Hamaney, ‘zehirleme saldırılarına’ karışanlar için daha ağır cezalar talep etti

  • 3/7/2023
  • 00:00
  • 8
  • 0
  • 0
news-picture

İranda kız okullarına yönelik esrarengiz saldırıların başlamasından dört ay sonra, İran Dini Lideri Ali Hamaney, kız öğrencilerin zehirlenmesinin ‘affedilemez’ bir suç olduğunu söyleyerek sessizliğini bozdu. Hamaney faillerin en ağır şekilde cezalandırılması çağrısında bulundu. Ülke genelindeki saldırılar dün de Erdebil, Tahran, Fars, Ahvaz, Razavi Horasan, Kum, Buyer Ahmed, Hürmüzgan, Luristan ve Batı Azerbaycan eyaletlerinde bulunan onlarca okul ve bazı üniversitelerde tekrarlandı. İran protestolarına ilişkin haberleri yayınlayan 1500 Tasvir Gözlemevi, 70 okulun gaz saldırısına maruz kaldığını doğruladı. Gözlemevine göre saldırıların kapsamı pazartesi günü genişledi ve yaklaşık 200 okula yayıldı. Aktivistler, bazı şehirlerdeki hastanelerin zehirlenenlerle dolu olduğunu bildirdi. Tahranın güneyinde bulunan ve İranda muhafazakarların kalesi sayılan Kum şehrinde kasım ayında başlayan saldırılar, İranın 31 eyaletinden en az 25ine sıçradı. Bu durum, bazı ebeveynleri çocuklarını okullardan almaya ve rejime karşı protestolar düzenlemeye sevk etti. İran Meclisi Zehirlenme Vakalarını Araştırma Komisyonu Üyesi Muhammed Hasan Asfari, devlete bağlı İranlı Öğrenciler Haber Ajansı’na (ISNA) yaptığı açıklamada, saldırıların pazar günü 31 eyaletin 25inde meydana geldiğini ve eğitim merkezlerinde çoğu kız olmak üzere toplam beş bin kişinin zehirlenmesine yol açtığını söyledi. Asfari açıklamasında şu ifadeleri kullandı: “Zehrin menşei belirlenemedi. Bazı durumlarda gaz salınımından kaynaklandı. Bazı durumlarda ise hoş olmayan bir koku vardı. Zehrin türünün belirlenmesi için soruşturma sürüyor.” İran İçişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada saldırılarda kullanılan malzemelerle ilgili soruşturmanın sonuçları açıklandı: “Öğrencilerin hiçbirinde zehirli ve tehlikeli maddeye rastlanmadı. Hastaneye kaldırılanların yüzde 5inden azı, dengesiz semptomlara yol açan hareket sorunları yaşıyordu.” Açıklamada ayrıca ülke çapında 250 okulda gerçekleşen saldırılara dikkat çekildi. Resmi İran İslam Cumhuriyeti Haber Ajansı (IRNA) ‘öğrencilerin yüzde 90ından fazlasının sınıflarda ve okullarda ortaya çıkan endişe ve korkulardan kaynaklanan rahatsızlıklarını dile getirdiğini’ aktardı. İran İçişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamanın saldırıları üstü kapalı olarak küçümsediğini belirtti. Bakanlığın açıklamasının devamında “Bu kasıtlı bir suç eylemi olabilir ve bu alandaki soruşturmalar istihbarat ve kolluk kuvvetleri tarafından devam etmektedir” denildi. Yabancı unsurlar ile birlikte yalanlar yayarak ve kamuoyunu rahatsız ederek toplumun ruh sağlığına zarar veren bazı unsurların kışkırtıcı bir hava ve tedirginlik yaratmaya çalışması da eleştirildi. “Söz konusu kişilerin yargı makamları tarafından takiplerinin yapıldığı ve haklarında acil bir işlem yapılması bekleniyor” ifadesi kullanıldı. Devam eden gizem Üç aylık bir süre içinde yüzlerce okula saldırı düzenlenmesine rağmen Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamada, saldırılarda kullanılan malzemelerin türü ve sorumluların kim olduğu belirtilmedi. Devlet medyası ve yetkilileri tarafından bildirilen resmi rakamlara göre, farklı okullarda binden fazla İranlı kız öğrenci kasım ayından bu yana ‘hafif zehirlenme’ nöbetleri geçirdi. Şarku’l Avsat2ın edindiği bilgilere göre bazı politikacılar, kızların eğitimine karşı çıkan aşırı dinci grupların öğrencileri hedef almış olabileceğini ileri sürdüler. Bakanlığın açıklaması, İran Dini Lideri Ali Hamaneyin şu özlerinin ardından yayınlandı: “Yetkililer kız öğrencilerin zehirlenmesi konusunu ciddi bir şekilde takip etmelidir. Bu affedilemez bir suçtur. Bu suçu işleyenler en ağır cezalarla cezalandırılmalıdır. Bu önemli meselenin ciddiyetini vurgulamalıyım. Eğer gerçekten işin içinde kişiler veya gruplar varsa, bu büyük bir suçtur ve affedilemez. Eğer olaya karışan kişilerin kim olduğuna dair şüphe yoksa, sorumlular ve güvenlik güçleri suçun kökenini bulmak için konuyu takip etmelidir.” Hamaneyin olayla ilgili ilk konuşmasında hükümetteki üst düzey yetkililerin aksine belirli bir gruba karşı suçlamalarda bulunmaması dikkat çekiciydi. Komplo teorisi ISNA Haber Ajansı’na göre, Hamaneyin üniversitelerdeki ofisinin başkanı Mustafa Rüstemi, “Zehirleme projesi, dış güçlerinin İslam Cumhuriyetinin imajını lekelemek için küresel bir kampanyasıdır” dedi. Yargı Erki Başkanı Gulam Hüseyin Muhsini Ejei, saldırıların faillerine ‘en ağır cezaların’ verileceği sözünü verdi. Ejei yargı yetkililerine her eyalette davayı takip etmek için özel şubeler tahsis etme talimatı vererek ‘yalanlar ve söylentiler’ yoluyla ateşi körüklemek için çalışan kişilerin ifade vermeye çağrıldığını vurguladı. Ejeinin açıklamaları, başta gazeteciler olmak üzere artan ülke içi eleştirileri hedef alan üstü kapalı tehditler olarak yorumlandı. İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi yaptığı açıklamada bir ‘komplo’ olduğu varsayımında bulunmuştu. Geçen hafta da aynı sözlerini tekrarlayan Reisi pazar günü gerçekleştirilen bir hükümet toplantısında şunları söyledi: “Bu hamleler toplum içinde gerilim ve sindirme yaratmak ve vatandaşların kalplerine korku salmak amacıyla düşmanlar tarafından kurulan bir dizi komplonun başka bölümünü ortaya koyuyor ve bu olgunun köklerini ortaya çıkarmak ve onunla sağlam bir şekilde yüzleşmek için önlemler almayı gerektiriyor.” Zahidan Cuma imamı İranın önde gelen Sünni din adamı Abdulhamid İsmail Zahi cuma günü, “Birçok kişi okullardaki zehirlenme vakalarının ülkedeki halk protestolarının bastırılmasının bir devamı olduğuna inanıyor” diyerek okullara yönelik saldırıların İranlılar arasında genel bir hoşnutsuzluğa yol açacağı konusunda yetkilileri uyardı. Kürt genç kadın Mahsa Amininin 16 Eylülde ahlak polisi tarafından başörtüsünü kurallarına uymadığı gerekçesiyle gözaltına alındıktan sonra yaşamını yitirmesi, İranda protestolara neden oldu. Bu protestolar, 1979 İran İslam Devriminden bu yana Tahranın karşı karşıya olduğu en zorlu mücadelelerden birini oluşturdu. Ejei, başörtüsü kurallarını ihlal eden kadınların ‘cezalandırılacağını’ belirterek, başörtüsü kurallarına uymamanın ‘rejim ve ilkelerine düşmanlık anlamına geldiğini’ sözlerine ekledi. Koordineli hareket İran Meclisi Ulusal Güvenlik Komisyonu Üyesi milletvekili Şehriyar Haydari, hükümetin saldırıların sorumlularının tespit edilmemesine ilişkin kamuoyu sorularını yanıtlamakta gecikmesinin nedenlerini sorguladı. Haydari yaşanan durumun ‘koordineli bir hareket’ olduğunu söyledi ve Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyinin müdahalesini istedi. Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi, İran Meclisi Ulusal Güvenlik Komisyonu’ndan farklı olarak krizlere bakan bir konseydir. İranlı İşçiler Haber Ajansı’nın (ILNA) aktardığına göre Haydari şunları söyledi: “Aslında işin kalitesi ve yöntemi bunun organize bir iş olduğunu gösteriyor. Yıllarca İçişleri ve Güvenlik Bakanlığı alanında çalıştım. Görünen o ki davranış türü, organize bir eylemi ifade ediyor ve elbette kendi içinde karmaşıklıklara sahip.” Buna karşılık İranda Devrim Muhafızlarına bağlı en önemli medya kuruluşu olan Fars Ajansı, ‘kamuoyunu rahatsız etmekle’ suçladığı ‘haydutların’ cezalandırılması çağrısında bulundu. “Asılsız söylentileri yayanlara karşı yargının ne planı var?” diye soran ajans, reformist lider Mehdi Kerrubinin oğlu aktivist Muhammed Taki Kerrubi ve eski Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin yardımcısı Masume İbtikar gibi reformist figürlerin yanı sıra diğer reformist aktivist ve gazetecilerin tutuklanması çağrısında bulundu. İran medyası, güvenlik güçlerinin Qom News internet sitesinin editörlerinden gazeteci Ali Pourtabatabeiyi şehirdeki saldırılarla ilgili haberleri takip ettiği gerekçesiyle tutukladığını bildirdi. İtimad gazetesine göre, tutuklanmasından kimin sorumlu olduğu bilinmiyor. Reformist yazar Abbas Abdi, Pourbatabaeinin tutuklanmasının ‘zehirlenme hakkındaki söylentilerin ve haberlerin belirsizliğini ortadan kaldırmaya yardımcı olmayıp aynı zamanda durumun daha da kötüleşeceğini’ yazdı. İnsan hakları aktivisti Nergis Muhammedi, vatandaşlarını zehirleme saldırılarını protesto etmek için sokaklara çıkmaya çağırdı. Evin Cezaevinde cezasını çeken aktivist, pazartesi sabahı yayınladığı mesajda, uluslararası insan hakları örgütleri ve Birleşmiş Milletleri (BM) zehirlenme vakalarıyla ilgili acilen harekete geçmeye çağırdı. Muhammedi, “İranda kızlarımıza karşı işlenen suçları ifşa ederek, kitlesel protesto hareketleriyle ve sokaklara çıkarak durduralım” ifadesini kullandı. Muhammedi, ‘istibdat yönetimi’ olarak tanımladığı rejim için süregelen sessizliği eleştirdi. “Bu davranışınızla İran ve uluslararası topluma önemli bir mesaj veriyorsunuz” diyen aktivist, yetkililerin eyleminin ‘kadın, yaşam, özgürlük protestolarında sıradan insanlara yönelik güvenlik ve adli tedbirlerin ciddiyeti ve acelesi’ ile çeliştiğini vurguladı. Muhammedi, uluslararası kuruluşlara ve BMye ‘bu insanlık dışı ve korkunç eylemi’ görmezden gelmemeleri ve hızlı hareket etmeleri çağrısında bulundu.

مشاركة :