Reisi İran’ın bölgesel davranışları ve balistik füze programına değinilmediği takdirde Viyana sürecini sürdürmeye hazır

  • 8/16/2021
  • 00:00
  • 4
  • 0
  • 0
news-picture

İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi yönetimi, ülkesinin balistik füze programını ve bölgesel davranışlarını ele alan daha kapsamlı bir anlaşma için tavizler vermeden 2015 yılında İran ile dünya güçleri arasında imzalanan nükleer anlaşmayı canlandırmak için ABD yönetimiyle müzakere masasına dönmeye hazırlanıyor. Tahran milletvekili İsmail Kevseri, yeni hükümetin ‘müzakerelere devam edeceğini’ söyledi. Kevseri, “Ancak hiçbir tavizde bulunmayacağız. Eğer nükleer silahlar kötüyse, ABD dahil tüm ülkeler için de kötü olmalı” dedi. İran Devrim Muhafızları Ordusu’na yakın milletvekilleri arasında en önde gelen isimlerden biri olan Kevseri, “Bu teknolojiyi edinmeyin diyorlar. Bölgedeki nüfuzunuzu sonlandırın, füzeniz olmasın diyorlar. Bizde füze olmayacaksa onlarda da olmamalı” ifadelerini kullandı. Kevseri, İran’ın resmi haber sitesi Asr İran’a yaptığı açıklamada, “Müzakerelere devam etmemek gibi bir seçenek masada değil” ifadelerini kullandı. Tahran milletvekili, müzakerelerin gerçekleşeceğini, ancak haksızlık yapmak istenirse bunu kabul etmeyeceklerini söyledi. Ülkesinin karşı karşıya olduğu taleplerin ‘mantıksız’ olduğu konusunda uyarıda bulunan Kevseri, “Hiçbir mantıksız konuşmaya boyun eğmeyeceğiz. Kibirli davranışlarda ve lüzumsuz konular konuşmakta ısrar ediyorlar. Bize, bu teknolojiye sahip olmamamız gerektiğini söylüyorlar. Biz de ‘bu konuları kendinizle sınırlarsanız, bizim de bu teknolojiyi ve diğerlerini kullanma hakkımız olur’ diyoruz” şeklinde konuştu. Öte yandan İran Meclisi, DMO’nun yurtdışı kolu Kudüs Gücüne yakınlığıyla bilinen ve Dışişleri Bakanlığına aday gösterilen Hüseyin Emir Abdullahiyan’ın da yer aldığı yeni Cumhurbaşkanı İbrahim Reisinin önerilen kabinesini tartışıyor. Reisi’nin hükümetin kurulduğunu açıklamasından beş gün önce Abdullahiyan, İran Cumhurbaşkanının yemin törenine katılan Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler Servisi Genel Sekreter Yardımcısı ve Siyasi Direktörü Enrique Mora ile törenin ardından iki saat süren nükleer anlaşma konulu bir görüşme gerçekleştirdi. Abdullahiyan aynı gün paylaştığı bir tweette “ABD ile müzakereler asla yasaklanmadı. Sorun, Amerikalıların kibirli davranışları ve sadakatsizliğinden ibaret” diye yazdı. Abdullahiyan, zamanlama ve gücün herhangi bir diplomatik müzakerenin temel direkleri olduğuna dikkati çekti. Abdullahiyan, 2006-2007 yılları arasında ABD’nin Bağdat Büyükelçiliğini yapan Ryan Crocker ile İranın eski Bağdat Büyükelçisi Hasan Kazımi Kumi arasında gerçekleşen, kendisinin de dönemin Dışişleri Bakanlığındaki Irak dosyası sorumlusu olarak katıldığı ve İranın milislere verdiği desteğin ele alındığı üç müzakere turundan bir kareyi tweetine ekledi. Bu arada İngiltere Dışişleri Bakanı Dominic Raab, İran’ın yeni Cumhurbaşkanı Reisi’yi telefonla aradı.  Reisi’yi, Tahran’ın uluslararası ortaklarla güven köprüleri kuramaması halinde uluslararası arenadan dışlanmasına karşı uyardı. Viyana’da Nisan ayı başlarında başlayan müzakereler, altı tur sürdü ve 20 Haziranda sona ermeden önce, Tahran ile Washington arasında anlaşmanın, İran’ın balistik programı ve bölgesel faaliyetlerini kapsayacak şekilde genişletilmesi konusundaki anlaşmazlık nedeniyle çökmenin eşiğine geldi. Reisi, yemin töreninde ABD’nin İran’a yönelik yaptırımlarının kaldırılmasına yönelik her türlü ‘diplomatik plana’ açık olduğunu ifade ederken, yönetiminin dış politika yaklaşımının ‘dünyayla akıllı ilişkiler kurma’ üzerine inşa edileceği sözü verdi. ABD Dışişleri Bakanlığı, Reisi’nin bu sözlerinin hemen ardından İranı yakında müzakere masasına dönmeye çağırdı. Bakanlık açıklamasında, “Cumhurbaşkanı Reisi, yaptırımların kaldırılması yönündeki kararlılığında samimi ise, Viyanada masada bu var” ifadeleri yer aldı. Açıklamada, Tahranın anlaşmanın hükümlerine yeniden uyması karşılığında yaptırımları kaldırma teklifinin ‘süresiz’ olmayacağı da vurgulandı. Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas ise geçtiğimiz Çarşamba günü, İranı nükleer anlaşmayı canlandırmayı amaçlayan Viyana’daki müzakerelere bir an önce geri dönmeye çağırdı. Reuters’ın haberine göre Maas, Berlinde gazetecilere yaptığı açıklamada, “Viyanada şimdiye kadar elde ettiğimiz başarıları riske atmak istemiyorsak, müzakereleri sonsuza kadar uzatamayız. İran’ın mümkün olan en kısa sürede Viyana’daki müzakere masasına dönmesini ve bunu bir anlaşmaya varmak için gerekli esneklik ve uzlaşı isteğiyle yapmasını bekliyoruz” ifadelerini kullandı. Abdullahiyan Meclis’ten güvenoyu alır mı? İran Meclisi’nin çeşitli siyasi, ekonomik ve kültürel alanlardaki diplomatik aygıtlar ve dış ilişkileri yönetme programını Ulusal Güvenlik ve Dış Politika Komitesi ile Ekonomi Komitesi’ne sunan Abdullahiyan’a güvenoyu vermesi bekleniyor. Ulusal Güvenlik ve Dış Politika Komisyonu Üyesi Celil Rahimi Cihanabadi, İran’ın yarı resmi ajansı ISNA’ya yaptığı açıklamada, toplantıda komşularla ilişkilerin iyileştirilmesinin vurgulandığını belirtti. Ekonomi Komitesi Sözcüsü Gulam Rıza Muhib ise açıklamasında milletvekilleri ile Abdullahiyan arasında yapılan görüşmelerde, büyükelçilerin atanması, nükleer anlaşma müzakereleri, Avrupa ülkeleriyle ilişkiler, ekonomik istişareler ve Dışişleri Bakanlığında köklü bir değişiklik gibi konuların ele alındığını belirtti. Diğer taraftan İranlı uluslararası ilişkiler uzmanı Feridun Mecali, Abdullahiyanın nükleer müzakereleri Muhammed Cevad Zarif gibi yürütme yeteneğine sahip olup olmadığına dair şüphelerini dile getirdi. Mecali, Cuma günü eski Meclis Başkanı Ali Laricaninin ofisine yakınlığıyla bilinen ‘KhabarOnline’ tarafından yayınlanan değerlendirmesinde, Abdullahiyanı ‘saha diplomatı’ olarak nitelendirdi. Meclisi, “Yani o bir general ve aynı zamanda bir diplomat” dedi. İranın komşularıyla ilişkilerini iyileştirmesinin büyük bir etkisi olmayacağını değerlendiren Meclisi, “Bölge ülkelerinin mevcut durumda bizim için özel avantajları yok. Çünkü hiçbiriyle bizi büyük ülkelere tercih edecek ilişkimiz yok” diye konuştu. Buna karşın yine İranlı bir uluslararası ilişkiler uzmanı olan Ali Bigdeli ise Abdullahiyanın Arap dünyasıyla ilgili bilgisine ve uluslararası ilişkiler konusundaki çalışmalarına rağmen nükleer müzakerelerde başarılı olamayacağı görüşünü dile getirdi. Bigdeli, Reisi’yi, dış politika ekibini, ‘Batı dünyası ile hiçbir deneyimi olmayan ve İngilizce bilmeyen Abdullahiyan’a teslim etmesinin nükleer müzakerelerde yenilgiye yol açacağı konusunda uyardı. Ancak özellikle ABD ve Batı ile ilişkilerde dış politika konusunun yalnızca Dışişleri Bakanlığının elinde olmadığını, temel politikaları çizen başka kurumlar olduğunu vurgulayan Bigdeli,  KhabarOnline’a verdiği demeçte, “Reisinin nükleer anlaşmayı canlandırmak istemesi dikkat çekiciydi, fakat 2015 yılında imzalanan nükleer anlaşma artık etkinliğini kaybetti” dedi. İranın önünde nükleer anlaşmanın canlandırılması için Batı tarafından öne sürülen üç şartın olduğuna işaret eden İranlı analist, bunların, insan haklarına saygı, balistik füze programının kontrolü, bölge ülkelerine müdahale etmeyerek bölgedeki İran yanlısı gruplara desteğin kesilmesi olduğunu belirtti ve “Bu şartlar nedeniyle anlaşma sağlanamadı. Tahran ve Washington’daki mevcut durum göz önüne alındığında Abdullahiyan’ın varlığıyla bir sonuca varılmayacağı kesin” değerlendirmesinde bulundu. Reformist çizgideki eski Cumhurbaşkanına yakınlığıyla bilinen reformist aktivist Muhammed Ali Ebtahi ise Club House uygulaması aracılığıyla verdiği bir seminerde, eski Dışişleri Bakanı Zarif’in, yeni hükümetin diplomasi için göreve gelmediği şeklindeki sözlerine istinaden “Geminin yeni kaptanı, Abdullahiyan’ın her zaman bildiği dış politikada bir iş istiyor” şeklinde konuştu. Abdullahiyan’ın, sahaya inmeden önce de siyaset yapmayı bildiğini söyleyen Ebtahi, “Sahaya gelmek kaderiydi. Eğer müzakereler bir sonuca varırsa Abdullahiyan, saha çalışmalarında da iyi bir diplomat olduğunu kanıtlar” dedi. Analizini geçtiğimiz Nisan ayında dönemin Dışişleri Bakanı Zarif’in sızdırılan bir ses kaydıyla gündeme getirdiği ‘saha ve diplomasi’ ikilisine dayandıran Ebtahi, iktidarın bölgesel faaliyetlere verdiği önceliğin etkisiyle İran’ın bölgedeki diplomasisinin altını oyduğunu vurguladı. Abdullahiyan’ın uluslararası ilişkilerde İran dini lideri (Rehber) Ali Hamaney’in üst düzey danışmanları Ali Ekber Velayeti ve Kemal Harazi tarafından savunulan ve doğu ülkeleriyle birlikte uluslararası yaptırımları aşmayı ve bir arada yaşamayı amaçlayan ‘direniş ekonomisi politikası’ ve ‘yüzünü doğuya çevirme’ politikasına destek vermesi bekleniyor. Öte yandan İran Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Genel Sekreteri Şemhani, geçtiğimiz Perşembe günü, Rusya Güvenlik Konseyi Sekreteri Nikolay Patrushev ile İran’ın Çin liderliğindeki Şanghay İşbirliği Örgütüne (ŞİÖ) tam üye olması konusunu görüştü. Üyelik konusundaki ‘siyasi engellerin aşıldığını’ belirten Şemhani, teknik prosedürlerin tamamlanmasından sonra İran’ın ŞİÖ’ye tam üye olacağını vurguladı. Ancak İranlı yetkilinin açıklamalarına ilişkin ne ŞİÖ’den ne de Rusyadan herhangi bir açıklama yapılmadı. South China Morning Post gazetesi, Cuma günü yayınladığı bir haberde, İranın talebinin Tacikistan ve Özbekistan tarafından yapılan itirazla karşı karşıya olduğu belirtildi. Gazeteye değerlendirmelerde bulunan analistler, Çinin ‘örgütteki durumu istikrarsızlaştırmayı ve ABD yaptırımlarıyla karşı karşıya kalmayı’ istemeyeceğini belirttiler. Ancak analistler, Çinin geçtiğimiz Mart ayında 25 yıllık kapsamlı bir iş birliği anlaşması imzaladığı İranın üyeliğini kabul edebileceği ihtimalini de göz ardı etmediler.

مشاركة :