Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) gelişmeye devam ederken, immünologlar ve bulaşıcı hastalık uzmanları, yeni varyantların virüsün ilk versiyonlarını tanıyan insan antikorlarına dirençli olup olmadığını öğrenmek istiyor. ABD Bostondaki Brigham ve Kadın Hastanesi’nde araştırmacılar ABD üniversitelerindeki araştırma ekipleriyle işbirliği içerisinde 152 farklı antikorun koronavirüsün mekanizmasının önemli bir parçası olan spike proteinine nasıl saldırdığını gösteren bir atlas oluşturdu. Cell dergisinde yayınlanan araştırmalar, yeni suşları nötralize edebilen antikorları vurgularken, spike proteininin saldırılara karşı daha dirençli hale gelen bölgeleri tanımlıyor. Araştırmadan elde edilen veriler, aşıların virüsün üç yeni varyantına (alfa, beta ve gamma) karşı hala bir miktar koruma sağladığını ve bunun antikorlar aracılığıyla nasıl çalıştığını ortaya koyuyor. 23 Temmuz’da Brigham ve Kadın Hastanesi’nin internet sitesinde yayınlanan çalışmaya göre, araştırmaya katılan araştırmacılardan Harvard Tıp Fakültesi ve Brighamdaki Alerji ve Klinik İmmünoloji Bölümü’nden Dr. Duayne Weisman, bu verilerin insan antikorlarının spike proteini nasıl tanıdığını inceleyerek en iyi güçlendirici aşı türünü düşünmeye yardımcı olabileceğini söyledi. Araştırmacılar, yeni varyantların ortaya çıkmasından önce, Mart 2020de koronavirüs bulaşan 19 hastanın antikor üreten bellek B hücrelerini incelerken, hali hazırda sırasıyla Birleşik Krallık, Güney Afrika ve Brezilyada ilk kez tanımlanan diğer antikorlar için delta varyantı analiz ediyor. Araştırmacılar genel olarak çalıştıkları yüzlerce antikorun büyük ölçüde spike proteini üzerindeki yedi ayak iziyle ilişkili olduğunu inceleyerek,  antikorların virüsün proteininin ilk kopyasının aynı bölgelerine yapışmak için yarıştığını düşünüyor. Yeni varyantlar söz konusu olduğunda ise bu antikorların bazısı güç kaybederken diğerleri de geniş ölçüde yanıt veriyor. Antikorlar özellikle spike proteinin RBD-2 ve NTD-1 olarak adlandırılan iki bölgesine bağlanır. Sonuçlar beta varyantındaki mevcut spike protenin RBD-2 ve NTD-1 bölgelerine bağlı birçok antikoru bypass ederek mevcut antikor cephelerinden kaçmak için büyük bir çaba gösterdiğini kanıtladı. S2-1 adı verilen başka bir bölgeye bağlanan bazı antikorlar ise, MERS, SARS ve soğuk algınlığına neden olan koronavirüsler gibi uzaktan ilişkili virüslerden gelen proteinleri tanıyabilir. Weisman açıklamasında, virüsün bir bölgesi için rekabet eden antikorların bağışıklık sisteminin daha esnek olmasını sağladığını belirterek, bazı antikorların virüsün tüm varyantlarına karşı yüksek nötralize edici aktiviteler sağladığını söyledi. Weisman, tüm varyantlara karşı daha geniş ölçüde reaktif olan antikorların tanımlanması göz önüne alındığında, onları bir aşıda nasıl daha sağlam bir şekilde ortaya çıkarılabilir bunun imkanlarının düşünüldüğünü kaydetti.