Viyana, neoklasik heykeller ve gamalı haç mührü taşıyan resmi plaketleri içeren Nazi sanat eserlerine önümüzdeki nisan ayına kadar ev sahipliği yapacak. AFP’nin aktardığına göre Avusturya Başkent Belediye Müzesi’nde düzenlenen ‘Viyana Kuyrukta’ başlıklı sergi, 1938’de Nazi Almanya’sı tarafından işgal edilen ülkenin söz konusu dönemki sanat politikasına daha önce eşi benzeri görülmemiş bir şekilde ışık tutuyor. Müze söz konusu sergi ile kamuya arzı yasak olan tabloları, çanak ve çömlekleri ve posterleri sergilemesi büyük ilgi gördü. Zira bu ve benzeri eserlerin, örneğin Louvre’daki gibi sanatsal bir şekilde sunulamayacağı görüşü hakim. Çünkü tarihe tanıklık bu parçalar salt sanat eseri sayılmıyorlar. Dört yıllık bir araştırmanın ardından hayata geçirilen projenin küratörlerinden sanat tarihçisi Ingrid Holzschuh yaptığı açıklamada “Bunun klasik bir sergi olmadığı bizim için açıktı” dedi. Sergilenen koleksiyonu ‘kaotik’ olarak nitelendirdi. Doldurulması gereken birçok boşluk olması nedeniyle ‘tarihle yüzleşme’ zamanının geldiği görüşünde olan Holzschuh, Avusturya yasalarının Nazizmi yücelten her türlü eylemi ve etkinliği ciddi şekilde cezalandırdığına dikkat çekti. Avusturya’nın 12 Mart 1938’de Nazi yönetimi tarafından Almanya’ya ilhak edilmesinden sonra rejim yürüttüğü politika ile kültürü ‘ideolojik ve ırkçı vizyona uygun hale getirmek’ amacıyla kontrol altına aldı. Sanatçıların, eserlerin Berlin’in dikte ettiği kanunlara uygun hale getirilmesi amacıyla kurulan Güzel Sanatlar Odası adlı bir Nazi vesayet örgütüne kaydolmaları gerekiyordu. Öldürücü bir ideolojinin hizmetinde bulunan Yahudi yenilikçilerin ve avangardın yerini almayı kabul eden bu topluluğun 3 bin üyesinin kim olduğu çok az Avusturyalı tarafından biliniyor. Eserlerden birinde bir köylünün söz konusu dönemde yaşadığı hayat resmedilirken bir diğerinde Hitlerin Viyanaya girişi ölümsüzleştirilmiş. Sonuç olarak sanatçılar, Nazi siyasi propagandasının ihtiyaçlarına coşku ve samimiyetle cevap veren bir performans sergilemişler. 300 sayfalık sergi broşürde Nazi rejiminin kurallarına uymayan sanatçıların ya kaçtığını ya da toplama kampına gönderildiğini ortaya koyuyor. Yapılan açıklamalar söz konusu dönem eserlerinin 1945’ten sonra bir kasada arşivlendiği yönünde.