Irak devletinin elektrik üretimindeki düşüş sürerken, vatandaşların evlerine yaz aylarında bir amperin fiyatının 25 bin Irak dinarını (yaklaşık 18 dolar) geçtiği yüksek meblağlar karşılığında özel jeneratörler ile elektrik hatları çekiliyor. Elektrik üretimindeki bu keskin düşüş yaklaşık olarak 2003 sonrası dönem ve bu dönemde kurulan hükümetlerle ilişkilendiriliyor. Son hükümetler toplamda 65 milyar dolardan fazla harcama yapılmasına rağmen ulusal elektrik şebekesini onarmayı başaramamış olsa da bu tarihin öncesinde de ülkedeki elektrik durumunun pek iç açıcı olduğu söylenemez. Zira 2003 yılından önce Baas Partisi hükümeti 1991 yılında meydana gelen Körfez Savaşı’ndan sonra batı ittifakının uçakları tarafından hayati öneme sahip pek çok noktasının vurulduğu ulusal elektrik sistemini, maruz kaldığı ağır ekonomik yaptırımlar sebebiyle yeniden inşa edip onaramamıştı. Irak Başbakanı Mustafa el-Kazimi iki gün önce Elektrik Bakanı Macid Hantuş’un istifasını kabul etti. Kazimi ayrıca başka yetkilileri görevden almak ve kuzeydeki bazı illerin elektrik iletim hatlarını terör saldırılarından korumak için bir kriz merkezi kurmak gibi birtakım önlemler almış olsa da bunun elektrik durumu üzerinde olumlu bir etkisi olmadı. Yerel haber ajanslarına göre bu günlerde ülkeyi vuran şiddetli sıcak hava dalgası zirve noktasına ulaşmışken ülkenin orta ve güney bölgelerinin çoğu elektrik kesintilerine maruz kalmaya devam ediyor. Bazı illerde insanlar bu durumu protesto etmek için gece sokaklara döküldüler. Bunun sonucunda ülkenin güneyinde kalan Meysan ilinde bir gösterici hayatını kaybetti. Kuzey Bölgeleri Elektrik Dağıtım Genel Şirketi tarafından dün yapılan bir açıklamada elektrik iletim hatlarını hedef alan saldırıların devam ettiği bildirildi. Açıklamanın devamında şu ifadelere yer verildi: “Sistematik saldırgan bir plan çerçevesinde kuzey bölgelerindeki elektrik iletim hatlarını hedef alma silsilesi devam ediyor. Faillerin vatandaşlara kasıtlı olarak zarar verdiği bu saldırılar şirketin gücünü ve imkanlarını hedef alıp altyapısını çökertmeye çalışıyor. 400 kV gerilim seviyesindeki Kayyara-Musul Barajı İletim Hattı cumartesi akşamı patlayıcıların kullanıldığı bir sabotaj eylemine maruz kaldı. Bu da 73 numaralı kulenin düşmesine ve özellikle Ninova ilinin Baduş ilçesine bağlı Batişa köyü bölgesinde elektrik hattının durmasına sebep oldu. Aynı gece 400 kV gerilim seviyesindeki Doğu Musul-Musul Barajı İletim Hattı hedef alındı ve ed-Dernac bölgesindeki 28 numaralı kule patlatıldı. Bu da hattın servis dışı kalmasına yol açtı. 400 kV gerilim seviyesindeki Kayyara-Kerkük İletim Hattı’nın beş kulesi patlatıldı ve kuleler servis dışı kaldı. Samarra Nezzal Acil petrol sahasının kuzeyindeki Şehit Abdullah el-Kadim İletim Hattı’nın üç kulesi patlatıldı ve kuleler servis dışı kaldı.” Diğer taraftan iki gün önce istifa eden Elektrik Bakanı Macid Hantuş Sadr Hareketi’nin lideri Mukteda es-Sadr’a gönderdiği iddia edilen bir mektubu reddetti. Söz konusu mektupta Hantuş’un “Sadr’ın etrafında bulunan görevlilerin ilk ve son hedefi daha fazla uygulanamaz anlaşmalar imzalamak olduğu için” elektrik dosyasındaki sorunlardan Sadr’ın parlamentodaki milletvekillerini ve etrafındaki görevlileri sorumlu tuttuğu iddia edildi. Hantuş mektubu yalanladığı açıklamasında “Mukteda es-Sadr beyefendiye yazdığım iddiası ile hakkımda uydurulup bana atfedilen yalan bir mesaj sosyal medya sitelerinde yayıldı. Bu mektupta yazılanlar hiçbir şekilde doğru değil. Mukteda es-Sadrın talebine cevap vermemin dışında ne sözlü ne yazılı olarak hiçbir şey göndermedik, yazmadık ve yorum yapmadık. Bütün saygıdeğer kardeşlerime ve yalan mesajda adları geçen herkese değerlerini ve konumlarını savunmakla birlikte tüm saygı ve takdirlerimi sunarım” ifadelerini kullandı. Benzer bir açıklama da Elektrik Bakanlığı’ndan geldi. Bakanlık istifa eden bakan tarafından herhangi bir açıklama veya mektup gönderilmediğini belirtti. Bakan ve bakanlık tarafından gelen yalanlamalara rağmen Mukteda es-Sadr, Elektrik Bakanı’na atfedilen mektup hakkında bir soruşturma komisyonu kurulması yönünde talimat verdi. Sadra yakınlığı ile bilinen Hasan el-Azari tarafından gelen açıklamaya göre Sadr “mesajın doğru olup olmadığına bakmaksızın gerçeği ortaya çıkarmak için bir soruşturma komitesi kurulması talimatı verdi.”