Sudanda muhalefetteki Milli Ümmet Partisinin Başkan Yardımcısı Meryem El-Mehdi, babası ve partinin başkanı olan Sadık El-Mehdi’nin idam edilmesine neden olabilecek ağır suçlamalar ve tutuklama kararına rağmen gönüllü sürgününden aralık ayının 19’unda döneceğini söyledi. İktidardaki Ulusal Kongre Partisi ile aralarında geçen cuma günü yapıldığı öne sürülen babasının dönüşüne ilişkin pazarlık yapıldığı iddialarını da yalanladı. Meryem El-Mehdi, Şarkul Avsat’a yaptığı açıklamalarda Sudan’ın mevcut atmosferinin özgür seçimler için hazır olmadığı değerlendirmesinde bulunarak uluslararası toplumun muhalefete baskı uygulandığı dönemden artık diyaloğun gereklerini yerine getirmesi için Hartum hükümetine baskı yapma sürecine geçildiğini vurguladı. Hükümet ve muhalafet kanadının Sudan’ın şu anda seçimlere hazır olmadığını itiraf etmeleri gerektiğini söyleyen El-Mehdi, bazı muhalif partilerin kitleleri ile iletişimini sürdürme bahanesi ile 2020’de düzenlenmesi kararlaştırılan seçimlere katılma çağrılarını seçimlerin iktidarın barışçıl bir şekilde el değiştirmesine aykırı olarak niteledi. Seçimi, kitleler ile iletişim için bir fırsat olarak değerlendirme bahanelerinin büyük bir zayıflığın ve çaresizliğin yansıması olduğunu belirtti. Özgürlüklerin yaygınlaşmasının, vatandaşlar arasında eşitliğin sağlanmasının, yargı, güvenlik güçleri ve herkese düşüncelerini özgürce ifade etme fırsatı verecek şekilde ulusal medya araçlarının bağımsızlığının oluşturulmasının önemine işaret eden El-Mehdi açıklamasında şunları söyledi: “Ulusal basının bana iktidar partisi Ulusal Kongre’ye sunduğu fırsatların aynısını sunacağına güvenmiyorum. Bu duygunun varlığı, şeffaflığın olmadığı, insan haklarının kaybolduğu, yolsuzlukla mücadelenin başarısız olduğu, çökmüş olan ekonomide reform yapılmasını engelleyen, insanların yaşadıkları aşırı yoksulluğu artıran bir ortam yaratmaktadır.” Meryem El-Mehdi, ülkenin içinde bulunduğu ekonomik durumun seçimlerin yapılması halinde özgür bir oylama yerine karşılıklı alışverişe ve ticarete dönüşeceğini gösterdiğini ifade etti. Partisinin de ortak olduğu muhalif Sudan’ın Çağrısı İttifakına rejim ile görüşmesi için uluslararası alandan baskı yapıldığını söyleyen El-Mehdi buna rağmen İttifakın Paris Deklarasyonunda gösterdiği ilkeli pozisyonunu koruduğunu ve durumun gittikçe daha fazla kötüleşmesine neden olan rejimin üstüne düşen sorumlulukları yerine getirmekten aciz olduğu için değişmesi gerektiğinin altını çizdi. Uluslararası toplumun bölgede (iç savaşler ile güneydeki savaş) istikrarı sağlamak, teröre karşı mücadele ve yasa dışı göçü durdurmak için rejimi önemli bir ortak olarak gördüğünü belirten mehdi açıklamasının devamında şunları söyledi: “Ulusal siyasi güçlerin bu baskılara karşı gösterdiği kararlılık, uluslararası topluma gerçekleşmesi için baskı yaptığı diyaloğun, barış, istikrar, demokratik değişim ve ekonomik reformdan istenen sonuçları yerine getiremeyeceğini kanıtlamıştır. Bu nedenle ABD’nin yeni rotasında görüldüğü gibi tam tersi bir tutum benimseyerek rejime baskı yapmaya başlamıştır.” Mehdi, rejimin silahlı hareketler ile anlaşmaya karşı olması ile ilgili ise şu değerlendirmede bulundu: “Silahlı gruplar ile değişimi sivil eylemler aracılığıyla gerçekleştirmenin daha iyi olacağı konusunda anlaştık. Aynı şekilde tüm Sudanlıları bir araya getirecek ortak bir diyalog ortamı kurmak, bunun için gerekli güvenceleri sağlamak ve uygun ortamı hazırlamak konusunda da anlaşmaya vardık. Paris’te silahlı güçler ile bir araya geldiğimizde bizlere açık bir şekilde silah taşımaya mecbur bırakıldıklarını söylediler. Dolayısıyla istikrarı sağlayan, insan onuruna saygı gösteren, adalet ve eşitliği koruyan ve vatandaşların yararına olan gerçek bir diyaloğun gerekleri konusunda kendileri ile anlaşmakta hiçbir zorluk yaşamadık.” Mehdi, Milli Ümmet Partisi’nin rejim ile iş birliği yaparak silahlı hareketleri kandırma ve diyaloğa ikna etmeye çalıştığı yönünde Hartum’da dolaşan iddiaları da şiddetli bir şekilde reddetti: “Silahlı güçlerden kardeşlerimin diyalog ve araçlarıyla ilgili bütüncül ve açık bir görüşe sahip olduklarına bizzat tanıklık ettim. İddia edildiği gibi onları diyaloğa biz ikna etmedik. Bilakis onların diyaloğa açık olan bu görüşleri anlaşmaya varmamızı ve diyalog yoluyla hedeflerimize ulaşmamızı kolaylaştırdı.” Sudan’ın Çağrısı İttifakının benimsediği tutumun; rejimin müttefikleri ile düzenlediği ulusal diyaloğu yönlendiren “7+7” grubunun çağrıları ile uyumlu olduğunu vurgulayan El-Mehdi sözlerinin devamında şu ifadeleri kullandı: “Bu ilkeli tutumumuz, Afrikalı ülkelerin girişimiyle 2014’ün eylül ayında imzalanan ve Afrika Barış ve Güvenlik Konseyi’nin Sudan ile ilgili kararlarının temelini oluşturan anlaşmaya Sudanlı grupların katılımını kolaylaştırmıştır”. Ulusal Kongre Partisi’nin yönelimin içini boşaltmaya çalıştığını ve gerçek diyalog fırsatını ortadan kaldırmak için bir iç diyalog başlattığını ancak buna rağmen kendi düzenlediği diyalog görüşmelerinden çıkan tavsiyelere bile uymadığını belirten Mehdi bu diyaloğa katılanların birçoğunun da söz konusu tavsiyelere uyulmadığını onayladığını söyleyerek iktidar partisini bu konuda sert bir şekilde eleştirdi. Sadık Mehdi’nin 19 Aralık’ta ülkesine dönmesi ile ilgili olarak da şunları söyledi: “Bu yöndeki hazırlıklar tüm hızıyla devam ediyor. İçeride Sudan’ın Çağrısı İttifakı liderliğinde parti komisyonları Sadık Mehdi’nin geri dönüşü ile ilgili ayrıntıları düzenlemek için çalışıyor. Kendisi hakkında idam kararı verilmesine neden olabilecek ağır suçlamalar ve tutuklama kararı bulunmasına rağmen Sadık Mehdi sadece Ümmet Partisi’nin değil Sudan’ın Çağrısı İttifakının lideri olarak da ülkesine dönüyor. Rejim istediği tedbirleri alabilir. Bunun bizim için hiçbir önemi yok. Çünkü rejim, partiyi geri atmaya zorlamak için daha önce de birçok kez bu tür tehditlere başvurmuştu.Ümmet Partisi ve Sudan’ın Çağrısı İttifakı olarak hiçbir zaman adımlarımızı birilerine nazire yapmak için atmadık. Bilakis bizler ülkemizin sorunları ve içinde bulunduğu krizden çıkması için bir çözüm bulma yönünde bilinçli, samimi ve kararlı bir tutumla yola çıktık. Bu nedenle İmam’ın dönmesi konusunda korkmayacağız ve geri adım atmayacağız.” Partisinin gizli olarak iktidar partisi ile diyalog yürütmeye karşı olmadığını çünkü önceliklerinin diyalog aracılığıyla değişimi gerçekleştirmek olduğunu söyleyen El-Mehdi, parti lideri Sadık El-Mehdi’nin her fırsatta bunu vurguladığını söyledi. Kahire’de bulunduğu sırada aralarında Ulusal Kongre Partisi’nin Genel Başkan Yardımcısı Faysal Hasan İbrahim’in de bulunduğu partinin önde gelen isimleri ile yaptığı iki toplantıda bunu bir kez daha belirttiğini kaydetti. Meryem El-Mehdi konuya dair şu değerlendirmede bulundu: “Bilinen kazanımları ile diyaloğu desteklediğimizi ifade ettiğimiz bir açıklama yayınladık. Daha sonra Ulusal Kongre Partisi Genel Başkan Yardımcısı Faysal İbrahim ile gerçekleştirdiğimiz görüşmelerde de bu görüşümüzü koruduk. İktidat partisi ile dışarıda gerçekleştirdiğimiz bu iki görüşmeden çıkan sonuçları ele almak için ise ortak komisyonlar arasında toplantılar düzenledik. Ulusal Kongre Partisi ile görüşmelerin durması, rejimin kendisini bir engel olarak gördüğü Sudan’ın Çağrısı İttifakının kurulmasından kaynaklanıyor. Bu çok açıktır.” Ümmet Partisi’nin Ulusal Kongre ya da Ulusal Kongre Partisi başkanlığındaki hükümet ile pazarlık yaptığı iddialarını kesin bir reddeden Meryem El-Mehdi konuya dair şunları söyledi: “Bu tutumumuzu sarsmaya çalışan tüm çabalara rağmen yıllardır ve bilhassa barış anlaşmasının imzalanmasının ardından halkımızın meşru ve bilinçli tavrına verdiğimiz desteği sürdürdük. Her şeye rağmen Milli Ümmet Partisi bu konuda geri adım atmadı. Eğer rejim ile pazarlık yapmak isteseydik, şartlarımızı yerine getireceğine dair bize açık bir çek verdiğinde ve iktidarı yarı yarıya paylaşma güvencesini sunduğunda rejimle anlaşırdık. Ama bizler sadece adil seçimler aracılığıyla ya da siyasi güçlerin şartları açık bir anlaşmaya varması ile iktidare gelebileceğimize inanıyoruz. Bu nedenle prensip olarak pazarlıklar bizim için kabul edilemez.” Meryem El-Mehdi, rejimin işleri sürüncemede bırakmasının ne yazık ki Sudan ve Sudanlılara zarar verebilecek bir patlamaya neden olabilecek gergin ve öfkeli koşullar yarattığını, bu nedenle yaptıkları diyalog çağrılarının destekçiler, ortaklar ve hatta hükümette bunu destekleyen taraflar olarak herkes tarafından kabul gördüğünü söyledi. Sudan’ın Çağrısı İttifakı’nın Afrikalı arabulucu Thabo Mbeki’ye muhalefeti seçimlere katılmaya davet eden çağrısını hiçbir şekilde kabul edilebilir bulmadığını ilettiğini söyleyen Mehdi bunun, üzerinde anlaşmaya varılmış temellere aykırı olduğunu belirtti. Bu ay Berlin’de düzenlenen istişare toplantısı sırasında bu itirazlarını Thabo Mbeki’ye ilettiklerini söyleyen Mehdi, Afrikalı arabulucunun da kendilerine seçimlere katılma çağrısının yanlış anlaşıldığını, amacının Sudan’ın içişlerine karışmak değil bir yol haritası belirlemek için diyalog görüşmelerini yeniden başlatmak olduğunu aktardığını kaydetti. Mehdi, Sudan’ın Çağrısı İttifakı ve Afrika delegasyonunun, önümüzdeki aralık ayının sonlarında delegasyonun görev süresi sona ermeden önce, bu ay içinde Addis Ababa’da bir toplantı düzenleme kararı aldığı bilgisini verdi. Berlin’de düzenlenen müzakerelerin resmi olmadığını, kararlaştırılan bu toplantıya ise katılımların resmi olacağını ifade etti.
مشاركة :