BM Yemen Özel Temsilcisi Martin Griffiths, Yemen hükümeti ile Husilerin esir takası konusunda anlaşmaya vardıklarını bildirdi. Anlaşmaya göre taraflar 1081 esir ve tutukluyu serbest bırakacak. Anlaşmanın ilk aşamasının Uluslararası Kızılhaç Komitesi’nin (ICRC) katılımıyla önümüzdeki iki hafta içinde uygulanması bekleniyor. BM Yemen Özel Temsilcisi Martin Griffithsin Ofisi’nden dün yapılan açıklamada Yemen hükümeti ile Husi temsilcilerinin esirleri ve tutukluları kararlaştırılan isim listelerine göre bırakacağı belirtildi. Bir hafta önce İsviçrede başlayan Yemen Esir Takası Denetleme Komitesi’nin dördüncü toplantısının ardından varılan anlaşma, iki tarafın Şubat 2020deki Amman toplantısında uzlaşı sağladıkları takas planına dayanıyor. Yemen hükümetinde İnsan Hakları Bakanlığı Yardımcısı olarak görev yapan, müzakere heyetinden Macid Fadail, İsviçre’den telefon görüşmesi ile Şarkul Avsata yaptığı açıklamada "takasın önümüzdeki iki hafta içinde gerçekleşebileceğini ve tarih süreçle ilgili olarak Kızılhaç Komitesi ile görüşmelerin sürdüğünü” belirtti. Serbest bırakılacak tutuklular arasında Koalisyon güçlerinden 15 Suudi Arabistanlı ve dört Sudanlının da bulunduğunu belirten Fadail açıklamasını şöyle sürdürdü: “Her iki taraftan da 1081 mahkum için takas planının uygulanmasına karar verildi. Muhtemelen ekim ayının sonunda gerçekleşmesi beklenen takas ile Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin 2216 sayılı kararının kapsadığı dört isim de dahil olmak üzere ‘tamamına karşı tamamı’ planı çerçevesinde diğer isimler de tartışılacak.” Fadail, Söz konusu dört ismin (Nasır Mansur Hadi, Faysal Receb, Mahmud es-Subeyhi ve Muhammed Kahtan) serbest bırakılmasının ertelenmesine ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu: “Konuya dair büyük bir engel söz konusu. Dört kişinin serbest bırakılmasını ısrarla talep etmemize rağmen BM Yemen Ofisi bu konuda baskı yapmadı. Bu aslında bizden önce BM’nin bir talebiydi. Ancak Husi milislerin uzlaşmazlığı bunu engelledi. Bu isimlerin serbest bırakılarak ailelerini sevindirmek için baskıyı sürdürmek ya da bu noktada durup alınan karara uymak arasında seçim yapmamız gerekiyordu. Buna rağmen başkanlıktan gelen talimat doğrultusunda dört ismin ikinci aşamada serbest bırakılmasına dair garanti verilmesi koşuluyla mevcut planı kabul ettik.” Serbest bırakılacak tutukluların Husi savaşçılarından oluştuğunu belirten Fadail aralarında grubun lider komutan kadrosundan kimsenin bulunmadığı bilgisini verdi. Serbest bırakılanların bir daha cepheye katılıp katılmayacaklarının bilinemeyeceğini kabul eden Fadail, "Bunun garantisi verilemez” dedi. Yemen Dışişleri Bakanı Muhammed el-Hadrami de Griffiths ve Uluslararası Kızılhaç Komitesinin Cenevredeki esir ve tutuklu takası uzlaşısından duyduğu memnuniyeti dile getirerek anlaşmanın uygulanması ve ikinci aşamasının geciktirilmemesi çağrısında bulundu. Hadrami, Twitter hesabından yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı: "Esir konusu tamamen insani bir dosyadır. Bu nedenle hükümet, anlaşmanın tüm maddelerinin ayrım yapılmadan uygulanmasına büyük önem veriyor. Hükümetin serbest bırakılmasını istediği kişilerin çoğu siviller, aktivistler ve zorla kaybedilenlerin yanı sıra Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararında yer alan dört kişiden oluşuyor.” Griffiths’in açıklamasına göre her iki taraf da Aralık 2018de imzaladıkları Stockholm Anlaşmasına göre "tüm tutuklu ve esirleri, kayıp kişileri, gözaltına alınanlar ve zorla kaybedilenleri ve ev hapsinde olanları" serbest bırakma konusunda taahhütlerini yineledi. Ayrıca taraflar, Stockholm Anlaşması’na uygun olarak ve Denetim Komitesi’yle birlikte BM Güvenlik Konseyi kararlarında yer alan dört mahkum da dahil olmak üzere tüm tutuklu ve esirlerin serbest bırakılması ve şubat ayında gerçekleştirilen Amman toplantısının geri kalan sonuçlarının uygulanması amacıyla yeni bir toplantı yapmayı kabul ettiler. BM Yemen Özel Temsilcisi Martin Griffiths anlaşmayla ilgili şunları söyledi: “Bu, sevdiklerini bir an önce görmeyi dört gözle bekleyen binden fazla aile için bugün önemli bir gündür. Taraflara aralarındaki anlaşmazlıları aştıkları ve Yemenlilere fayda sağlayacak bir çözüme ulaştıkları için teşekkür ediyorum.” Her iki tarafı da acil olarak eyleme geçmeye çağıran Griffiths sözlerini şöyle sürdürdü: "Tarafları daha fazla tutuklunun serbest bırakılmasının önünü açmak için tbir an önce mahkumları serbest bırakmaya ve bu ivmeyi kaybetmemek için hiçbir çabadan kaçınmamaya davet ediyorum. Bunu yaparak Stockholmde verdikleri taahhütleri yerine getirecek ve sevdiklerini bekleyen birçok Yemenli ailenin çektiği acılara son verecekler." Uluslararası Kızılhaç Komitesi Yakın ve Orta Doğu Direktörü Fabrizio Carboni, konuyla ilgili şu değerlendirmelerde bulundu: “Bugün imzalanan anlaşma, uzun yıllardır ayrı kalmış yüzlerce tutuklu ve aileleri için olumlu bir adım oldu. Bu sayede yakında yeniden bir araya gelecekler. Ancak bu sadece sürecin başlangıcıdır. Tüm tarafları somut bir uygulama planı üzerinde anlaşmaya varmak için süreci hızlandırmaya çağırıyoruz. Böylece bu süreç kağıt üzerinde kalmada gerçekliğe dönüşebilsin.” Diğer yandan Körfez Arap Ülkeleri İşbirliği Konseyi (KİK) Genel Sekreteri Dr. Nayef Felah Mübarek el-Hacraf, Yemen hükümeti ile Husi grubu arasında dün imzalanan anlaşmayı memnuniyetle karşıladı. Hacraf, anlaşmanın derhal uygulanması, tutuklu ve esirlerin aileleriyle yeniden kavuşmaları için gecikmeden serbest bırakılması çağrısında bulundu. KİK Genel Sekreteri, Griffiths’in Ofisi ve Uluslararası Kızılhaç Komitesi’nin tutuklu ve esir takası anlaşmasının uygulanmasıyla ilgili Denetim Komitesi eş başkanlığı tarafından gösterilen çabalardan dolayı takdirini dile getirdi.
مشاركة :