Lübnan Cumhurbaşkanı Mişel Avn, anayasa taktiğinde başarılı olamadı. Bundan dolayı Avn, Başbakan Saad Hariri’yi hükümeti kurmakla görevlendirmesinin üzerinden yaklaşık 7 aylık bir sürenin geçmesinin ardından tehdidini geri çekip hükümet kurma krizini Temsilciler Meclisi’ne taşıdı. Avn ve müttefikleri, hükümeti kurmak için başbakana sınırsız bir süre tanıyan anayasa maddesini analiz etmede dayandıkları hukuki çözüme işaret ederek Hariri’nin önüne hükümeti kurma konusunda kendisine sunulan şartları kabul etmesi ya da parlamento tarafından uzaklaştırılması seçeneğini getirmek istediler. Hizbullah’ın çoğunluğa sahip olduğu Temsilciler Meclisi, bu anayasal sorunu çevrelemek için uygun çözüm yolunu ele alması bekleniyor. 8 Mart bloğu, meclise “Hariri’den hükümeti kurma görevini geri çekme taslağı” önererek başka bir Sünni şahsiyetin hükümeti kurmakla görevlendirilmesi konusunda ittifaka varmak için Cumhurbaşkanı Avn’dan mecliste yeni görüşmeler için çağrı yapmasını isteyebilir. Trablus şehrinden milletvekili olan Faysal Kerami’nin bu göreve getirilmesi tahmin ediliyor. Bu durum, Faysal Kerami’nin birkaç gün önce Twitter hesabı üzerinden kendisinin hükümeti kurmakla görevlendirilmesi halinde bu sorumluluğu üstlenip görevi yerine getirmeye hazır olduğuna işaret etmesiyle ortaya çıktı. Lübnan medya organlarının bir Hizbullah yetkilisinin açıklamalarını yayınlaması da bu düşünceyi pekiştirmektedir. Hizbullah yetkilisi, “Anayasaya göre milletvekilleri, hükümet kurulduktan sonra hükümetten ve başbakandan güvenoyunu geri çekebiliyorsa bu durumda onlar, hükümet kurulmadan önce de güvenoyunu geri çekebilirler. Yeşil ışığın yakılması halinde Sünni milletvekillerimiz, güvenoyunu çekmeye hazırlar.” açıklamasında bulundu. Öte yandan bazı kaynaklar, 8 Mart bloğunun Hariri’den bakanlık oluşumunu -ki Hariri’nin hükümeti, güvenoyunu kazanamayıp feshedilecek-Temsilciler Meclisi’ne sunmasını isteyerek Hariri’nin hükümeti kurma görevinin doğrudan feshedileceğini düşünüyor. Cumhurbaşkanı Avn’ın parlamentoya başvurma kararından vazgeçmesine -ki bu bilgiyi yaklaşık bir hafta önce Cumhurbaşkanlığı Saray’ındaki basın ofisi sızdırdı- rağmen hükümet krizine yönelik tüm tarafları ikna edecek dengeli bir çözüm şu ana kadar sunulmadı. Avn’ın Temsilciler Meclisi Başkanı Nebih Berri’yi -ki Berri, Baabda Sarayı’ndan ayrıldıktan sonra herhangi bir açıklama yapmayı reddetti- ağırlamasının ardından Berri’nin ikametgâh merkezi Ayn el-Tineh Sarayı’na yakın kaynaklar, Berri’nin Avn’a meclise mesaj göndermek yerine Hariri’yle istişare yapmayı önerdiği bilgisini sızdırdı. Aynı zamanda Avn, Başbakan Saad Hariri’yi ağırladı. Toplantının ardından Hariri, yurtdışına gideceğini söyledi. Bu arada Cumhurbaşkanı Avn, görüşmelerini tamamlamış oluyor. Bu görüşmelerin ardından çözümler sunulabilir. Geçtiğimiz Pazartesi günü Cumhurbaşkanı Avn ile toplantılarının ardından Berri ve Hariri’nin yaptığı açıklamalar, Avn’ın Hizbullah tarafından öne sürülen ve kendilerini hükümetin kurulmasını engellemek için kullandığı Sünni milletvekilleri temsil krizine yönelik şu ana kadar pratik bir çözüm sunmadığı izlenimini veriyor. Bu sorun, devletten geriye kalan kurumları iki irade arasında rehin bıraktı: Her şeyden önce Hizbullah yanlısı Sünnilere bakanlık vermeyi reddeden Hariri’yi ikna edecek bir çözüme ulaşmak zor. Diğer yandan Hizbullah, Sünni müttefiklerinin bakanlık oluşumuna katılmasını şart koşarak Hariri’nin yeni hükümetinde yer almaya çalışıyor. Mustakbel Hareketi’yle Hizbullah arasındaki bu çekişme, kararsız Cumhurbaşkanı Avn’ı dar ve gri bir bölgeye yerleştirdi. Çeşitli iç ve dış faktörlerden dolayı Avn’ın bu dar ve gri bölgede uzun bir süre kalması mümkün değil. “Vaat” olarak isimlendirilen şey, iki sorun arasında takılıp kaldı. İlki, Hariri’yle anlaşmaya dayanan cumhurbaşkanlığı çözümünün sürmesidir. İkincisi ise Avn, Hizbullah’la siyasi bağlantısından dolayı ulusal hareketin sahip olduğu imtiyazları korumak için kendisiyle Hizbullah arasında yapılan Mar Mikhael Anlaşması’nı nasıl muhafaza edecek? Bunun için Meclis Başkanı Berri, Başbakan Hariri’ye karşı esnek bir tutum sergileyerek Cumhurbaşkanı Avn’ın 8 Mart Sünnilerinin yararına olan bakanlık kotasından vazgeçmesine dair bir öneri sundu. Böylece Hizbullah, Berri’nin sunduğu çözüm aracılığıyla topu Avn’ın sahasına atmış oluyor. Bu da Hizbullah’ın hükümeti kurma krizine yönelik tutumunda konjonktürel bir değişim olduğunu göstermektedir. Muhtemelen Hizbullah, İran’a yönelik yaptırım çemberinin daralması neticesinde iç ekonomik durumdan ve endişe verici bölgesel şartlardan dolayı bu süreçte iç cepheyi sakinleştirmek istiyor. Buna ek olarak Hizbullah, güçlü bir şekilde çevrelediği ve şartlarına itaat ettiği bir yönetime Hariri’nin dâhil edilmesinde herhangi bir sakınca görmüyor. Nitekim Hizbullah, bu hamlesiyle yönetime ortak olan tüm taraflara diz çöktürdü. Her zamanki gibi bu süreçte de Hizbullah, Lübnan’daki siyasi taraflara kısa süreli stratejik vizyon politikası uyguluyor. Bu politika, bölgesel şartlarla bağlantılı geçici anlaşmalardan öteye geçmeyen bir ilişkidir. Bazen bölgesel şartlar, Hizbullah’ın yerel çözümlere başvurarak kendi çıkarlarını korumayı dikte ediyor. Bu çözümlerin uzun sürmesi zorunlu değil. Fakat en nihayetinde bu çözümler, planlarını uygulamak için Hizbullah’a vakit kazandıracak. Bu durum, Lübnan toplumunda en tehlikeli soruyu gündeme getiriyor: Lübnan için hazırlanan senaryo, Hariri’ye yönelik bir darbe mi yoksa bu, Taif Anlaşması’na yönelik darbenin ön hazırlığı mı?
مشاركة :