Avrupa Parlamentosu milletvekilleri geçen hafta, Avrupa Ortak Pazarı Yürütme Organı’nın tavsiyesi üzerine doğal gaz ve nükleer enerjiyi, sürdürülebilir enerjiler sepetine dahil etme lehine oy kullandı. Parlamento bu tavsiyeyi 278e karşı 328 oyla kabul ederken 33 de çekimser oy vardı. Taslak kararın veto edilmesi için 353 oya ihtiyaç bulunuyordu. Veto için halen 11 Temmuz’a kadar süre var. Üye ülkelerden birinin parlamentosu veya Ortak Pazar üyelerinden biri o zamana kadar kararı veto edebilir. Bunun olmaması halinde karar gelecek yıl yürürlüğe girecek. Karar taslağı, iklim hareketleri tarafından kendisine karşı yürütülen güçlü bir kampanyanın ortasında oylandı. Gözlemciler, bu kararı hidrokarbon enerjilerine karşı büyük bir taviz olarak gördüklerinden, iklim ve çevre hareketlerinin karşıt kampanyasının devam edeceği tahmininde bulunuyorlar. Nitekim Greenpeace Hareketi, oylamanın bitiminden hemen sonra Ortak Pazar tarafından projenin dahili olarak gözden geçirilmesini talep etme, ardından lehinde bir sonuca ulaşılamaması durumunda kararı durdurmak için yasal adımlar atarak Avrupa Adalet Divanına başvurma niyetinde olduğunu açıkladı. Greenpeace finansal kampanyalar yetkilisi şunları söyledi: "Bu kirli bir politika. Başkan Vladimir Putinin Ukraynadaki savaşını finanse etmeye devam etmek için hem doğal gaz hem de nükleer enerjinin yeşil enerjiler olarak sınıflandırılmasının şaşırtıcı bir sonucu. Ama şimdi mücadeleyi mahkemelere ve yargıya taşıyacağız.” Karar karşıtı diğer çevre hareketleri de "Bu, iklim ve enerji geçişi için kara bir gün" açıklamasında bulundular. Kararın önemi, 2050 yılına kadar küresel net sıfır emisyon kampanyası kapsamında 2035 yılına kadar emisyonları yüzde 55 oranında azaltmayı hedefleyen Avrupa’nın liderlik rolünde yatıyor. Ama bu, Ukrayna savaşı, Avrupanın Rus yakıtını boykot etmesi, birkaç yıl içinde ekonomik olarak başarılı olması için büyük yatırımlar gerektiren yeni sözleşmelerle Rus doğal gazına alternatif olarak diğer ülkelerden doğal gaz tedarik etmeye çalışması gölgesinde ulaşılması çok zor hale gelen bir hedef. Kararın önemi ayrıca, Avrupa Ortak Pazarı düzenlemeleri kapsamında doğal gaz ve nükleer enerjinin “yeşilleştirilmesinin”, bu iki enerji kaynağının sürdürülebilir enerji yatırımları arasında değerlendirilerek özel sektöre bu enerjileri finanse etmesi için yatırım imtiyazları sağlayacak olmasında yatıyor. Avrupa pazarı, aşamalı 2035 programını uygulamak için "yeşil" enerjilere yılda yaklaşık 350 milyar euro yatırım yapılmasını bekliyor. Avrupa Parlamentosunun kararının Avrupa için kritik bir zamanda geldiği açık. Stagflasyon, Avrupa ve diğer ülkelerin ekonomilerine hakim olmaya başladı. Örneğin Almanya, boru hatlarıyla ithal edilen Rus doğal gazı yerine LNG (sıvılaştırılmış doğal gaz) ithal etme yoluyla doğal gaz tedariki yöntemini değiştirerek oldukça önemli enerji politikaları benimseme sürecinde. Bu, LNG’nin özel tankerler aracılığıyla ithal edilmesi için gerekli altyapının inşasını gerektirecek. Alternatif ise ya aslında ciddi bir alternatif olmayan ve kirliliği azaltmak yerine artırmak anlamına gelen kömüre dönmek yahut sürdürülebilir enerjilere (rüzgar ve güneş) güvenmek. Bu iki enerjinin gelecekteki önemine ve Almanya ile diğer Avrupa ülkelerindeki proje inşaatlarına karşın, projelerin 2035 yılına kadar enerji açığını önlemek için gerekli hızda gerçekleşmeleri beklenmiyor. Bu, önümüzdeki kıştan itibaren elektrik gücünün azaltılması veya elektrik faturalarının artması anlamına geliyor ki bu da tüketiciler sıkıntı çekecek demek. İklim hareketlerine göre sorun, doğal gazın “yeşilleştirilmesinin”, hidrokarbon yakıtlara karşı yıllarca süren kampanyaların ardından Avrupanın hidrokarbon yakıtları (doğal gaz) tüketmeye devam edeceği anlamına gelmesi. Nükleer enerjide ise durum farklı. Hükümetler ve yeşil hareketler birkaç yıldır ve çeşitli nedenlerle kendisine muhalefeti destekliyorlar. Nükleer reaktörlerin karbon salınımı yok ancak halen aklımızda olan Ukrayna’daki "Çernobil" reaktöründen yayılan radyasyonun yol açtığı tehlike gibi, reaktörde bir arıza olması durumunda nükleer radyasyonun yayılma olasılığı var. Reaktörlerle ilgili ikinci çekince, inşaatlarının uzun sürmesi, yüksek maliyet ve şimdi İranda olduğu gibi bunları barışçıl elektrik enerjisi üreten reaktörlerden nükleer silah üretimi için kullanılan reaktörlere dönüştürme girişimleri. Önerilen alternatiflerden biri, askeri nükleer silahların yayılmasını önlemek. Ayrıca nispeten düşük inşaat maliyetleri ve endüstriyel kullanımlardaki esnekliklerinden dolayı küçük boyutlu ve kullanımda esnek reaktörler inşa etmek. Avrupa’nın kararı, geleceğin enerji endüstrisi için çok önemli bir dönüm noktası niteliğinde. Daha düşük karbon emisyonlu bir hidrokarbon yakıt olan doğal gazın enerji sepetine eklenmesi ve esnek nükleer reaktörlerin benimsemesi olasılığı, gelecekteki sürdürülebilir enerji sepeti için daha gerçekçi bir politika inşa ediyor. Bu aynı zamanda, bahsi geçen süreç iklim hareketlerinin açması beklenen davalar tarafından engellenmezse, daha sonra petrolün de doğal gaz ve nükleer enerji gibi dikkate alınacağı anlamına geliyor. Fakat karşı karşıya kalacağı iklim hareketlerinin muhalefeti göz önüne alındığında, bu petrol savaşının daha zor olması bekleniyor. Ancak petrolün gelecekte karbon geri dönüşümünün ve sıfır emisyonlu bir yakıt olarak mavi hidrojen üretmek için karbon imalatının yaygınlaşmasına yardımcı olması beklentisi de var. Bu, büyük petrol üreticisi ülkelerde (Arap ve uluslararası) kullanılmaya başlanan yeni bir endüstri fakat yaygınlaşması ve petrol “yeşil” bir yakıt olarak tanıtıldığında gerekli güvenilirliğe sahip olması için halen büyük yatırımlara ve birçok araştırmaya gereksinim duyuluyor.
مشاركة :