Suriyedeki üç gelişme askeri durumu daha da karmaşıklaştırabilir

  • 8/21/2022
  • 00:00
  • 2
  • 0
  • 0
news-picture

[Analiz Haber ] Suriye’nin kuzeydoğusunda Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) kontrol ettiği ve Türkiye’nin olası bir askeri harekat başlatma tehdidi altındaki bölgelerde bir hafta içinde yaşanan üç gelişme bölgede askeri durumu daha da karmaşık hale getirebilir. Bu gelişmelerden ilki, Türkiye sınırının yaklaşık 45 kilometre güneyinde, Haseke ilinin batısındaki ABD öncülüğündeki DEAŞ’la Mücadele Uluslararası Koalisyonuna (DMUK) ait bir üssün yakınlarında bulunan Birleşmiş Milletler (BM) ait bir merkezin Cuma günü silahlı insansız hava aracı (SİHA) ile hedef alınması oldu. İkinci gelişme, bir Rus pilotun, Suriyenin doğusunda ABD askerlerinin konuşlandığı üslerin hava sahasında uçan Rusya’ya ait bir savaş uçağı tarafından çekilmiş heyecan verici video kayıtlarının yayınlanmasıydı. Üçüncü gelişmeye ise Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed’e bağlı Suriye güçlerinin, DMUK tarafından desteklenen SDGnin askeri olarak kontrolü altındaki bölgelerde üç gün içinde iki kez Türkiye tarafından hedef alınmasıydı. DEAŞ ile mücadele için çok uluslu askeri güçlerden oluşan Birleşik Ortak Görev Gücü-Doğal Kararlılık Harekâtı (Combined Joint Task Force-CJTF) tarafından dün Twitter’dan yapılan açıklamada, Hasekedeki BM eğitim sosyal yardım programında aktif olarak görev alan kızların voleybol oynarken bir SİHA tarafından hedef alındıkları ve olayın failinin tespit edilemediği belirtildi. Açıklama, bu saldırı ve sivilleri öldüren ya da hedef alan diğer tüm saldırılar şiddetle kınandı. Bu tür eylemlerin sivillerin korunmasını öngören angajman kurallarını ihlal ettiği vurgulanan açıklamada, olayın DEAŞ’ın toparlanma tehdidinin halen var olduğu kırılgan bir bölge olan Suriyenin kuzeyinde kaos yarattığı belirtilerek askeri gerginliği artırabileceği uyarısı yapıldı. Türkiye, dikkat çekici bir şekilde, Suriye-Türkiye sınırından yaklaşık 45 kilometre uzaklıkta bulunan, SDGnin kontrolü altındaki bir bölgeyi hedef aldı. ABD ve Rusya’nın Türkiye ile yaptıkları ikili anlaşmalara göre Türkiye’nin, sınırlarından 30 kilometre derinliğe kadar Suriye hava sahasını ihlal etmesine izin verilse de ilk kez doğu tarafından sadece iki kilometre uzaklıkta, DMUK’a ait bir üssün yakınlarında bulunan bir noktayı bombaladı. Bu olay aynı zamanda, Türkiye’nin 2019 yılının Ekim ayında gerçekleştirdiği Barış Pınarı Harekatı’ndan ve Hasekedeki Resulayn ve Rakkadaki Tel Abyadın ilçelerini kontrolü altına almasından bu yana bir ilki temsil ediyor. İkinci gelişmede, bir Rus pilot, Suriyenin kuzeydoğusundaki ABD üslerini havadan gösteren fotoğraflar ve videolar paylaştı. Rus pilot, Irak sınırı yakınlarındaki Rumeylan Hava Üssü ve Kamışlı’nın batısındaki Hemo Askeri Üssü’nde ABD’ye ait askeri araçların hareketlerini ve toplanma noktalarını gösteren fotoğrafları Telegram üzerinden ‘Operasyon Z’ adlı kanaldan yayınladı. Böylece Suriye’nin doğusunda konuşlu ABD güçlerinin konuşlu olduğu üsler ve toplanma noktaları üzerinde uçan bir Rus helikopterden çekilen böylesi heyecan verici görüntüler ilk kez yayınlandı. Türkiye’nin Kürtler ve Araplardan oluşan SDG’ye karşı olası askeri operasyon başlatma tehdidinde bulunmasından bu yana, Rus helikopterleri Türkiye sınırı yakınlarındaki hava sahasında uçuşlarını yoğunlaştırdı. Söz konusu bölgede ABD’nin kullandığı askeri üsler yer alıyor. Rus pilot tarafından yayınlanan görüntüler, 2020 ve 2021 yıllarında Amerikan askerleri ile Rus askeri polisi arasında SDG’nin kontrolündeki bölgelerde yaşanan görüntüleri hatırlattı.  Üçüncü gelişmede Haseke’nin kuzeybatısında yer alan Tel Temir beldesinin kuzeyindeki Derdara köyüne Türkiye’nin Cuma günü gerçekleştirdiği topçu saldırıları oldu. Olayda, Suriye düzenli ordusunun iki unsuru yaralandı. Böylece Türk savaş uçaklarının 16 Ağustos’ta Halepin doğu kırsalındaki Ayn el-Arab (Kobani) ilçesinde bir askeri noktayı hedef alması sonucu üç Suriye askerinin öldüğü, altı askerin de yaralandığı bombardımanın ardından bir hafta içinde bu türden gerçekleşen ikinci olay kaydedildi. Siyasi düzeyde Fıratın doğusundaki Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’ni yöneten en önde gelen siyasi yapılardan biri olan SDGnin Örgüt Bürosu üyesi Nevruz Müslim, Şam ile Ankara arasında yakınlaşma için öne sürülen şartları ve Türkiyenin Türkiye-Suriye sınırındaki ‘terör tehdidini’ tamamen ortadan kaldırma açıklamaları ile ilgili bir değerlendirmede bulundu. Şarku’l Avsat’a konuşan Müslim, “Türkiyenin Suriye muhalefeti ile Şamdaki iktidar rejimi arasında bir uzlaşı için arabuluculuk yaptığı ve mültecilerin rejimin kontrolündeki üç şehre geri döndüğü yönündeki iddiaları asılsız ve yanlış iddialardır. Bu iddiaların amacı uluslararası toplum nezdinde (Türkiye’nin) imajını iyi göstermek olsa da gerçekte Suriye halkına karşı korkunç suçlar işliyor ve İHA’larla şehirleri ve köyleri bombalıyor” ifadelerini kullandı. Müslim, “Türkiye, bu toprakları terör örgütü DEAŞ’tan kurtarmak için on binlerce şehit verenlerin iradesini kıramaz” ifadelerini kullandı. Müslim, Ankaranın ‘demokratik projelerine’ darbe indirmek istediğini öne sürdü. Suriye rejiminin, Türkiyenin şartlarını kabul etmesi ve Ankaranın ‘terörist’ olarak sınıflandırdığı YPG’yi vurması ihtimaliyle ilgili değerlendirmede bulunan Kürt siyasetçi Nevruz Ahmed ise Şamın Ankara ile ilişkileri yeniden kurmak istediğine inansa da “Şam, Ankara ile ilişkileri yeniden kurmak için Suriyenin büyük ve gerçek bir parçası olan Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi ve onun askeri güçleri ile savaşacak mı?” sorusunu sormaktan geri durmadı. Ahmed, Suriye rejiminin, ülkeyi (Esede karşı devrimin başladığı) 2011 yılı öncesine döndürmek konusundaki ısrarını ve ‘inatçı’ tutumunu, Şamın, Ankara’nın taleplerini yerine getirmesi karşılığında Türkiye’nin şartlarını üstü kapalı olarak kabul ettiğinin bir göstergesi olarak değerlendirdi.

مشاركة :