Avrupa Birliği (AB), Rus paralı asker şirketi Wagner Grubu’na yaptırım uygulamaya başladı. Batılı ülkeler, Wagner Grubu’nu grubun kurucusu olan Rusya’nın eski askeri dış istihbarat (GRU) subayı Dmitry Utkin ve ana yatırımcısı olan iş adamı Yevgeny Prigozhin ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin arasında var olan özel ilişki nedeniyle Kremlin’in resmi olmayan askeri kolu olarak görüyor. Rusya ordusuyla askeri sözleşmeler imzalamadan önce restoran sektöründe edindiği büyük servet nedeniyle Moskova’da “Putinin Şefi” olarak anılan Prigozhin, Washington tarafından, sahte haber yaymakla ünlü Rusya merkezli ‘İnternet Araştırma Ajansı’ adlı internet sektöründe aktif bir medya ajansının ve Victoria News’ın arkasında olmakla suçlanıyor. Wagner Grubu ya da resmi adıyla PMC (özel askeri şirket) Wagner’in adı ilk kez 2014 yılında Ukraynanın doğusundaki Donbas bölgesinde Ukrayna güçleri ile Moskovanın desteklediği ayrılıkçılar arasındaki çatışmalar sırasında ön plana çıktı. Bu isim daha sonra Suriyede ardından Orta Afrika Cumhuriyeti ve Libya başta olmak üzere birçok Afrika ülkesinde duyulmaya başlandı. Paris’in 2014 yılından bu yana başta Mali olmak üzere Sahraaltı Afrikada (Sahel) ‘Barkhane Operasyonu’ adı altında büyük bir askeri güç konuşlandırması nedeniyle, Mali hükümetiyle Wagner Grubu arasındaki müzakerelerin ilerlediğine işaret eden haberler, başta Fransa olmak üzere Avrupa ülkelerinin endişelerini artırdı. Mali ordusundan darbeciler, Wagner ile iletişime geçmek için bir bahane olarak Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macronun geçtiğimiz Haziran ayında Mali’deki Fransız askerlerinin sayısını yarıya indirme, Malinin kuzeyindeki askeri üsleri kapatma, kalan Fransız güçlerinin yalnızca El Kaide ve DEAŞ bağlantılı terör örgütleriyle mücadeleye odaklanmaları ve sadece Mali, Burkina Faso ve Nijer’in birleştiği sınır üçgeninde faaliyet göstermeleri planını açıklamasından yararlandı. ABD ve Avrupa ülkeleri ile Rusya arasında ilişkilerin, Batılıların Rusyanın Ukraynada askeri bir harekat düzenlemeye yönelik korkuları nedeniyle ciddi gerilimler yaşadığı bir dönemde, AB dışişleri bakanlarının Brükseldeki toplantısı sırasında Wagner Grubu’na yaptırımlar uygulanacağı duyurulmuştu. AB ülkelerinin, Wagner Grubu’nu hedef alan yaptırımları, onunla bağlantılı üç şirketi ve sekiz kişiyi de kapsıyordu. AB ülkeleri, Wagner Grubu’nu hedef alan yaptırımlara, grubun Ukraynada veya çeşitli Afrika ülkelerinde ‘istikrar bozucu faaliyetleri’ gerekçe gösterdiler. Yaptırım kararının geçtiğimiz günlerde Birleşik Krallık’ın ev sahipliğinde yapılan G7 toplantısında verilen mesaj gibi, Rusya’ya sert bir mesaj vermek ve Ukrayna’ya yönelik düşmanca eylemlere karşı uyarmak için Avrupalı bakanlar arasında tam bir mutabakatla alınması dikkati çekti. Yaptırımlar, dün AB dışişleri bakanları toplantısını ‘G7 zirvesinin devamı’ olarak niteleyen AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Josep Borrell tarafından açıklandı. Borrell, yaptırımlar konusunda daha önce ABD ve İngiltere ile anlaşmaya varıldığına işaret etti. Wagner Grubu’nu hedef alan yaptırımlar arasında grupla bağlantılı kişilere AB’ye giriş vizelerinin yasaklanması ve Wagner ile bağlantılı kişi ve kuruluşlara ait varlıkların dondurulması yer alıyor. Avrupalı bakanlar, geçtiğimiz Kasım ayının ortalarında Belçikanın başkenti Brüksel’de yaptıkları toplantıda bu dosya üzerinde anlaşmaya varmışlardı. Wagnere yönelik uygulanmaya başlayan yaptırımlar, Moskovanın doğrudan veya dolaylı olarak Donbas bölgesindeki ayrılıkçılara destek sağlayarak Ukraynada yeni bir askeri maceraya atılması durumunda Batılıların başvurabileceklerinin bir parçası gibi görünüyor. Açıkçası Avrupalıların Ukraynadaki durumun karmaşıklığına bakış açısı, Rusya’nın politikası ile Wagner Grubu’na yüklenebilecek rolünü birleştiriyor. Kremlin, son yıllarda Wagneri ‘ticari olarak faaliyet gösteren özel bir şirket’ olarak değerlendirerek, Wagner ile ilişkisi olduğu iddialarını reddetti. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’a Sahra altı Afrika ve Malideki paramiliter güçlerin müdahalesini gündeme getirdiğinde Rusya Devlet Başkanı Putin de bunu söyledi. Geçtiğimiz bahardan bu yana, Macron ile dışişleri ve savunma bakanları başını çektiği Fransız yetkililer, Wagner üyelerinin Maliye girişinin Parisin askeri olarak verdiği sözlerin sürdürülebilirliği ile uyumlu olamayacağını vurguladılar. Bir başka deyişle Paris, Wagnerın Mali topraklarına gelişinin, Fransız güçlerinin ve belki de Fransa ile birlikte bir grup Avrupa ülkesinin komando birliklerinden oluşan ve hedefi “cihatçı” örgütlere karşı askeri operasyonlarında Mali ordusuna yardım etmek olan Avrupa Takuba Gücü’nün ülkeden çıkışı anlamına geleceği konusunda uyardı. Fransız Haber Ajansı (AFP), bir Avrupalı yetkilinin Wagnerin ‘Avrupayı ve özellikle Afrikadaki Avrupa’ya komşu bazı ülkeleri istikrarsızlaştırmaya çalışan özel bir askeri şirket’ olarak nitelediğini aktardı. Söz konusu kaynağın, Sahra Altı Afrika’daki 23 ülkede Wagner’ın varlığından bahsetmemesi ise dikkati çekti. AB dışişleri bakanlarının toplantısında, AB’nin Malide iktidarı, seçilmiş sivil organlara geri verilmesi için siyasi geçişi ve gerçekleşmesi beklenen seçim sürecini engellediğini düşündüğü herkese yaptırım uygulamasına izin verecek ‘yasal çerçeve’ üzerinde anlaşmaya varıldı. AB’nin yaptırım kararı, Batı Afrika Devletleri Ekonomik Topluluğu (ECOWAS) tarafından 7 Kasımda alınan bir kararın uzantısıdır. ECOWAS, Mali’de biri Ağustos 2020’de diğeri 24 Mayıs’ta gerçekleşen darbelerin ardından, ordunun egemenliğine son vermesi beklenen seçimlerin doğrudan veya aracılar aracılığıyla düzenlenmesini geciktiren Mali Askeri Geçiş Konseyi üyelerine yaptırım uygulanmasına karar vermişti. Öte yandan Batılıların Wagnerin Afrika ülkelerinde artan nüfuzu olarak gördükleri gelişmeler karşısında Avrupa Komisyonu Sözcüsü Nabila Massrali, Rus paralı asker şirketinin Orta Afrika Cumhuriyetindeki varlığının ve egemenliğinin AB’yi Orta Afrika Cumhuriyeti ordusuna yönelik eğitim misyonunu sona erdirmeye itebileceği konusunda uyardı. Massraliye göre AB, Wagner Grubu’nun 23 Afrika ülkesinde varlık göstermesinden ve bu şirketin Rusya ile çok yakın ilişkiler içinde olmasından endişe duyuyor. Massrali, son zamanlarda ulusal ve uluslararası raporlarda belgelenen, Rus eğitmenler ve Orta Afrika Cumhuriyeti’nde faaliyet gösteren özel askeri grupların çalışanları tarafından işlenen insan hakları ihlallerini kınadığını da sözlerine ekledi. Burada “Avrupa’nın yaptırımları ve uyarıları, Wagner Grubu’nu caydırmaya yetecek mi?” sorusu akıllara geliyor. Fransız çevrelerine göre bu sorunun cevabı, Rusya ile ilişkilerdeki gelişmelerde aranmalı. Fakat Rusya, resmi kurumlar ile bu grup arasında Batılıların ikna olmayacağı herhangi bir ilişkinin olduğunu kategorik olarak reddediyor.
مشاركة :