans başlıklı diplomatik girişim. Son günlerde Çin’in bu girişime hazır olduğu açıklanmıştı. İkincisi de salgınla mücadele etmek için küresel bir cephe kurma arzusu. Fransa’nın bu konuda da Çin’e ihtiyaç duyduğu belirtiliyor.

مشاركة :