Ruanda ve Kongo Demokratik Cumhuriyeti yeniden savaşın eşiğinde

  • 2/4/2023
  • 00:00
  • 5
  • 0
  • 0
news-picture

Ruanda ve Kongo Demokratik Cumhuriyeti (KDC) arasında son aylarda isyancı gruplar üzerinden başlayan siyasi tansiyon iki ülkeyi savaşın eşiğine getirdi.Komşu ülkelerin ekonomik ve siyasi çıkarları nedeniyle defalarca çatışma bölgesi haline gelen KDC, halihazırda onlarca silahlı gruba ev sahipliği yapıyor. KDC, Tutsilerden oluşan isyancı 23 Mart Hareketine (M23) destek olduğu gerekçesiyle Ruandayı suçlarken Ruanda, kendisi için güvenlik tehdidi oluşturan Ruandanın Kurtuluşu İçin Demokratik Güçler (FDLR) grubunun varlığını gerekçe göstererek KDCye sınır ötesi operasyon tehdidinde bulunuyor. 1996-2003 yılları arasında yaşanan Kongo Savaşlarından bu yana istikrar arayan ülke, etnik kimlikler üzerinden yeniden alevlendirilen bir savaş tehdidiyle yüz yüze. Kenya ve Angolada silahlı gruplar ve komşu ülkelerin liderleriyle yapılan iki ayrı müzakerede ateşkes kararı çıkmasına rağmen iki ülke arasındaki gerginlik halen tırmanmaya devam ediyor. Ruanda, Uganda ve Burundi gibi ülkelerin sınırının bulunduğu KDCnin doğusu, altın ve kobalt gibi onlarca farklı değerli madenin de çıkarıldığı bölge olma özelliğine sahip. Ruanda Soykırımı sonrasındaki göç bölgedeki dengeyi değiştirdi Cezayirden sonra kıtanın en büyük toprak parçasına sahip KDC, etnik çeşitliliğiyle dikkati çekiyor. Ülkede 250ye yakın etnik grup yaşıyor ve birçok yerel dil konuşuluyor. Resmi diller arasında Fransızcanın yanı sıra Kikongo, Lingala, Tshiluba ve Svahili dilleri de var. Kivu bölgesinde vatandaşlık ve toprak kanunlarıyla ayrımcılığa maruz kalan Tutsilerin yaşadığı bölgelere 1994ten itibaren Ruandadan göç ettirilen Hutuların da yerleşmesi Ruanda Soykırımı sonrası KDCnin doğusunda büyük çatışmaların yaşanmasına neden oldu. Ruanda Soykırımının ardından Burundi, Tanzanya ve KDCye göç eden mültecilerin en fazla sorun yaşadığı ülke KDC oldu. KDCnin Ruanda Soykırımı faillerini koruması ve mülteci kamplarında silahlanmalarını desteklemesi iki ülke arasındaki krizi derinleştiren konuların başında geliyor. KDC soykırım faillerini korurken Ruanda ise KDCnin doğusundaki Tutsilere askeri, siyasi ve ekonomik destek vererek örgütlenmelerini sağladı. Kongo Savaşları 7 yıl boyunca sürdü Birinci Kongo Savaşı (1996-1997), Ruandanın 1996da KDCnin doğusunu işgal etmesiyle başladı. Ruandanın amacı soykırımın faillerini ele geçirip cezalandırmaktı. KDCde Eylül 1996-Mayıs 1997 arasında süren çatışmalar sonrası 1965 yılında bir askeri darbeyle gelen 32 yıllık Mobutu Sese Seko iktidarı yıkıldı. Uganda ve Ruanda orduları ile Kongolu muhalefet lider Laurent Desire Kabiladan oluşan koalisyon Sekoyu yendi ve Kabila KDCde iktidar oldu. İkinci Kongo İç Savaşı (1998-2003) ise KDC Devlet Başkanı Kabilanın göreve gelmesi sonrası diplomatlar, danışmanlar, askerler ve mülteciler de dahil ülkedeki yabancı misyonları sınır dışı etmek istemesiyle fitillendi. Kabila, doğal kaynak zengini bölgenin iki bölgesel güç tarafından ilhak edilmesinden korktuğu için Ruandalı ve Ugandalı güçlere DRCnin doğusunu terk etmelerini emretti. Karar, ülkeye Ruanda’dan gelmiş olan Tutsi mültecilerin tepkisine ve sonrasında Tutsilerin isyanı ile sonuçlandı. İsyan büyüdü ve Ruanda Tutsileri koruma bahanesi ile duruma müdahil oldu. Burundi ve Uganda da Ruandanın yanında savaşırken Zimbabve, Namibya, Mali, Libya, Çad gibi Afrika’daki sosyalist idareye yakın devletlerin de Kabilaya destek verdi. ABD yönetimi de Ruanda soykırımı sonrası uyguladığı ambargoyu kaldırarak Ruandanın isyancıları desteklemesinin önünü açtı, Fransa ise Kabilayı destekledi. Kabilanın 2001de bir koruması tarafından vurularak öldürülmesi üzerine yerine 29 yaşında oğlu Joseph Kabila geçti ve savaş, Ruanda-KDC ve Uganda-KDC arasında 2002de yapılan barış anlaşmalarından bir yıl sonra sona erdi. Son 1 yılda şiddet olayları yeniden arttı KDC ile Ruanda arasındaki bugünkü krizin ana nedenlerinin başında 23 Mart Hareketi (M23) geliyor. KDCnin doğusunda Kasım 2021de tekrar saldırılara başlayan M23, binlerce sivilin göç etmesine ve yıkıma neden oldu. Cumhurbaşkanı Felix Tshisekedi, Mayıs 2022de yaptığı açıklamada, M23ü desteklemekle suçlarken Ruanda Devlet Başkanı Paul Kagame ise iddiaları reddederek KDC Cumhurbaşkanının Ruandayı suçlayarak sorumluluktan kaçtığını söyledi. KDC, Ruandaya tepki olarak Ekim 2022de Ruanda Büyükelçisini sınır dışı etme kararı aldı. Ruanda, 19 Ocakta KDCyi yabancı paralı askerleri toplayarak savaşa hazırlık yapmakla suçladı ve 24 Ocakta hava sahasını 3 kez ihlal eden KDCye ait savaş uçağını vurdu. Buna karşın KDC, 31 Ocakta Doğu Afrika Topluluğu bünyesinde Kuzey Kivuda görev yapan 2 Ruandalı askeri "güvenlik gerekçesiyle" sınır dışı etti. Diğer adı "Kongo Devrim Ordusu" olan ve 23 Mart 2009da yapılan barış anlaşmasının bozulmasıyla doğan M23, Ruandayı yöneten Paul Kagamenin de kabilesi olan Tutsilerden oluşuyor. Yer altı zenginlikleri dikkati çekiyor Birleşmiş Milletlere (BM) göre, el değmemiş yaklaşık 24 trilyon dolarlık zengin yeraltı rezervine sahip KDCde gümüş, bakır, kobalt, altın, koltan ve elmas, çıkarılan onlarca kıymetli madenden sadece bazıları olarak öne çıkıyor. Yönetim sorunlarından dolayı madenler çoğunlukla isyancı grupların eliyle küçük tüccarlara, buradan da komşu ülkeler üzerinden tüm dünyaya taşınıyor. BMye göre, KDC ordusunun rüşvet karşılığı izin verdiği kaçakçılık ağı, tüm çabalara rağmen engellenemiyor. Krizin çözümü için bölge ülkeleri devrede İki ülke arasındaki krizin çözümü için Doğu Afrika Topluluğu (EAC) ara bulucusu olan eski Kenya Devlet Başkanı Uhuru Kenyatta da devreye girdi. EAC üyesi liderler, 22 Haziran 2022de Kenyanın başkenti Nairobide bir araya gelerek KDCnin doğusuna asker gönderilmesi konusunda mutabık kaldı. Angola Devlet Başkanı Joao Lourenço, Afrika Birliği tarafından ara bulucu olarak 6 Temmuz 2022de Angolanın başkenti Luandada mini üçlü zirveye ev sahipliği yaptı. Zirveye, iki ülke krizin çözümü için "gerilimi azaltma süreci" üzerinde anlaşarak yeni bir yol haritası belirledi. Yol haritasına göre Angolanın gözetiminde, Ruanda-KDC ortak komisyonu kurulması kararlaştırıldı. İki ülke, KDCnin doğusunda faaliyet gösteren M23ün mevzilerden derhal geri çekilmesi ve Ruandanın Kurtuluşu İçin Demokratik Güçlere (FDLR) karşı ortak mücadele verilmesi noktasında anlaşmaya vardı. Ancak atılan tüm adımlara rağmen bölgede çatışmalar ve siyasi tansiyon sürdü.

مشاركة :