NATO için 2022 Rusya ile en gergin yıl oldu

  • 12/23/2022
  • 00:00
  • 3
  • 0
  • 0
news-picture

NATO için 2022 yılı gergin başladı. Önceki yıl içinde Ukrayna sınırına ağır silahlar ve on binlerce askerlik kuvvet yığan Rusya, NATOnun doğuya doğru genişlememesi, Ukrayna, Gürcistan, Moldova gibi ülkelere üyelik perspektifi verilmemesi konusunda hem NATOdan hem ABDden güvenlik garantileri istiyordu. NATO, Rusyanın bu taleplerine olumlu karşılık vermedi. NATO yetkilileri, hangi ülkenin üye olacağına sadece NATO ve o ülkenin karar verebileceğini, başka ülkelerin söz sahibi olmadığını vurguladı. 2022 yılı, 2021de NATO-Rusya ilişkilerinin Soğuk Savaştan beri en düşük seviyeye gerilemiş arka planında başladı. NATO ile Rusya, 2022nin başında uzun süredir duran teması sağlamak ve gerginliği düşürmek için 12 Ocakta yaklaşık 3 yıllık aradan sonra ilk kez bir araya geldi. NATO-Rusya Konseyinin toplantısı somut sonuç olmadan tamamlandı. Rusyanın NATO genişlemesine karşı çıkan tavrı, Romanya ve Bulgaristandan NATOnun çekilmesi gibi talepleri de reddedildi. Bu sırada NATO, ittifakın doğu kanadını güçlendirmeye başladı. Daha önce 4 ülkede bulunan muharip gruplar, 8 ülkeye yayıldı. Doğu kanadında hem asker sayısı hem uçak ve gemi sayıları ciddi miktarda artırıldı. Ayrıca Akdeniz ve Baltık bölgesi gibi yerlerde askeri tatbikatlar çoğaltıldı. 2022 sonu itibarıyla Bulgaristan, Estonya, Macaristan, Letonya, Litvanya, Polonya, Romanya ve Slovakyadaki 8 muharip grupta toplam 10 bin civarında NATO askeri bulunuyor. İttifakın doğu kanadında NATO komutası altındaki asker sayısı ise 40 bin civarında. 24 Şubatta savaş başladı NATO, ABD ve AB, bir taraftan da Rusyanın Ukraynaya yönelik tehdidini düşürmesi için çağrı yapıyor, bunu yapmazsa Kremlinin eşi görülmemiş yaptırımlar gibi "çok ağır sonuçlarla" karşılaşacağı uyarısında bulunuyordu. Gerilimi düşürmek için yürütülen diplomatik çabalar ve diyalog çağrıları sonuç vermedi. Nitekim Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, 24 Şubatta Ukraynanın doğusundaki Donbasa özel askeri operasyon başlattıklarını duyurdu. Gergin başlayan yıl, böylece Rusya’nın Ukrayna’ya saldırmasıyla daha gergin hal aldı. Mukabele Kuvveti ilk kez aktive edildi NATO ve birçok ülke, Rusyanın saldırısını şiddetle kınarken, NATO ülkelerinin liderleri savaşın başlamasından bir gün sonra 25 Şubatta olağanüstü zirve toplantısında video konferansla bir araya geldi. Zirve sonundaki bildiride, "Putinin Ukraynaya saldırma kararı, Rusyanın uzun yıllar ekonomik ve siyasi bakımdan ağır bedel ödeyeceği korkunç bir hatadır" denildi. NATOnun acil durumlarda müdahale için hazır tutulan Mukabele Kuvveti de ittifak tarihinde ilk kez aktif hale getirildi. Kuvvet, Avrupanın doğusundaki NATO ülkelerinde konuşlandırıldı. Saldırıdan sonra NATO liderleri, ikinci kez 24 Martta zirve toplantısı yaparak Ukraynaya destek için kararlılıklarını bildirdi. Bu zirve toplantısında, 2022de görev süresi dolacak Genel Sekreter Jens Stoltenbergin görevi, 30 Eylül 2023e kadar uzatıldı. NATO çatışmaya dahil olmadı NATO, Rusyanın saldırısına bir taraftan da temkinli yaklaşarak ittifak ile Rusya arasında bir çatışma olasılığını engellemeye çalıştı. NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, saldırının başlamasından bir gün sonra düzenlenen NATO Zirvesinin ardından "NATO, savunma amaçlı bir ittifaktır. Rusya ile çatışma arayışında değiliz" diyerek, Rusya-Ukrayna Savaşına dahil olmayacaklarını açıkladı. Ancak Rusyaya karşı Ukraynaya askeri, mali, insani her türlü desteğin verileceği vurgulandı. Bugüne kadar NATO ve müttefikler, Ukraynaya hava savunma sistemleri, çeşitli ağır silahlar, mühimmat, yakıt, iletişim cihazları gibi birçok destek sağladı. Bu sırada Ukrayna, hava sahasının Rusyaya karşı NATO tarafından korunmasını, uçuşa yasak bölge ilan edilmesini talep etti ancak bu talep, Rusya ile çatışmaya neden olacağı gerekçesiyle NATOdan kabul görmedi. Ukraynaya NATO ülkelerinin savaş uçağı göndermesi talebi de ABD Başkanı Joe Bidenın tabiriyle "3. Dünya Savaşına yol açacağı" gerekçesiyle reddedildi. İsveç ve Finlandiya, üyelik başvurusu yaptı Bu arada Rusya ile sınırı bulunan Finlandiya ve İsveçin yıllardır sürdürdükleri "askeri bloklardan uzak durarak tarafsız kalma" politikasını terk edip NATOya dahil olmaları gündeme geldi. İsveçli ve Finlandiyalı yetkililer, NATOya katılım konusunda önce temkinli yaklaştı. Her iki ülke, NATO üyeliğini uzak ihtimal olarak değerlendirdi. Konu, iki ülkede tartışılırken, Rusya iki ülkenin ittifaka dahil olmasının "sonuçları" olacağı uyarısında bulundu. NATO, İsveç ile Finlandiya ise hangi ülkenin nasıl bir yol izleyeceğine Rusyanın karar veremeyeceğini defalarca tekrarladı. Üyeliğe halk desteğinin artmasıyla İsveç ve Finlandiya fikir değiştirerek 18 Mayısta NATOya üyelik taleplerini Brükselde Genel Sekreter Stoltenberge iletti. NATO da üyelik süreci sonuçlanana kadar iki ülkeye güvenlik garantisi verdi. Bu sırada Türkiye, başta PKK ve FETÖ gibi terör örgütleriyle mücadele konusunda iki ülke hakkında güvenlik endişelerini dile getirdi. Stoltenberg, Türkiye’nin kaygılarının giderilmesi gerektiğini belirterek, üç ülkenin üst düzey yetkilileri ile görüştü. Stoltenberg, 3-5 Kasımdaki Türkiye ziyaretinde de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile konuyu ele aldı. Bir yandan da İsveç ve Finlandiyalı yetkililer ile Türkiye arasında diplomatik girişimler başladı. Üç ülkenin diplomatik temasları halen devam ediyor. Madrid Zirvesi ve Üçlü Muhtıra Bu zeminde 28-30 Haziranda yapılan NATO Madrid Zirvesinde İsveç ve Finlandiyanın ittifaka davet edilmesine karar verildi. Zirvede, Türkiye, İsveç ve Finlandiya arasında Üçlü Muhtıra imzalandı. Muhtırayla İsveç ve Finlandiya, müstakbel NATO üyeleri olarak milli güvenliğine yönelik tüm tehditlere karşı Türkiyeye tam destek vereceklerini, bu çerçevede PYD/YPG ve Türkiyede FETÖ olarak tanımlanan örgüte destek sağlamayacaklarını taahhüt etti. Ardından NATO üyelerinin ulusal meclislerinde iki ülkenin adaylıklarına onay süreçleri başladı. 2022 sonuna kadar Macaristan ve Türkiye dışındaki 28 NATO ülkesinde adaylıklar onaylandı. Türkiye, iki ülkenin terörle mücadele konusundaki çabalarının hala yeterli düzeyde olmadığını vurguluyor. Çin ve Rusyadan NATOya tehdit Madrid Zirvesinde, ittifakın Stratejik Konsept belgesi de 2010dan sonra ilk kez yenilendi. NATO liderlerinin kabul ettiği yeni Stratejik Konsept belgesinde, Çin, ilk defa tehdit unsuru olarak zikredildi. 2010daki belgede stratejik ortak sayılan Rusya ise bu kez "en önemli ve doğrudan tehdit" olarak sınıflandırıldı. NATO, Ukraynaya desteği sürdürecek Eylül ayına gelindiğinde Putin, Ukrayna’daki Donetsk, Luhansk, Herson ve Zaporijya bölgelerinin Rusyaya bağlanmasına yönelik belgeyi imzaladı. Bunun hemen ardından Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy de ülkesinin NATOya hızlandırılmış katılım başvurusuna imza attı. NATO, Rusyanın ilhak ettiği yerleri Rus toprağı olarak asla tanımayacaklarını duyurdu. NATOnun kasım sonunda düzenlenen Dışişleri Bakanları Toplantısında da Ukraynaya desteğin artarak sürdürülmesi kararı çıktı. Toplantı bildirisinde, NATO ülkeleri, terörün tüm şekilleri ve tezahürlerini kınayarak, İstanbulda düzenlenen bombalı terör saldırısı sonrasında Türkiye ile dayanışma mesajı da verdi. 2023 yine Rusya ile gerilim yılı NATO için 2023ün de Rusya ile gerilimin yüksek olacağı bir yıl olacağı görülüyor. Yeni yılda, Ukraynaya askeri, mali, insani her türlü desteğin artarak devam ettirilmesi hedefleniyor. NATOnun her sene düzenlenen zirve toplantısının 2023te Baltık ülkesi Litvanyada yapılacak olması da yeni yılın yine Rusya ağırlıklı bir gündemle süreceğinin işareti olarak algılanıyor. NATO Zirvesi, 11-12 Temmuzda Litvanyanın başkenti Vilniusta düzenlenecek. NATOnun Rusya ile doğrudan bir çatışmaya girmeme yönündeki politikasının da devam edeceği öngörülüyor. Genel Sekreter değişimi olabilir Yeni yıl NATO için Genel Sekreter değişimi yılı da olabilir. Şu andaki Genel Sekreter Jens Stoltenbergin görev süresi aslında Eylül 2022de bitecekti. Yeni genel sekreterin de Madrid Zirvesinde duyurulması planlanıyordu. Ancak Rusya-Ukrayna Savaşının başlamasından hemen sonra Stoltenbergin görev süresinin 1 yıl uzatılması kararlaştırıldı. Litvanyadaki zirvede, yeni genel sekreterin belirlenme ihtimali bulunuyor. Geçen yıl, yeni genel sekreterin kadın olması ihtimali üzerinde duruluyordu. Bu kapsamda eski İngiltere Başbakanı Theresa May, eski Hırvatistan Cumhurbaşkanı Kolinda Grabar-Kitarovic, eski Litvanya Cumhurbaşkanı Dalia Grybauskaite, eski Estonya Cumhurbaşkanı Kersti Kaljulaid ve eski AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini gibi kişilerin isimleri konuşulmuştu.

مشاركة :