Irak’taki bazı milis grupların Iraklı siyasetçilerin arabuluculuk yaptığı ateşkesin sona erdiğini ilan etmesinden birkaç gün sonra Irak’ın batısındaki Anbar vilayetinde bulunan Ayn el-Esed hava üssü, füze saldırılarına maruz kaldı. Ateşkesin sonlanması, ABD güçlerine karşı saldırıların yeniden başlamasının önünü açıyor. Güvenlik Medya Birimi’nin açıklamasına göre füze saldırısına uğrayan üste, herhangi bir can kaybı yaşanmadı. Öte yandan ABD liderliğindeki “DEAŞ’a Karşı Küresel Koalisyon”, ABD güçlerini de içeren üsse yönelik füze saldırılar hakkında bir soruşturma başlattığını duyurdu. Koalisyon Sözcüsü Wayne Marotto, Twitter üzerinden yaptığı açıklamada, Ayn el-Esed hava üssünün füzelerle vurulduğunu ve herhangi ölü veya yaralının bildirilmediğini belirtti. Marotto, “Irak hükümetine, Kürdistan hükümetine ve koalisyona yönelik her saldırı Irak kurumlarının otoritesini, hukukun üstünlüğünü ve Irak’ın ulusal egemenliğini baltalamaktadır” dedi. Marotto, Irak hükümetinin füze saldırısından sorumlu olanların belirlenmesine yönelik özel istihbarat faaliyetinin sona yaklaştığını duyurduğuna dikkati çekti. Irak Genelkurmay Başkanlığı Sözcüsü Tümgeneral Yahya Resul ise 24 Mayıs’ta yaptığı açıklamada, büyük bir istihbarat çalışmasının yürütüldüğünü belirtti. Resul, “İstihbarat servisleri birçok önemli noktaya ulaştı. Soruşturmayı tamamladıktan sonra soruşturma sonuçlarını açıklama kararı alacak birim de odur” dedi. Irak yönetiminden yapılan resmi açıklamada ise, “saldırının faillerinin kim olduklarına dair sonuçlara yaklaşıldığı” duyurdu. Eğer açıklanırsa bu, silahlı gruplarla mücadele açısından önemli bir aşama olacak. Şarku’l Avsat’ın Reuters haber ajansından aktardığı habere göre füzeleri fırlatan tarafların kimliklerine yakın zamanda ulaşılacağının açıklanması, İran’ın yeni gruplar oluşturduğunu açıklamasından birkaç gün sonra gelişti. Öte yandan Başbakan Mustafa el-Kazimi’nin güvenlik sektörü reformu konusundaki danışmanı Dr. Hüseyin Allavi, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, “Irak ve Küresel Koalisyon arasındaki ilişki, DEAŞ kalıntılarına yönelik savaş ışığında ve Irak topraklarındaki DEAŞ kalıntılarının hareketini ortadan kaldırmak, Irak silahlı kuvvetlerinin yeteneklerini geliştirmek için istihbarat bilgisi alanındaki iş birliği çerçevesinde etkili bir ilişkidir” dedi. Dr. Allavi, “Irak hükümeti, iki aşamalı diyalogdan sonra Başbakanın yürüttüğü Irak - ABD stratejik diyaloğunun üçüncü aşamasında, danışman sayısını 5 bin 200’den 2 bin 500’e azaltmayı başardı” açıklamasında bulundu. Yetkili, “Danışmanların sayısını azaltmak ve Irak - ABD ilişkilerini 2014’te Musul’un düşüşünden önceki aşamaya döndürmek için bir takvim belirlemek amacıyla stratejik bir ortaklık üzerinde çalışma formülüne ulaşıldı. Irak’ta savaş gücü bulunmuyor, ancak Silahlı Kuvvetler Başkomutanı gözetiminde Ortak Özel Harekât Komutanlığı emrinde faaliyet gösteren savaş dışı bir misyon var” ifadelerini kullandı. “Irak Cumhuriyeti ve ABD arasındaki Stratejik Çerçeve Anlaşması, siyaset, ekonomi, enerji, güvenlik, eğitim, sağlık ve kültürel değişim alanlarındaki altı komiteyi yönetecek” diyen Dr. Hüseyin Allavi, “Kazimi hükümeti, Irak ekonomisini desteklemeye öncelik vererek ve Beyaz Kitap prosedürlerini Uluslararası İrtibat Komitesi ve Uluslararası Para Fonu destekleyerek, Irak-ABD ilişkilerini güvenlik alanından kapsamlı bir iş birliğine aktarabildi. Ayrıca Birleşmiş Milletler (BM) ve Irak’taki temsilcileri aracılığıyla teknik destek sağlayarak yaklaşan seçimlere de destek veriliyor” açıklamasında bulundu. Öte yandan Irak Başbakanı Mustafa el-Kazimi, geçen hafta ABD Merkez Kuvvetler (CENTCOM) Komutanı Orgeneral Kenneth McKenzie ile bir araya gelerek, iki taraf arasındaki üçüncü stratejik diyalog turu sonuçları çerçevesinde Irak ve ABD arasındaki ilişkinin geleceğini ele aldı. Toplantıda, Irak ve ABD arasındaki stratejik diyaloğun üçüncü turunun sonuçlarının uygulanmasına yönelik mekanizmaların geliştirilmesi ve uluslararası koalisyona bağlı savaş güçlerinin Irak’tan geri çekilmesine devam edilmesi için uzman teknik komitenin ilk oturumunun yapılması kararlaştırıldı. Aynı şekilde mevcut ve gelecekteki zorluklar karşısında kendi kendine yeterliliğe ulaşmalarını sağlayabilmek adına, Irak askeri kurumlarının yeteneklerini destekleyecek şekilde eğitim, lojistik destek ve bilgi alışverişi alanlarında iki ülke arasındaki güvenlik ilişkisinin diğer çerçeveleri ele alındı. Ancak öyle görünüyor ki Kazimi ve McKenzie arasındaki bu anlaşma, ister ‘Hizbullah Tugayları’ gibi iyi bilinen taraflar, isterse de ‘Irak Direniş Grupları Koordinasyonu’ gibi farklı isimlerle açıklamaları beklenen taraflar olsun, Irak’taki ABD varlığına karşı çıkan silahlı grupların öfkesine yol açtı. Hizbullah Tugayları yaptığı açıklamada, ilerleyen dönmede ABD kuvvetlerine yönelik saldırılarını artıracağını duyururken, “Direniş, Irak hükümetine ABD’lilerle müzakerelerinde birden fazla şans veriyor” dedi. Tugaylar ayrıca, “Yabancı güçlerin akıbetiyle ilgili iki tur müzakereler sonucunda ortaya çıkan durum, talihsiz ve kötüydü” dedi. Aynı şekilde kendilerini ‘Irak Direniş Grupları Koordinasyonu’ olarak sınıflandıran diğer taraflar da saldırılarını artırma taahhüdünde bulundu. Yapılan açıklamada, “Iraklı bazı siyasetçilerin birkaç arabuluculuğundan sonra direniş, yabancı güçlerin akıbetiyle ilgili müzakereler yürüten Irak hükümetine birden fazla fırsat verdi. Ama özellikle ikinci turun ciddiyetsizliği olmak üzere iki turun sonuçları, son derece talihsizdi” ifadelerine yer verildi. Koordinasyon, “Sahada üsleri olan ABD işgal güçlerinin devam eden varlığı ve gökyüzünü kontrol etmeleri, bunu açıkça yasaklayan Irak anayasasının sürekli ihlalidir. Bu ülkenin milyonlarca insanının iradesine saygı eksikliğidir ve Irak Temsilciler Meclisi’nin kararının açık bir ihlalidir” açıklamasında bulundu. Koordinasyon ayrıca, “ABD yönetimi, güçlerinin geri çekilmesini reddederek, bize yalnızca güç dilini anladıklarına dair açık bir mesaj gönderdi” dedi. Yeşil Bölge’deki ABD Büyükelçiliği’ne yaklaşık iki yıldır devam eden ve iki ay önce duraksayan füze saldırılarına ve Bağdat Havalimanı ile Balad üssünde ABD güçlerinin varlığından şüphelenilen alanlara yönelik saldırılara rağmen hiçbir silahlı grup, saldırıların sorumluluğunu üstlenmedi.
مشاركة :