Türkiyenin güneş enerjisi kapasitesinin 2035e kadar yaklaşık yüzde 500 artışla 52,9 gigavata ulaşması ve güneş enerjisinin en yüksek kurulu güce sahip kaynak olması hedefleniyor. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının, Türkiyenin 2053te net sıfır emisyona ulaşma hedefi esas alınarak hazırlanan ve bu kapsamda 2035e kadar atılacak adımları içeren Türkiye Ulusal Enerji Planı yayımlandı. AA muhabirinin plandan derlediği bilgilere göre, Türkiyenin 2020de 147,2 milyon ton eş değer petrol olan birincil enerji tüketiminin 2035e kadar 205,3 milyon ton eş değer petrol seviyesine ulaşacağı tahmin ediliyor. Türkiyenin 2000-2020 döneminde yıllık ortalama yüzde 4,4 artan elektrik tüketiminin ise 2035e kadar yılda ortalama yüzde 3,5 büyüyerek 510,5 teravatsaaate yükselmesi bekleniyor. Nihai enerji tüketiminde 2020de yüzde 21,8 olan elektrik enerjisinin payının 2035te yüzde 24,9a ulaşacağı hesaplanıyor. Türkiyenin 2020 sonunda 95,9 gigavat seviyesinde olan elektrik kurulu gücünün ise 2035te 189,7 gigavata, toplam kurulu güç içinde yenilenebilir enerji kaynaklarının payının ise 2020deki yüzde 52 seviyesinden 2035te yüzde 64,7ye çıkacağı öngörülüyor. Bu döneme kadar devreye alınması gereken 96,9 gigavatlık yeni elektrik kapasitesinin yüzde 74,3ünü yenilenebilir enerji kaynakları oluşturuyor. Yenilenebilir enerji kaynakları arasında en büyük kapasite artışı güneş enerjisinde hedefleniyor. Türkiyenin 2020 sonunda 6,7 gigavat olan güneş enerjisi kurulu gücünün 2035te 52,9 gigavata yükselmesi planlanıyor. Bu artış, Türkiyenin Kasım 2022de 9,32 gigavat olan güneş enerjisi kurulu gücünün 2035 itibarıyla yaklaşık yüzde 500 artması anlamına geliyor. Güneş enerjisinde 2035te 52,9 gigavat kapasiteye ulaşılması halinde, güneş enerjisi Türkiyenin toplam elektrik kurulu gücünde en yüksek paya sahip kaynak olacak. Rüzgar enerjisinde ise 2020de 8,8 gigavat olan kurulu gücün 2035te 29,6 gigavata ulaşması bekleniyor. Rüzgar enerjisinde hedeflenen kapasite artışı Kasım 2022 itibarıyla ulaşılan 11,36 gigavat kapasite dikkate alındığında yüzde 160 olarak öne çıkıyor. Nükleerde sıçrama Türkiyenin ilk nükleer santrali Akkuyu Nükleer Güç Santralinde (NGS) ilk nükleer reaktörün bu yıl devreye alınmasını takiben 2025 itibarıyla 2,4 gigavat nükleer kurulu gücün oluşması, bu kapasitenin 2035te ise 7,2 gigavata ulaşması planlanıyor. Akkuyu NGS, her bir ünitesi 1,2 gigavat olmak üzere dört reaktörden oluşacak. Kurulu gücün hidroelektrik santrallerinde 2020deki 31 gigavat seviyesinden 2035te 35,1 gigavata çıkması, doğal gazdan elektrik üretiminde 35,5 gigavata, kömür santrallerinde 24,3 gigavata yükselmesi bekleniyor. Söz konusu kapasite artışlarının gerçekleşmesi durumunda, Türkiyenin elektrik üretiminde kömür ve doğal gazdan üretimi kapsayan termik santrallerin 2020de yüzde 57,6 olan payı, 2035te yüzde 34,2ye çekiliyor. Güneş enerjisinin payı yüzde 16,5e, rüzgar enerjisinin payı yüzde 17,7ye, nükleerin payı yüzde 11,1e ulaşırken, hidroelektriğin payı yüzde 17,3e düşüyor. Üretimin kalan kısmını jeotermal, biyokütle dahil olmak üzere diğer kaynaklar karşılıyor. Net sıfır emisyona ulaşma hedefleri kapsamında, Türkiyenin 2020de birincil enerji tüketiminde fosil yakıtların yüzde 83,3 olan payının 2053te yüzde 20,8 seviyesine ineceği öngörülüyor. Bu toplamda kömürün payı yüzde 3,6, doğal gazın payı yüzde 11,7 ve petrolün payı yüzde 5,6 olarak hesaplanıyor. Birincil enerji tüketiminde 2053te yenilenebilir enerji kaynaklarının payı yüzde 50ye yükselirken, nükleerin payının yüzde 29,3e ulaşacağı tahmin ediliyor. "Güneş enerjisinde potansiyel daha yüksek" Londra merkezli düşünce kuruluşu Emberin Türkiye, Ukrayna ve Batı Balkanlardan Sorumlu Lideri Ufuk Alparslan, AA muhabirine yaptığı değerlendirmede, "Türkiyenin güneş potansiyeli rüzgar potansiyelinden daha yüksek ve bu potansiyel ülkeye daha homojen yayılmış durumda. Ayrıca güneş enerjisi yazın pik yapan elektrik tüketimini ve kurak yıllarda hidroelektrikten doğabilecek eksiği telafi edebilmesi nedeniyle enerji güvenliği açısından da önemli." ifadelerini kullandı. Ancak her yıl devreye alınacak güneş santrali kapasitesinin plandaki seviyelere çıkabilmesi için güneş enerjisine çok daha fazla yeni kapasite tahsisatının sağlanması gerektiğini vurgulayan Alparslan, şunları kaydetti: "Aksi halde hedefler kağıt üzerinde kalabilir. Diğer bir konu da, planda yenilenebilir enerji kapasitesi hızla artarken kömür kapasitesinin düşmediğini, aksine bir miktar arttığını görüyoruz. Planda bir yandan kömürden elektrik üretiminin yıldan yıla düşeceği ifade edilirken diğer yandan kurulu gücünün artması çelişkili bir durum. Bu planda en azından yeni kömür kapasitesinin devreye alınmayacağının duyurulmasını beklerdim." "Enerji arz güvenliğinin anahtarı öz kaynaklarımızda" Enerji Yatırımcıları Derneği (GÜYAD) Başkanı Cem Özkök de yenilenebilir enerjiye ağırlık verilen bir ulusal enerji planı oluşturulmasından memnun olduklarını belirterek, şöyle konuştu: "İçinde bulunduğumuz konjonktür enerji arz güvenliğinin anahtarının kendi öz kaynaklarımızda olduğuna işaret ediyor. Ayrıca dünya genelinde derinleşen ekonomik kriz de mali kaynaklarımızın enerji ağırlıklı dış borç ödemesi yerine ülke içerisinde başka kalkınma alanlarına yönlendirilmesini zorunlu kılıyor. Türkiye gibi rüzgar gücü bakımından zengin ve güneş ışınım oranları oldukça yüksek bir ülkenin yenilenebilir enerji alanındaki kurulumlarını artırması gerekliliği kuşkusuz ortada." Özkök, düzenlemelerin hızlı ve beklentilere uygun şekilde yapılmasının önemine işaret ederek, Türkiyenin bu hedefleri gerçekleştirecek isteği, azmi, becerisi ve yetişmiş insan kaynağının olduğunu söyledi. Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz. İlgili konular
مشاركة :