Libya ve petrol ekonomisi

  • 12/19/2018
  • 00:00
  • 5
  • 0
  • 0
news-picture

British Petroleum’un (BP) 2018 yılı raporuna göre Libya, Afrika’da en büyük petrol rezervini temsil etmesine, 48,4 milyar varile ulaşan üretim gücüyle Afrika’da en büyük petrol rezervine sahip olmasına ve petrol gölünde yüzmesine rağmen tek gelirli ekonomi politikası ve üretim ekonomisinin bulunmaması nedeniyle sorunlar yaşamaya devam ediyor. Bazı komşu ülkeleri -ki bu ülkelerin para birimleri Libya dinarından daha değerli hale geldi – ona katlayan dev rezervlere sahip olmasına rağmen bu ekonomik sorunlar, diğer dövizler karşısında Libya dinarının değer kaybetmesine yol açtı. Çünkü gelir ekonomisi, devletin tek gelir kaynağına dayandığı bir ekonomi sistemidir. Genellikle bu, petrol gibi doğal bir kaynaktır. Söz konusu doğal kaynağın geliştirilmesine ve bu kaynaktan elde edilen gelirin yatırıma dönüştürülmesine önem vermeyen gelir ekonomisi, doğal kaynaklara itimat eden bir ekonomi şeklidir. Zira bu doğal kaynakların bitmesi, imkânsız ya da uzak bir ihtimal değildir. Öyle ki alternatif enerji kaynaklarının bulunduğu bir ortamda söz konusu doğal kaynakların yakın bir zamanda kaybolacağını ya da bu kaynaklara ihtiyaç kalmayacağını belirten araştırmalar mevcut. Petrol, belirli bir ömre sahip olup bunun göz ardı edilmesi mümkün değildir. Dolayısıyla Libya’yı inşa etmek için vakit çok geç olmadan siyasi uzlaşma konusunda acele edilmelidir. Nitekim altyapısı parçalanan Libya, kanalizasyon şebekesine ve geniş sınırlara sahip ülkeyi birbirine bağlayacak kara yollarına ve demiryolu ağına ihtiyaç duymaktadır. Sorun şu ki genellikle gelir ekonomisi, çalışmadan ya da üretmeden hak elde etme ve tembellik gibi paralel bir kültürün ortaya çıkmasına yol açar.  Dolayısıyla vatandaş, gelir ekonomisinden yani petrolden herhangi bir hizmet sunmadan hakkını talep etmeye ve ülkenin petrol servetini aileden kalma bir miras olarak görmeye başlar. Vatandaş yorulmadan ve zorlanmadan payını ya da hakkını elde ettiği sürece kamuda önemli bir işsizlik meydana gelecektir.  Hâkim politikacıların, geliri kontrol etmeye ve gelire sahip olmaya çalıştığı bir ortamda petrol ekonomisine dayalı Libya’da asi el-Cidran’ın öncülük ettiği yerel milisleri kullanarak petrol hilalini ele geçirmeye yönelik savaşlar ve girişimler başladı. Kriminal meselelerden dolayı eski bir hükümlü olan el-Cidran, siyasal İslam grupları ve Bingazi’yi Savunma Birlikleri gibi şiddet yanlısı yerel gruplar tarafından kullandı. Bingazi’yi Savunma Birlikleri, DEAŞ’a biat eden Ensar el-Şeria Örgütü’yle bağlantıya sahip savaşçılardan oluşmaktadır. Öyle ki DEAŞ, Ensar el-Şeria’nın kanla imza atanların emiri ve çöl bölgesinde çetelerin en güçlü lideri Muhtar Belmuhtar gibi terörist liderlerle temas kurmasını kolaylaştırdı. Muhtar Belmuhtar, Katar tarafından finanse edilen savaşlarda Çadlı asi Timan Erdimi güçleriyle beraber petrol hilaline yönelik saldırılara katıldı. Tek gelir kaynağı olmasına rağmen Libya’da petrol üretimi, ya sekteye uğruyor ya da söz konusu nedenlerden dolayı tamamen duruyor. Libya’nın güneybatısında bulunan Şerare petrol sahasından petrol ve doğalgaz akışının durması sonucu tahminlere göre günlük olarak yaklaşık 30 milyar dolar kayıp yaşanıyor. Bu da ülkenin ekonomik durumunu olumsuz yönde etkileyecektir. Üretimin durma sebepleri; dolandırıcılıktan, petrolün başkent Trablus’ta ele geçirilmesinden, başkalarının kenara itilmesinden, petrol kaynaklarının Trablus’un dışında bulunmasına rağmen hükümetin sadece Trablus ve çevresine odaklanan politikalarından kaynaklanmaktadır. Bu da petrol kaynaklarının olduğu Sirenayka ve Fizan’ın öfkelenmesine ve iki yıldır kayda değer herhangi bir kalkınma projesinin uygulanmamasına yol açtı. Bu, sadece Şubat devriminden değil, aynı zamanda Kaddafi Eylül’ünün sistematik politikasından da kaynaklanmaktadır. Libya’da petrol, zor bir denklemdir. Libya, petrol lanetiyle kuşatılmıştır. Şubat 2011’de hem devleti hem de rejimi yıkan askeri müdahalenin arkasındaki sebep petroldür. Petrol kaosa yol açmaya halen devam ediyor. Le Monde’nin “konuşan ölü” olarak nitelendirdiği petrol ve ekonomi uzmanı, Libyalı reformist Şükrü Ganem, Kaddafi rejiminin yıkılmasının ardından petrole kurban gitti. Zira Şükrü Ganem, petrol gelirleriyle ilgili dosyayı kapatmak ve bu gelirlerde değişiklikler yapmak için öldürülmüştü. Gelir ekonomisinin olduğu ve ekonomik anlamda gelir devletinin olmadığı bir ortamda Libya krizi devam edecek. Gelir ekonomisinin karanlığından çıkmak için ulusal bir uzlaşma gerçekleşmediği sürece Libya, beşeri kaynakları değil de doğal kaynakları kullanan petrol üretiminden dolayı tek gelir kaynağına güvenmenin sıkıntısını yaşamaya devam edecek.

مشاركة :